✴Hayatıma yeni giren bir evladım var artık, Kuzey Seçkin. Herkese hayırlı olsun, umarım bu serüveni boyunca onu yalnız bırakmaz ve desteklemeye devam edersiniz. İlk bölüm gibi olduğundan biraz uzun ve ağırdan aldım diyebiliriz.
Burada olduğunuz için teşekkürler
✴Multimedyada, Kuzey'in en sevdiği şarkı var. Belki dinlersiniz :)✴Geleceğe yatırım olsun, başladığınız saat ve tarih lütfen 😅:
✴İyi okumalar, teşekkürler💓🐙
Günümüz
Azılı katil, önündeki duvarda asılı duran mantar tablodaki fotoğraflara olabildiğince çatık kaşlar ve duygusuz gözler ile elleri cebinde bakıyordu. Bıkkınca nefesini dışarı verdi.
Kırmızı duvarlı küçük odada tek dikkat çekici olmayan bu unsur, yeni hedefleri ile renkleniyordu sadece. Üstlerine dart okları saplanmış üç fotoğraf, içindeki kana aç canavarın susuzluğunu gidermeye yarayacak besin kaynakları olabilecek kapasitedelerdi. Üçü de birbirinden gereksiz karakterler. Birinin ruhu fahişe, biri tamamen pezevenk diğeri ise salya sümük salağın tekiydi.
Uzun siyah masanın üzerinde duran silah mühimmatlarına kısa bir göz attıktan sonra içlerinden en acı verenin hangisi olacağını düşünmeye başladı.
Tıraştan sonra yeni çıkmaya başlayan sakallarıyla biraz oynamanın ardından, ilk hedefinin en çok acı çekmesi gerektiğinin farkına vardı.Bu şehir,ülke masum kalmalıydı ona göre. Şerefsizlere ve sürtüklere yer olmamalıydı dünyada. Aptallar ise sadece akıllanmalılardı. Diğerlerini öldürürken, aptalları tedavi etmek daha makul geliyordu gözüne. Tedavi olmazlarsa onları intihara teşvik ediyor veyahut direkt kendi öldürüyordu. Sonuç olarak kurbanlarıyla daima irtibat halinde olabilmek açısından psikiyatrlığı tercih etmişti katil. Türlü düşüncelerle boğulan zihnine, 27 yaşında yeni mezunlardan bir psikiyatrın katil çıkması en düşük ihtimalmiş gibi geliyordu.
Tam ilk kurbanı için bir silah seçecekken kırmızı odasının kapısı üç darbeyle çaldı. Hemen önlüğünü giyip, onu masum gösteren gözlüğünü takarak kapıyı açtı ve odadan çıktı. Sağ kolu Barış önünde dikiliyordu.
"Ne var Barış?" Altı yıldır tanıdığı can dostu ,neredeyse bu işe başladığı eski zamanlarından beri yanında, ona kurbanlarını bulmakta yardımcı olduğu gibi sekreterliğini yapıyordu.
"Doktor Bey, hastanız geldi." dedi, gözlerini yuvalarından çıkarırcasına büyütüp kendi arkasını işaret etti.
Psikiyatr, arkadaşının arkasına doğru baktığında, gördüğü kişi yaklaşık 1 yıl önceki bir kurbanıydı. Aldatılan. Tedavisinin son seansı için muayenehanesinde olmalıydı.
Yüzüne yapay bir gülümseme yerleştirip:
"Hoş geldiniz Selim Bey, nasılsınız?" diyerek adamın omzundan itekleyerek olabildiğince hızlı kırmızı odasının koridorundan uzaklaştırdı. Özel hayatına burunlarını sokanlardan haz etmezdi.
"Ee nasılsınız Selim Bey? Gelişme var mı?"" Çok şükür senin sayende evlat! Olanları unutmama vesile oldun ya, ne dilersen dile benden!"
"Estağfurullah, benim tek temennim sizin ufkunuzu açmaktı, başarmış gibi duruyorum, o yeter bana." dedi içten olmasını umduğu bir gülümseme ile.
Aşırı gülmeyi de sevmezdi gözleri buz tutmuş toprak adam.
Sahi o neyi severdi?
Kırmızı dese; artık onun için bir yaşam biçimiydi.
Nedendir bilinmez, bazen kan çekiyor der kendince.
Büyük ihtimalle şu hayatta tek sevdiği şey kırmızıydı.Bir de annesi vardı uzun zaman önce...
Selim Bey'in iyileştiğinin kanaatine vardıktan sonra evine uğurladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3A: İNFAZ [DÜZENLEMEDE] +18
Hành độngİlk hikayemi gururla sunuyorum. Hatalarım için şimdiden üzgünüm. İyi okumalar. Kuzey'in derin soğuklarında boğulan, donmaya ramak kalmış bir kalbin öyküsü. "Hatasız kul olmaz." demişler. Argo unsurlar yer yer bulunmaktadır. Hikayemde...