Bütün gün okulda geçirdiğim berbat zamandan sonra eve dönebilmeyi başarmıştım.Tabii matematik hocamla aramda geçen tatsız muhabbetten anneme bahsetme gereğinde bulunmadım.Evde herkes kendi halinde olduğundan odama çekildim.Çekmecemde depoladığım çikolatalardan biri alıp miğdeye indirdim.Kıyafetlerimi çıkarmaya üşenip kedimi yatağa attım.Yan taraftaki masama uzandım ve çizim kağıdım ile kalemimi aldım.Ne çizsem diye düşünmeye başladım.Bir şeyler çizmek istiyordum ama ne çizeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.Belki de Louis'i çizmeliydim.Gözlerimi kapattım ve yattığım yerde düşünmeye başladım.Çok güzel bir yüz hattı vardı,hafif kemikli çenesi ve uzun sivri surat şekli.Gülümsediğinde gözlerinin yanlarında olşan minik çizgiler vardı.Çenesinin etrafı ve hafiften adem elmasını kaplayan sakalları,ki ben tam bir sakal hastasıydım.İnce,yay şeklinde,alınmış gibi duran kaşları vardı.Gözleri,tanrım gözlerinin rengini açıklamak imkansız gibi bir şey.Tek bildiğim mavinin en güzel tonu oldukları.Ancak ara sıra yeşil ve kahve tonları bakışında ki berraklığı buğulandırıyordu.Öyle bir maviydi ki gözleri,denizleri kıskandıracak kadar derin.Gökyüzüne baktığında gökyüzünün onu kıskandığına yemin edebilirdim.Saçları,hafif uzundu ve ortalama bir kahve tonuna sahipti.İpek gibi duruyorlardı ve kokusu inanılmazdı! onlara bir kere dokunabilmek için nelerimi vermezdim ki..
'' Nelerini ? ''
Yerimden sıçradım.Kapının oraya baktım.
'' Beni korkutmaktan vazgeç Lou ''
Sırıttı.Arsız bir sırıtıştı.
'' Ah hayır,devam et lütfen.En son benden bahsediyordun.''
''Evet! yani...Hayır hayır!!''
Agh! Lanet kırık bisküvi!
''Evet mi? Hayır mı? '' Alttan alttan bakarken sırıttı. ''Çünkü ben cevabın evet olduğuna çok eminim.''
Ağzımı açtım ama geri kapadım.Saçmalamamak için iyi düşünmeliydim.Asla itiraf etme boo!
'' Nasıl emin olabilirsin ki?!''
Dudaklarını birbirine bastırıp kaşlarını kaldırdı
'' Hmm ''
Ellerini ceplerinden çıkardı ve yaslandığı kapıdan doğruldu.
'' Bir bakalıııım..'' Yavaş ve dramatik tavırlarla bana doğru yürümeye başladı. ''Ah..Gözleri,gök yüzüne baktığında gökyüzünün onu kıs-''
'' Ah! Tamam kes şunu!''
Acele bir tavırla lafa daldım.Tanrım nasıl bilebilirdi ki! ve benim yanaklarım mı yanıyordu!? Biri yeri yarabilir miydi! Çünkü yerin dibine girip bir daha çıkmak istemiyordum!
''Düşündüğüm şeyleri nasıl bilebilirsin?''
Gayet rahat bir tavırla omuz silkti.
'' Ben senin aklının içindeyim.Elbette bilebilirim''
Kaşlarımı çattım.Uyuz olmuştum.Sinir kat sayılarım bağımsızlığını ilan etmiş miting yapıyorlardı.
'' Ama ben seninkileri bilemiyorum'' Dedim itiraz eden bir ses tonuyla.
Tam yüzümün dibinde duruverdi.Aramızdan sadece hava geçebiliyordu.Dudaklarını yaladı ve bayılmama yol açabilecek mavi gözlerini gözlerime dikti.
'' İşin zevkli kısmı o prenses.''
'' A-ama..''
O sırada odamın kapısı açıldı ve annem odama FBA gibi daldı.Apar topar defteri kapadım yatakta doğruldum ve normal bir kız havası takındım.En azından denedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOST MY GHOST
RandomBu bir armağandı.Kendimi bilmeden iki dünya arasında bir adamın kollarında bulmuştum.Bizim aşkımız araftaydı.Ne soğuktu ne sıcak.Ne tam anlamıyla vardık ne de yok.O ne tam anlamıyla bana aitti ne bir başkasına.Tek bildiğim şey onun için ölmeyi göze...