5

18 1 0
                                    

                                                                                                  BENEKLİ
            Fatma, biberonu Öksüz Ayşe'de buldu. Öksüz Ayşe biberonu beşinci çocuğunu doğurduktan sonra tekrar çocuk yaparım diye oba evinin duvarında taşların arasına sıkıştırmıştı. Hayvan idrarı, toz toprak Kokuyordu. Koca bir delik oluşmuştu yırtılan lastikle. Fatma, Obanın ufak çeşmesinde biberonu bir güzel yıkadı. Toz, kir öyle yapışmıştı geçmeyecek ve Oğlak kokan biberondan süt içmeyecek diye çok korktu. Hemen eve koştu.

            Benekli zayıf ayakları üzerinde dikilmeye çalışıyordu hala. Gücü dermanı yoktu. Kendinden biraz güç bulunca anasına yanaşıyor, anasının inatla iteliyor yere düşüyordu.

              - Baba eve götürebilir miyim? Ne olur dedi yalvaran gözlerle.

             Kızını kırmak istemedi Dede. Gülümseyerek:

            - Götür dedi hırıltılı bir sesle. Öksürük tutulmasına az kalmıştı. Koyunların kuzulamasından dolayı yorulmuş, teri üzerinde soğumuş sıkıntıya girmiş, terlemişti. Ufak hareketler bile yormaya yetiyordu artık. Gençliğinde olacaktı yorulmaz görmedi. . Kızının görmemesi için uzaklaştı.

                Fatma, kucağında kuzuyla, çulu aralayıp içeri girdi. Komşulardan gelen ve kaynayan süt kazanından Biberonun doldurdu. Süt soğumamış hala sıcaktı. sütlerle . Soğuyunca Kuzunun ağzına dayadı. 

              - İç bakayım dedi. Seni anan emzirmedi ama ben emzireceğim. Senin anan ben olacağım. Taze ot yolacağım. Merak etme sana çok iyi bakacağım.

                  Biberonu emmeye çalışan kuzunun yanağını okşadı. Yanağını yağına sürdü. Göz göze geldiler. Birinci biberon süt bitince tekrar doldurdu. Ancak doyabilmişti. Kuzu  rahatlamış çevresine bakmaya başlamıştı. Fatma ile göz göze geldi. Meledi. Fatma bana teşekkür ediyor diye sevindi.

             Zeynep'e haber vermek için dışarı çıktı. Bulması çok uzun sürmedi .Uzaktan el sallayıp bağırdı. Zeynep, Kömürle içeri girdi. Birbirlerine bakan kuzular melediler.

        -Zeynep kuzular birbirlerini sevdiler. Gülümsediler. Merakla sevgiyle bakıyorlardı ikisine de. Görür görmez meleştiler bir birlerine koklamaya başladılar. 

                     Zeynep Kömürü yere bıraktı. Fatma'nın beyaz içinde benekleri belli belirsiz görünen kuzusunu kucakladı. Çok hoşuna gitmişti.

             - İsmini ne koyalım? Dedi Fatma

             -Benekli koy dedi.

               - Benim de aklımdan geçiyordu. Ne güzel her tarafı benek dolu. İki arkadaş Kuzularını gün batımına kadar sevdiler. Oynadılar. Evlerine dönmek için ayrıldılar. 

                                                          *******************

                  Fatma ocağa çay koydu. Orta yere mitil serdi. Büyük yufka ekmekleri suladı. Üzerini mitilli örtüp yumuşamasını bekledi. Mitili tekrar açıp ekmekleri katladı. Peynir, zeytin. Çökelek, tavada hemen ısıttığı kavurması... Hepsini ortaya koydu. Ağıl tarafında duran Benekli, yeni bir dünyanın şaşkınlığını üzerinden atmışa benziyordu. Kendisini dünyaya getiren annesinin kendinden farklı olamasına şaşırmış gibiydi. Annesinden süt beklemiş, saatlerce aç kaldıktan sonra sütü kendilerine benzemeyen bir canlı vermişti. Yoksa annesi o muydu? Ocağın başında uğraşan Fatma'nın yanına geldi.

BENEKLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin