// Gitmek en kolayı… //
“Duygu’nun karnı acıktııııı!” diyerek Emir’in odasına hiç beklemediği bir giriş yaptığımda hayli şaşırmış görünüyordu.
“Korkuttun beni” deyip gülümseyerek elindeki dosyayı masaya bırakmıştı. Yanına gidip boynuna sarılınca da hiç beklemediğim bir hareketle beni çekip kucağına aldı. Yüzündeki sinsi gülümsemeden ne yapmak istediğini anlamıştım ve buna fırsat vermemek için tekrardan boynuna sarılarak “Gerçekten acıktım. Ne yiyeceğiz?” diye sordum. İstediğini alamadığı için huysuzlaşan çocuklar gibi mızmızlanarak “Ama ben seni özledim…” dese de kucağından inip kolundan çekiştirerek onu yerinden kaldırmıştım.
“Ben yanındayım işte kocacığım” diyerek anlamamış gibi yapsam da içten içe ona karşılık vermediğim için üzülüyordum.
Ama bir süre böyle yapmak zorundaydım. Ne yapacağıma karar verene kadar ondan uzak durma politikama devam etmezsem pişman olacağım şeyler yapmaktan korkuyordum…
“Sen gerçekten acıkmışsın anlaşılan… Kim yordu bakalım benim sevgilimi?” deyince bir an elim ayağıma dolaşmıştı.
“Hi-hiç canım kim yoracak ki beni?” dedim huzursuzca.
“Bilmem bugün kimin yanına gittiysen o yormuş olmalı…” Aman Allah’ım yoksa Emir her şeyi öğrenmiş mi? Kesin peşime adamlarını taktı. Tabi ya neden düşünemedim ki bunu.
“Ben kimsenin yanına gitmedim ki bugün sen yanlış görmüşsündür” diye kendimi savunmaya geçerken tamamen korkuya kapılıp paniklemiştim.
“Ben bir şey gördüm demiyorum ki, sabah sen demedin mi bir arkadaşıma gideceğim diye…” Oh! Ben tamamen aptalın tekiyim… Bunu söylediğimi nasıl unutabilirim ki.
“Hıı şey evet gidecektim ama… Herkes tatile bir yerlere gitmiş. Bulamadım kimseyi. Bende sahilde biraz oturup buraya geldim” Allah’ım sen affet! Tam bir yalan makinesine döndüm. Yakında yalan dalında olimpiyat düzenleyip ona katılacağım. Kesinlikle açık ara farkla altın madalya sahibi olurum! Hatta gümüş ve demir madalyayı da bana verirler… Bu arada üçüncüye hangi elementten madalya veriliyordu,, demir değil mi?
“Senin derdin anlaşıldı küçük hanım, sanırım birazcık kıskançlık kokusu seziyorum” Haydaa, ne kıskançlığı yaa…
“Ne gibi?”
“Arkadaşların tatile gitti sen burada kaldın. Bu yüzden böyle huysuzsun”
“Hiç alakası yok… Hem ben mi huysuz muşum?”
“Değil misin yani? Sürekli kaçıyorsun benden…”
“Ne münasebet canım ben kimseden kaçmıyorum…”
“Öyle mi?” diyen Emir tek eliyle belimi kavrayıp beni kendisine çekince nefesimin kesildiğini sanmıştım. Ne kadar zaman geçerse geçsin ona yakın olmaya alışamayacağım sanırım. Ne zaman böyle yakınlaşsak kalbim duracakmış gibi oluyor. Acaba kalbimde mi bir sorun var? Sonuçta aşk duygularla alakalı bir şey olsa gerek fiziksel açıdan bu kadar etkilenmem hiç normal değil bence…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACEMİ PRENSES
Любовные романыHayata bembeyaz bir sayfa açmak ister çoğu zaman insan... Ama bir gün açtığınız bir sayfayı önceden bir başkasının kullandığını görseniz ne hissederdiniz? Sayfayı atlayıp hayatınıza devam mı edersiniz, yoksa sayfadakileri okumayı mı denersiniz??? 'A...