ACEMİ PRENSES
***1. Bölümmm***
YAZAR:İremm Eroğlu
//Hayat defterin üstü çizilmiş satırlarla doluysa, yeni bir sayfa açmanın vakti gelmiş demektir...//
Her şey bir toz bulutuyla başladı aslında... Sonra o büyük patlama, ve ardından...
Ah hayır! Dünyanın oluşumundan bahsetmiyorum tabii ki, yeniden doğuşumu anlatıyorum. İkinci kimliğimi kazandığım zamanı... Aslında 'kazanmak' kelimesi zaferler için, sizi mutlu eden sonuçlar için kullanılır ama benim gibi tam anlamıyla fiyasko olan birisi için bu kelime yanlış olurdu. En iyisi biz buna felaket diyelim, ya da ben tek başıma derim sorun değil yani.
Felaketimin başlaması tam da bir big-bang gibi olmuştu.
Her zaman olduğu gibi mesaiye kaldığım bir Cumartesi akşamının ardından pertim çıkmış bir vaziyette otobüs durağına yürüyordum. Tam köşeyi döneceğim sırada meteorları aratmayacak bir çarpışmayla yere yığılmıştım. Yere düşerken havaya kaldırdığımız toz bulutları yatışınca, kara bahtım kör talihim zengin bir yakışıklı yerine benim boylarımda bir kıza çarptırmıştı beni. Eh ne de olsa bahtsızlığıma alışkın olduğumdan, durumu kabullenip ayağa kalkmaya hazırlanırken kızın sadece boyunun değil bütün fiziğinin bana benzediğini fark etmiştim.
Muhtemelen aynı yaşta olduğumuzu tahmin ettiğim kız dikkatsizliğinden dolayı özür dilerken sözleri yarım kalmıştı. İkimiz de ağzımız beş karış açık birbirimizi incelerken ben yorgunluktan dolayı hayal görüyor olabileceğim endişesiyle elimle kızı yoklamaya başlamıştım. Ama gerçekti işte... Karşım da tek yumurta ikizim olacak kadar bana benzeyen birisi duruyordu.
Hemen o an evlatlık olup olmama ihtimalimi düşünsem de bu ihtimal imkansız ötesiydi. Annemin kopyası olmam bir yana babamın bana karşı ilgisizliğini düşününce bir çocuk evlat edinme fikrine pek de sıcak bacağını sanmıyordum... Öte yandan bu kız da evlatlık olabilirdi. Yani annem biz doğduktan sonra birimizden para için vazgeçmiş sonra pişman olsa bile geri alamamış olabilirdi. Belki babam da zor durumda kalınca kardeşimi satmış sonra da vicdan azabından içkiye başlamış ve bana da bu yüzden ilgi göstermemiş olabilirdi.
Kafamda kurduğum senaryolar kızın konuşmasıyla toz bulutu gibi dağılmıştı "Lütfen bana yardım et" diyen kızın çaresizliği her halinden belli oluyor desem de inanmayın sakın. Kızı şöyle bir süzdüğümde şampuanın bile ithal olduğunu anlamıştım ki üzerindeki Gucci marka ceket, Dolce Gabbana jean ve rebel legen spor ayakkabılarıyla adeta lüksü ve zenginliği haykırıyordu. Biraz daha incelesem parfümünü de çıkartabilirdim ama kızın tekrar "Lütfen..!" diye sızlanmasıyla onu kolundan tutarak "Gel benimle" dedim ve bir taksi çevirip onu bindirdim. Kendimi kızı kaçırıyormuş gibi hissetmem gayet normaldi sanırım zira bu kız için fidye istesem kesin ülke ekonomisi çökerdi. Babası kim bilir hangi malikanenin patronu diye düşünürken aklıma gelen mafya babası fikriyle kalbim son düzlüğe gelmiş yarış atı gibi çarpmaya başlamıştı.
Kızın bu kaçan halini görünce bir diğer ihtimal olarak babasının mafyaya borçlandığını, mafyanın da borca karşılık kızı istediğini aklıma getirmiştim ki bu ihtimal diğerinden de kötüydü, zira mafya beni de yardım ve yataklık suçundan süzgece çevirebilirdi. Ah kahretsin ki mafyanın elinde ölüp kalsam 100 yıl kimse farkında olmaz.
Tam ona yardım edemeyeceğimi söylemek için dönmüştüm ki, kızın kafasını cama dayayıp çaresiz bir halde dışarıyı izlediğini görünce bu fikrimden vazgeçtim. O kadar masum bir görüntüsü vardı ki, tavırları aynı ben! Ne ben de masumum işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACEMİ PRENSES
RomanceHayata bembeyaz bir sayfa açmak ister çoğu zaman insan... Ama bir gün açtığınız bir sayfayı önceden bir başkasının kullandığını görseniz ne hissederdiniz? Sayfayı atlayıp hayatınıza devam mı edersiniz, yoksa sayfadakileri okumayı mı denersiniz??? 'A...