// Tavuk suyuna çorba… //
Not: Bu bölüm benim emm bi sevdiğimdir :) Umarım siz de beğenir ve beğenilerinizin karşılığı olarak yorumlarınızı eksik etmezsiniz :) Keyifli okumalar :)
Kirpiklerimin ucuna o ağırlıkları kim astıysa tez elden bulunup kellesi vurula!
Göz kapaklarımı açmak için verdiğim savaştan buruk bir zaferle çıkmıştım ve acı çekerek gözlerimi aralamıştım. Öncesinde ışıktan hiçbir şey görmesem de birkaç saniye içinde gözlerim ışığa alışmış ve etrafımı net görmeye başlamıştım. Ama gördüğüm yerle birlikte gözlerimi kırpıştırarak rüyada olup olmadığımı kontrol etme ihtiyacı hissetmiştim, çünkü burası Emir’in odası gibiydi… Gibiydi diyorum çünkü hala emin değilim…
Bir dakika ya! Ben buraya nasıl geldim? En son bu odanın kapısının önündeydim ve sonra… Ahh tabii ya! Allah’ın cezası o çarşafa takılıp yere düşmüştüm. Herhalde başımı hızlı çarptığımdan bayıldım. Zaten başımdaki ağrı da bunu doğruluyor ama Emir’in odasında ne işim vardı benim? Ve onun yatağında?
Aman Allah’ım ben çıplak değil miydim? Beni kim giydirdi? Ahh sakarlığım yüzünden başıma gelmeyen kalmamış ve ben hiçbir şey ha-tır-la-mı-yo-rum! Acaba beni Emir mi giydirdi? Ah hayır bu başlı başına bir felaketti!
Başıma gelen olayları hatırlamaya çalışırken odanın kapısı sessizce açılınca, bir anda panikleyerek gözlerimi kapatmıştım. İçeriye girenin kim olduğunu göremesem de Emir’in bu eve kimseyi sokmayacağını tahmin ediyordum. Bu yüzden gelen kendisi olmalıydı. Ayak sesler yatağa iyice yaklaşınca gelenin o olduğundan emin olmuştum. Onun kokusu ve verdiği his bambaşkaydı ve ben bunu çok iyi tanıyordum.
Emir yatağa biraz daha yaklaşıp en sonunda yanı başıma oturmuştu. Onun gelmesi bir yana yanıma oturması iyice heyecanlanmama sebep olmuştu. Hızla çarpan kalbimi susturmaya çalışarak beklemeye koyuldum. Henüz gözlerimi açacak cesaretim yoktu. Gözümün önünde oynaşan gölgelerden onun bir şeyler yaptığını anlayabiliyordum. Birkaç saniye sonra alnımın üzerinde hissettiğim buz gibi hisle de ne yaptığını anlamıştım. Islak bir bezle alnımı ardından da yüzümü e kollarımı silmişti.
Yoksa ateşim mi çıktı benim? Sahi ben ne zamandır buradaydım ki? Aman canım Emir yanımda olduktan sonra ne önemi var ki…
Emir silme işlemini iki kez daha tekrarladıktan sonra tam yataktan kalkmıştı ki küçük bir inleme sesi çıkartarak kıpırdamıştım. Onun tekrar benimle ilgilenmesini istiyordum. Yanımdan hiç gitmemeliydi…
Bu küçük oyunum işe yaramış ve Emir sıcacık ve şefkatli ellerini yüzümde gezdirerek ateşimi ölçmüştü… Ardından ellerini çekmiş ve iki saniye sonra da alev alev yanan dudaklarını alnıma bastırmıştı. Bu şifalı öpücük tüm bedenimi titretirken kalbimin yerinden çıkmaması için dua etmeye başlamıştım. Emir dudaklarını alnımdan çekmiş ama fazla uzağa gitmemişti. Nefesini hala suratımda hissedebiliyordum. Tatlı bir bahar meltemini andıran ılık nefesi ağzından çıkan o büyülü sözcüklerle bir çöl rüzgarına dönmüştü. Kasıp kavuran bir çöl rüzgarı…
“Lütfen uyan sevgilim…” diye fısıldayan sesi her hücremi ateşe vermiş vücudum yanmaya başlamıştı. Tam bu sırada gözlerimi açmak ve Emir’e sımsıkı sarılmak istiyordum. Hem de bir daha ayrılmamacasına…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACEMİ PRENSES
RomanceHayata bembeyaz bir sayfa açmak ister çoğu zaman insan... Ama bir gün açtığınız bir sayfayı önceden bir başkasının kullandığını görseniz ne hissederdiniz? Sayfayı atlayıp hayatınıza devam mı edersiniz, yoksa sayfadakileri okumayı mı denersiniz??? 'A...