14

9 1 0
                                    



                  

                                           

                                   DOKTOR

                     Dede'nin oba evinin önünde arkası kasa olan eski model büyük bir 4x4 ranger Rover jeep durdu. Göbekli kısa boylu, kel kafalı bir adam jeep'in kapısını açıp indi. Yanında oturan kadın:

          -Ay... Dedi burası ne böyle. Bana yedirdiğin balları buradan mı aldın.

              Jeepin arka koltuğunda oturan misafirleri karı kocanın dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi.

                 Doktor çulu aralayıp içeri girdi. Yerde yatan Dede'yi görünce ne yapacağını şaşırdı. Bir deri kemiğe bürünmüş adam yatıyordu. Yastık yatak, yorgan kan lekeleri içindeydi. Hapşırırken ağzından çıkan ciğerin parçaları damı direyen odanın içindeki büyük direğe yapışmıştı. Ne yapacağını bilemedi. İlk defa karısına hak verdi. Allahtan Dede'ye yaylaya çıkarken bol miktarda poşet vermiş, çıta balları, toplayacağı ürünleri nasıl poşetleyeceğini göstermişti. Odanın karanlığına gözü zor alıştı.

                 -Dede, Dede dedi... Fazla yaklaşmamaya çalışarak. Muhanesine dönünce kendini bir süre kontrol altında tutmalıydı.

                Dede'nin uyanacak durumu yoktu. Sürekli inliyordu. Parmakla Dede'nin omuzunu dürttü.

              - Dede, dostum uyan... Duyuyor musun beni... Dede kendine gelmeye başladı.

- Doktor bey sen misin?

- Tabi ki benim... Dedi yapmacık bir gülümsemeyle. Yaylaya çıkmışken Dedenin yanına da uğrayayım dedim. Hem de kontrol ederim sağlık durumunu

- Sağ olun doktor bey dedi zor bela. Ama bu sefer ben gidiciyim. Ayağa bile kalkamıyorum. Ciğerim parça parça dökülüyor. Kimi zaman tuvaletimi bile yapamıyorum, altıma...

- Tamam dedi Doktor midesi bulanarak. Bir an buradan çıkmalı idi. Kendisi de on çocuklu kalabalık, fakir bir aileden gelmişti. Yokluğun ne olduğunu bilirdi. Dede den tek farkı, şansı, hırsı daha yükseklere çıkma isteğe idi.

- Şimdi sana bir ilaç getirdim. Bütün ağrını dindirecek, yarana merhem olacak.

- Beni ne merhem, nede ilaç iflah eder. Dudağında yayılan alaycı gülümseme bu doktora bunca sene nasıl inanabildim der gibi idi yüzü. Doktorda okudu. Yüzü kızardı. Karanlıkta Dede bunu fark etmez diye düşünüp odayı incelemek bahanesi ile yüzünü çevirdi.

Dede yattığı yerden doğrula bilse bireyler söyleyecekti, ama kafasını kaldıracak takati kalmamıştı.

- Doktor bey duvarda 10 çıta bal var dedi. Dediğiniz gibi poşetledim. Beş tanesini al.

- Doktor ballara baktı. Hepsi yayla balı, hiç şeker yok. Nasıl olsa Dede'nin birkaç gün sonra öleceğini bilmişti. Dışarı iki üç defa çıkıp balların hepsini aldı. Son çıkardığı balı batmakta olan güneşe tuttu. Altın sarısı. Sorarlarsa yanlış anladım derim. Dede götürülen balları bilmeden:

- Ocağın yanında üç fıçı keçi peyniri var. Bir tanesini al.

Doktor üçünü birden aldı.

BENEKLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin