fifteenth day

4.4K 370 54
                                        

october: 15. Yolun yarısını tamamladık.

ivy: bravo bize

ivy: ölümüme bir gün daha yaklaştık!

ivy: hah

ivy: kesin yaklaşmışızdır

october: Beni ciddiye almıyorsun. Aklında 16 yaşındaki, annesini ve arkadaşlarını kaybetmiş zavallı Oct kalmış. Ben büyüdüm, Ivy. Yıllar geçti ve ben eskisi kadar güçsüz, beceriksiz değilim. Potansiyelimi biliyorum.

ivy: yıllarını intikam düşüncesiyle geçirirken büyümüşsündür elbette

october: Her şeyi daha kötü hâle getirmeye çalışıyormuşsun gibi hissediyorum. Neden, 15 gün fazla mı geldi? Hemen ölmek istiyorsun sanırım.

ivy: belki

ivy: gel de dene?

october: Hayır, hayır. Her şeyi planladım. Henüz 15 gün varken tüm planlarımı mahvetmene izin vermeyeceğim.

october: Fiziksel acıyı çok basit bir şekilde çektirebilirsin, ama duygusal olarak pek de kolay değil. Kalbine ya da beynine sıkılan tek kurşun seni öldürebilir ama ben bunu istemiyorum. Yavaş yavaş öleceksin. Her bir dokunuşu hissedeceksin. Bu tür bir işkence sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal da olur. Ama bu olaydaki en büyük duygusal işkence ne biliyor musun?

october: Ben senin geçmişinden bir parçayım. Bir zamanlar aşık olduğun kişiyim. Sonra hayatından çıkan, yıllarca izine rastlayamadığım o kızım ben.

october: Evet, beni aradığını biliyorum. Ama bana ulaşamadın, çünkü bunu istemedim. Ben kendimi yok ettim, hepsi senin yüzündendi.

october: Artık yoruldum. Kaçmaktan da, saklanmaktan da.

october: Seni öldüreceğim.

october: Sonra bu siktiğimin ülkesinden taşınacak, İskandinavya'da bir yere yerleşeceğim ve hayatımı kötü olan her şeyden arındıracağım.

october: Bu arınma da elbette senden başlayacak. Hayatımdaki en kötü şeyden.

why try |gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin