6

20 1 0
                                    

              KIZ Mahmut'un ÖYKÜSÜ

        Kız Mahmut, Pala Haydar'ın on ikinci çocuğuydu. Çok erken evlendiklerinden çocuklar büyümüş evlenip evden ayrılmıştı. Pala Haydar ellisine  gelmek üzere idi. Evde üç kızı kalmıştı ve kalan kızlarını da isteyenler oluyordu. Tek başlarına kalınca yalnız kalmanın soğukluğunu hissetmişler   son bir  çocuk daha yapmaya karar kılmışlardı. Son çocukları Mahmut dünyaya gözlerini açtığında  Züleyha da otuz sekizine  gelmişti. Sonuncu çocuklarına  diğer çocuklarına  verdikleri değerden daha fazlasını verdiler. Çünkü hiç erkek çocukları olmamıştı.

         - Mahmut'a öyle bir sünnet düğünü yapacağım ki, köyde görülmemiş olacak Böylesi dedi.

Mahmut altı yaşına gelmişti. Sanki öleceğini biliyormuş gibi karısına  gibi tekrar etti.

                        - Sakın ha ben yokken falan, denk gelirse oğlumu çingeneye sünnet ettirme. Ona ben özel düğün yapacağım. Amcaları, dayıları unutup çocuğu sünnet filan ettirirler, duymayayım, tamam mı? dedi. Elini çabuk tutup bir an önce sünneti bulmak için uğraşıyordu.

                      Ama Pala Haydar'ın korktuğu başına gelmişti. Allah'dan Pala Haydar görmemişti bunu. Beklenmedik bir anda dünyadan göçmüştü. Karısı Züleyha çok ağlamıştı ama yapacak bir şey yoktu. Allah'dan gelmişti.

            Bahar ayları, bahçelere, dağlara çiçeklerle, taze filizlerle birlikte köye gezgin çingeneler gelirdi.Her bahar ayı değişmezdi. Köylüyü bir yandan eğlendirip bir yandan mal satarlardı. Özellikle sepetler. Hırsızlık da yapıyorlardı. Kalabalıktılar, ayılarını oynatıyorlar, isteyen köylünün falına bakıyorlar şarkı söyleyip köylüyü eğlendiriyorlardı. . Çingenelerin ayısı zilli teflerin eşliğinde oynuyordu. Bayılma numarası yapıyor kendilerini izleyen köylüleri güldürüyorlardı. Karşı dağlara bakan toprak evin damındaydılar. Köylüler halka şeklinde olmuşlardı. Köylüler, çocuklarını özellikle ön sıralara almışlardı. Çocuklar her sene aynı damda Çingenlerin gösterilerin izleme gafletinde bulunurlar. Çocukların fark etmedikleri bir anda kollarından tek tek yakalanırlar. İçlerinden çok azı kaçabilir. Çocukların babaları da Çingenelere yardım eder. Yine öyle oldu. Çocuklar bacaklarından tutarak sünnet ettiler. Pipilerinin ucundaki kabuğu iki tahtaya sıkıştırıp sünneti yaparlardı. Uzun senelerin verdiği bir ustalıkla yakaladıkları çocukları sünnet etmeleri çok sürmezdi. Her bir çocuğun göz yaşına, kıvranmasına bakmadan keserler, dikerler.

           Mahmut babasının kendisini davullu zurnalı sünnet ettireceğini bildiğinden rahattı. Ama artık babası yoktu. Ve izleyicilerin arasında en önde duran çocuklardandı. Ama onu da yakaladılar. Dama sürüklenince diğer çocuklardan daha fazla kıvrandı, bağırdı:

            - Bırakın beni, beni babam sünnet ettirecek... Baba... Baba... diye boşuna bağırdı..

              - Oldu da bitti maşallah, maşallah

           - Pipileri dikilen çocukları götürün.

Babalar, amcalar. Dayılar sünnetli çocukları kucaklayıp götürdüler. Götürürken:

- Tamam, kıpırdayıp durma... İşte bitti tam bir erkek oldun dile benden ne dilersen.

Yanaklarından öpüp, başlarını okşuyorlardı.

                     Meydanda sadece Mahmut kalmıştı. Pipisi kesilmiş, dikilmiş ayaktaydı. Yüksek sesle ağlıyordu. Çingene, Mahmut'un sürekli hareket etmesinden, bağırmasından ustalığını bir anda yitirmiş, pipisinin ucundan fazla deri almıştı. Zor bela dikiş atmış, attığı dikişe de güvenmemişti. Kirli bir beze sarmış bırakmıştı.

BENEKLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin