sixth day

4.5K 403 48
                                    

Kışın ilk karı toprağa düşüp koyu kahverenginin üzerinde ince, beyaz bir katman oluştururken October kalın mantosuna daha çok sarıldı. Soğuk hava yüzüne çarpıyor, yanaklarını üşütüyordu. Kar taneleri düşmüş kirpiklerini kırpıştırdı. Mezar taşına bakmaya cesaret edemedi, ağlayacağını biliyordu. Rose Jareau yazıyordu taşın üzerinde. Yere eğildiğinde mantosunun etekleri çamura battı.

"Az kaldı, anne." diye fısıldadı parmakları taşa kazınmış ismin üstünde gezinirken. "İntikamını alacağım. Senin, Sarah'nın, Chloe'nin. Az kaldı. Seni seviyorum."

Ellerini ceplerinden çıkardı ve üşüyeceğini bilmesine rağmen eldivenini çekiştirdi. Çıkardığı eldiveni cebine koyarken telefonunun kilidini açtı ve Ivy Prentiss kişisinin üzerine tıklayıp bir mesaj yolladı.

sweet serial killer: 24 gün.

sweet serial killer: Sonunda hakettiğini alacaksın, Prentiss.

ivy: ölmeyi mi hakediyorum

sweet serial killer: Hah, bunu soruyor musun cidden?

ivy: bu kadar kötü ne yapmış olabilirim aklım almıyor

sweet serial killer: Gözünün önündeki cevaptan kaçıyorsun. Ne yaptığını biliyorsun Ivy. Kim olduğumu biliyorsun. Seni neden öldüreceğimi biliyorsun. Görmezden gelmeye çalışıyorsun sadece. Tüm olanları görmezden gelmeye çalıştığın, hiç umursamadığın için kötüsün. Tüm bu acıyı çekmeme sebep olduğun için kötüsün. Geçmişte yaptığın yanlışlardan kaçabileceğini sandığın için kötüsün. Senden iğreniyorum.

ivy: iyi biri değilim belki

ivy: ama tüm bu nefretini hakettiğimi de sanmıyorum

sweet serial killer: Evet, daha kötüsünü hakediyorsun. Lafları değil eylemleri hakediyorsun. Sabırsızlanıyorum. Sana bu nefretin sadece klavye arkasındaki korkak bir kızdan gelmediğini göstermek için sabırsızlanıyorum.

Telefonunu umursamarca cebine sokuşturduktan sonra eldivenini taktı ve ayağa kalktı. Arabasına doğru yürümeye başladı. Önünde 24 gün vardı.

why try |gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin