18. bölüm Müzeyyen Abla

32 4 0
                                    

Keyifli okumalar

18. bölüm Müzeyyen Abla

Hiçbir şeye şaşırma, hakikatin de insanların da iki yüzü vardır.
                                                                                Amin Maalouf

NE Bora mı Oğlum mu? Ne diyordu bu adam Allah aşkına. Neden çağırmıştı ki onu? Onca olaylardan sonra Bora'dan nefret edeceğini düşünmüştüm. Kızına zarar veren biriyle neden bu kadar yakınlık kurmuştu ki? Babamdan beklenmedik bir hareketti doğrusu. Ben salonda oturup onları dinliyordum. Fakat onlar hiçbir şey konuşmuyordu. Sessizliği bozan babam oldu.

"Yarın olacak. Sana da uygun mu?" Aklımdan çok kötü şeyler geçiyordu ve kendime yediremiyordum. Ne demek sana da uygun mu? Bana sorması gerekmiyor muydu?

"Evet uygun tabi ki, siz ne derseniz o olsun" nasıl da beyfendi gibi konuşuyordu. Aklı sıra babamı kandırmaya çalışıyordu.

"Ben çok ertelemeyi seven biri değilim. Hayırlı işleri erken yapmak lazım" anne diye bağırmak istiyordum artık. Babam bütün kararı kendi kendine mi almıştı? Ben babama karşı gelemem ki. Ama söz konusu evlilik... Baba beni çok zor durumda bırakıyorsun. Birinin ayak seslerini duymuştum. Sanırım buraya geliyordu. Etrafta eşarp aradım ama yoktu. İçeri sadece babam girdi.

"Biliyorum çok ani gelişti ama Bora'nın düzelmeye ihtiyacı var kızım. O yüzden her hafta perşembe günü onu sohbete götürmek istiyorum. "

Gülmeye başladım. Bütün olay bu muydu yani. Halbuki ben neler zannetmiştim.

"Haklısın baba" dedim. Haklıydı çünkü. Ben bunu çok önceden düşünmüştüm ama ne yapacağımı bilemiyordum. Kendim de anlatamayacağıma göre... Böylesi daha iyiydi. Ben bunları düşünene kadar onlar çoktan dışarı çıkmıştı. Sofrayı toplamaya başladım.

Bu süre boyunca başka da hiçbir şey olmamıştı. Düğün koşuşturmaları derken düğün günü gelip çatmıştı. Sabah imam minareden inmeden kaldırdılar hepimizi. Abim damat traşına gitmişti. Biz de evde bir arkadaşımızı çağırıp ona yaptıracaktık. Berrak kuaför masraflarının gereksiz olduğunu söylemişti. Haklıydı. Annemle münakaşaları bittikten sonra Berrak'ın isteği oldu. Annem her şeyin dört dörtlük olmasını istiyordu. Makyaj yapmamız için bizi zorladıktan sonra artık hepimiz hazırdık.

Düğün saolunumuz iki bölmeliydi. Görünmeyen tarafta kadınlar oturacaktı, girişte de erkekler. Böylesi daha uygundu. Sırf bir gün evlenecek diye her şeyi haramdan seçmek mantıksızdı. Evet bir gün evleneceksin. Onun için o günün de helalden olmalı. Bastırılmış duyguların nefsine yenik düşmemeli.

Teker teker gelen davetlilerle selamlaşıyorduk. Ayakta durmaktan ayağım kopmuştu. Biz gelinin yanındaki masaya oturuyorduk. Artık canım sıkılmıştı. Bu kapalı yerde bu kadar insanla nefes almak mümkün değildi. Telefonum çalmıştı. Bir numara arıyordu. Kim olduğunu merak etmiştim. Annemden izin isteyip masadan ayrıldım. Bu bahaneyle ben de hava almış olurdum. Dışarıda hafif bir esinti vardı. Ben çıkana kadar arayan kişi çoktan kapatmıştı. Bu sefer ben onu aradım. Galiba telefonun başında bekliyordu.

"Alo" dedi Bora'ya ait olan bir ses. Ben bir süre cevap vermedim.

"Dilini mi yuttun? Neyse susman bile güzel. Elbise sana çok yakışmış." Dedi aniden. Ne bekliyordum ki. Her yerde biten ot burada da bitmişti. Arkamı döndüğümde tam karşımdaydı. Mavi bir gömlek altına da siyah bir pantolon giymişti. Gömleği o kadar dar almıştı ki protein tozu kullanıyorum diye bas bas bağırıyordu vücudu. Ama yakışıklı olmuştu. Beğendiğimden değil sadece yakışıklı olmuştu işte.

Yaralarımı SarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin