16. Bölüm

8K 441 13
                                    

//Def olup gitmesine değil, kayıtsızca geri dönmesineydi öfkem…//

“Peki…” diyerek bana arkasını dönüp uyumaya devam etse de sinirlendiğini ve bana işkence ederek öldürmek istediğini anlayabiliyordum. Derin bir nefes alarak duşa girdiğimde bugün Nehir’e gidip konuşmaya karar vermiştim…

***

Duştan çıktığımda Emir çoktan hazırlanmaya başlamıştı bile. Saçlarımı sardığım havluyu çıkartıp onların omuzlarımın üzerinden dökülmesine izin verirken kravatını bağlayan Emir’in yanına yaklaşıp onun işini devralmıştım. Bembeyaz dar kesimli gömleği kaslarını gizlemek yerine daha çok ortaya çıkarırken üzerinde gömlek olmadığı halini hatırlayıp derince yutkunmuştum.

“Bugün yine erken gelecek misin eve?” diye sordum en yumuşak sesimle. İçimden evet dememesi için dua ediyordum. Bugün o Nehir cadısıyla konuşmalıydım kesinlikle.

Emir sorduğum soru üzerine tek kaşını kaldırıp “Geleyim mi?” diye sorduğunda ne diyeceğimi şaşırmıştım. Tabii ki de gelmesini isterdim ama gelince yapmak isteyeceği şeyler gözümü korkutmuştu. Gerçi olumsuz bir yanıt verirsem de bana kırgınlığı artacaktı…

Kararsızlığımı gören Emir kızsa da belli etmemeye çalışarak “Gelmek isterdim ama bu aralar sürekli işleri aksatıyorum senin yüzünden, geç bile kalabilirim” demişti. Ama sesindeki kırgınlık  belli oluyordu.

“Neden benim yüzümden oluyormuş? Sahi sen dün neden erken gelmiştin ki?”

“Çıkarken annemle birbirinizi öldürmeyeceğinizden emin olamamıştım. İçim rahat etmeyince eve döndüm. Açıkçası endişelerimin de üstünde çıktınız. Ne var anlaşamayacak anlamıyorum. Neye, bugün aynı şeyin olmasını istemiyorum Duygu…”

“Onu bana değil annene söyle… Beni deli etmek için elinden geleni yapıyor!”

“Senin de altta kalmadığını biliyorum Duygu! Bak annemi savunduğumdan değil, yapmaya çalıştığı şeyleri görebiliyorum ama ben annesinin sözünden çıkmayan süt çocuğu değilim Duygu sen de bunu biliyorsun lütfen onun kışkırtmalarına kanma…”

Evet, kocacığımın söylediklerine boyun eğerek onun kırgınlığını almak için harika bir fırsat… Ah sanırım Semra cadısı bazen işe yarıyor…

“Tamam haklısın ona cevap vermeyeceğim… Hatta bugün bir arkadaşımla buluşmak için dışarıya çıkmak istiyorum. Böylece birbirimizi görmeyiz” dediğimde kravatını bağlamayı bitirmiştim ama hala elimden bırakmamıştım.

“Hangi arkadaşmış bu?” diye sorarken elleriyle ıslak saçlarımı arkaya atmış ve beni belimden tutmuştu. Kendisine çekecek sanmıştım ama yapmamıştı. Sadece tutuyordu…

“Herhangi biri henüz karar vermedim” diyerek yalan söyledim gözlerimi kaçırarak. İçim rahat değildi ama yapabileceğim bir şey yoktu.

“Tamam, öğle yemeğini birlikte yiyebiliriz…” diyen sesindeki yumuşak tını içimi bir hoş yapmıştı. Kravatını hafifçe çekip, parmak uçlarımda yükseldim ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum ama Emir kesinlikle bana iyi geliyordu. Ona dokunmak bile vücudumu canlandırıyor içimi aydınlatıyordu.

ACEMİ PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin