5.bölüm Diş Hekimi

115 18 43
                                    

Multimedia Musab Oğuzhan

🙆🙆Selamun aleyküm. Bazı sebeplerden ve okuldan dolayı hikayeyi yazamadım kusura bakmayın.🙆🙆

Keyifli okumalar.

5.bölüm Diş Hekimi
------
Ey Gönül, ses etme bekle...
Ya nasip de Rabbine bırak

Üzerimde ağır bir yorgunluk vardı. Abdest almadan da geçmezdi bu yorgunluk. Kalkıp abdest almaya başladım. Önce ağzıma 3 kere su verdim Allah'ım sen kötü ve razı olmadığın konuşmalardan beni sakındır diyerek. Burnuma su verdim üç kere. Sonra yüzümü yıkadım. Allah'ım sen harama bakmama müsaade etme, zerre kibir varsa bende yok et diyerek. Kolumu yıkadım. Allah'ım sen beni hırsızlık ve haram sevda gibi haramlardan sakındır diyerek. Başımı mesh ettim. Allah'ım sen bu başı senden başkasına karşı eğdirme diyerek. Sonra kulaklarımı ve arkasını yıkadım. Ensemi yıkadım. Ayaklarımı yıkadım Allah'ım sen beni haram mekânlardan uzaklaştır diyerek. Bu duayı peygamberimiz (s.a.v) yaparmış. Ben Arapçasını bilmediğim için türkçe bir şekilde yapıyordum.

Abdestimi de aldıktan sonra namaz kılmaya başladım. Namazdan hemen sonra sünnet olduğu için ayete-l kürsi okudum. Bazen her şey bana zor geliyor. Bir insanın düşünce tarzını değiştirmek, herkese örnek olmak zorunda hissetmek, dernek kurmak... Örnek olmak zorunda hissediyordum çünkü en ufak bir yanlışımda 'bakın kapalılar da böyle' diye söyleneceklerdi. Halbuki her insan hata yapardı. Önemli olan hatalarından ders çıkarabilmekti. Ama sonra sabır diyorum. Çünkü ayetteki gibi "Allah sabredenlerle beraberdir." Bakara suresi 153. Ayet

Dün o kızın halini gördükten sonra hiçbir şey yapasım yoktu. Bir uyuşturucu bağımlısı gibi bir erkeğe bağımlıydı. Kendisi buna aşk diyor olabilirdu. Ama yanılıyor. Aşk, yar olmaktı yara değil... O kendine yara yapmıştı. Üstelik bana da haksız yere düşman olmuştu. Hastaneye gelmiştim. Berrak'ı almayı unuttuğumu fark ettim. Biz beraber gelirdik hastahaneye. Kafam o kadar dağınıktı ki... Meğerse ne kadar kötüymüş yanlış anlaşılmak.

Berrak'ı mesaj atıp durumu izah ettim. Onun da anlayışlı davranacağına eminim. Tabi geldiğinde soru sormayı bırakabilirse. Tam odama girecektim ki Bora'nın odasından konuşma sesleri geldi. O kadar sesli konuşuyorlardı ki herkes onun kapısına bakıyordu. Ben sessizce odama girdim. Ne kadar merak etsem de onları dinlemek doğru olmazdı. Biraz daha sesler yakınlaştı.

"O kızı mahvedeceğim" bu ses dün ağlayan kızın sesiydi. Hiç dışarı çıkmamak en iyisi olurdu. Kız için Allah'a dua ediyordum. Çünkü hareketleri filmlerden alıntı gibiydi. Yapmacık ve samimiyet yoksunu... Ben beklerken odanın kapısı açıldı.

"O kız sana bir şey yaptı mı" Tencere kapak gibiydiler aslında. Neden böyle demiştim bilmiyorum. Biraz üzüldüm mü ben?

"Önce bir sakinleşin Bora Bey. Bir kadınla nasıl konuştuğunuza dikkat edin." Saçlarını geriye attı. Gözlerini kapattı. Sakinleşmeye çalışıyordu. Sanırım çok resmi konuşmuştum. Ama hakediyordu. Pek bir şey de dememişti halbuki. Neden böyle bir tepki verdiğimi bilmiyordum.

"Tamam o zaman. Gel gidiyoruz" Bir bu eksikti. Kolumu hemen çektim elinden. Dokunduğu yerlerin yandığını hisettim.

"Tabi seve seve siz emredin yeter. Ne diyorsun sen ya daha bir sürü randevum var. Hem sen dişçi değil misin git diş çek." Ondan uzaklaşmaya çalışıyordum ama o daha çok yaklaşıyordu.

"Başlarım şimdi dişine gel benle " tutmadım uzattığı eli. Niye tutayım ki zaten. O kız dışarda ağlıyordu. Ben burada Bora beyi (!) mi eğlendirecektim. Tövbe estağfurullah

Yaralarımı SarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin