16

7 1 0
                                    

                                                   

                                         KOKU

                 -    Ne kokuyor burada? Üçkardeş donup kalmıştı.

                   - Bir şey kokmuyor anne dediler hep beraber. Annelerinin taş kesen yüzünden korkmuşlardı. Sesi de o kadar yüksek çıkmıştı ki çocuklar annelerinin gülmeyen sert yüzünü, öfke dolu sesini bir kez daha gördüler. Anneleri gülmüyordu bir kere.

              - Sağa sola mı işiyorsunuz, sıçıyorsunuz anlamıyorum.

                - Yok, anne dedi Mücella biz sıçmıyoruz. Yukarı tuvalete çıkıyoruz.

                  - Aferin dedi. O zaman arada gezen çocuklar, hayvanlar kokutuyor. Durdu biraz. Ferdi oğlum kardeşlerin acıkınca yukarı çıkar yemeklerini yedir oldu mu? Maşallah sabah ben uyanmadan aşağıda buluyorum sizi. Babanız bir şey demese kızacağım, kahvaltı yapıyorsunuz değil mi?

                 - Babamla birlikte yapıyoruz anne dedi ferdi. En büyükleri, Uzun boylu zayıftı Ferdi.

               - Ben şimdi Tarlaya çalışmaya gideceğim, unutmayın. Geç gelebilirim. Birer fıçı su doldurmayı unutmayın.

                 Çocuklarının dediklerini duymadan yürüdü. Çocuklar futbol oynaya başladılar. Anneleri portakal bahçelerin arasında kay bolunca derin bir nefes aldılar. Anneleri az daha anlayacaktı. Korkmuşlardı. Tombul, kısa boylu olan Mahmut:

               - Abi ben duvarın dibine işemiştim, koktu.

               - Aferin sana, annem az daha anlayacaktı.

Mücella koşar adım gitti. Arkasından Mahmut... Emre kardeşlerinin gelmesini bekledi. Az sonra Mahmut kucağında bir kuzu ile çıkıp geldi. Mücella yalvarıyordu.

                 - Abi ne olur dedi ben taşıyayım kucağımda.

                 - Mücella sen yukarıdan biberonu getir, süt doldurmayı unutmayın

                  Kuzuyu yere bıraktı. Sevmeye başladılar. Az sonra Mücella indi aşağıya. Elinde biberon.

            - Dün sen emzirdin bugün ben dedi Mahmut. İki kardeş kavgaya tutuştular

                    Emre:

           - Biberonu birlikte tutun emzirin dedi Emre kızarak. Kuzu açlıktan ölmüştür. Ufak ayakta durmakta zorluk çeken kuzu uzatılan biberonu emmeye başladı. Üç kardeşte merak dolu, sevecen gözlerle kuzularına bakıyorlardı. Tek korkuları sakladıkları yeri bulup kuzularını çalmaları veya kaçması idi. Kuzuyu seviyorlar. Islak burnunu sürekli oynatıp onu meletmeye çalışıyorlardı. Nereden geldiğini bilmedikleri kuzu bir haftadan beri çocuklarla birlikteydi. Babalarının haberi vardı ama korkularından annelerine söyleyememişlerdi. Annelerine söyleseler başlarına gelecekleri biliyorlardı. Babaları, annenizden şimdilik saklayın ben onun gönlünü eder söylerim demişti. Anaları da babaları da gidince çocukların tek uğraşıydı.

                Biberonu emince kuzuyu portakal bahçesine götürüyorlar ot yer mi diye bakıyorlardı. Kuzu şimdilik ot yemiyordu. Babaların getirdiği paket sütleri içiriyorlardı. Anneleri de amma çok süt içiyorlar diye şaşırıyordu. Portakal bahçesinde kuzunun ortalıkta gezmesine, merakla çevresine bakmasına seviniyorlardı. Yan binalar şimdilik boştu ve çocuk yoktu. Uzaktan biri görür mü diye arada bir uzakları gözetliyorlardı.

                 Mahmut ile Mücella yine kavgaya tutuşmuşlardı, kuzu kimi daha çok seviyor diye. Ortaya bıraktıkları kuzudan uzaklaşıp kime gelmesini bekliyorlardı. Kuzuyu çağırıyorlar, el kol işareti yapıp dikkat çekiyorlardı. Kuzu her seferinde Mücellaya gidiyordu. Mücella sevinirken iki kardeş üzülüyordu.

               O gün kuzuya çok dalmışlar zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlardı. Annelerin arkalarına geldiğinin farkına vardıklarında çok geçti. Uzakta görünen babalarını da çok sonra fark ettiler.

                - Bu ne böyle... Dedi kadın öfkeyle. Bir de bana yalan söylüyorsunuz utanmadan. Size etraf kokuyor diyorum demek buymuş. Pis hayvanla uğraşıp üstünüzü de batırıyorsunuz. Götürün portakal bahçesine bırakın hayvanı, tamam mı?

               Çocuklar ağlamaya başladı. Annelerinin geldiğini görmediği babaları hemen geride duruyordu:

             - Fatma dedi...

               Tülbentle örttüğü, kenarlarından akların göründüğü eşi öfkeyle kocasına baktı:

             - Ne var...

BENEKLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin