Nefes alış verişlerim düzene girdiğinde vücudum hala uyuşuktu. Uykuya çekildiğimi hissediyordum ama bir anda sırtımdan ve bacaklarımdan kavranınca uykunun eşiğinden döndüm. Ben daha ne olduğunu idrak edemeden saniyeler içinde havalandım.
Hemen tanıdım bu kucağı... Başımı yasladığım bu omzu tanıdım.
"Kendine ne garezin var senin?" Yasin'in Sesi o kadar uzaktan geliyordu ki kulağıma. Kucağında olduğumu bilmesem bahçeden sesleniyor diye düşünürdüm.
Ne ona cevap verecek halim vardı ne de kucağından inmek için karşı koyacak halim. Aslında kucağında olmak benim de işime gelmişti. Tekrar onun kokusuna karışmak ona dair özlediğim şeylerdendi. Ne kadar öfke dolu olsam da sabah tekrar hayatımdan çıkacaktı ve bunu düşündükçe öfkemi unutup ona sıkı sıkı sarılıp kokusunu içime çekesim geliyordu.
Ama ben yine hiç bir tepki vermeyip sessizce yumdum ıslak göz kapaklarımı. Merdivenleri çıktığımızı adımlarının ritmi değiştiğinde anladım. Biraz sonra da beni yatağıma bıraktı. Adım sesleri uzaklaştığında odadan çıktığını düşündüm. Fakat daha sesler kesilmeden geri geldi. Bir kaç tıkırtıdan sonra sessizliğe gömüldü oda. Uyku tekrar nüksetti zaten uyuşuk olan bedenime. Ama bir kez daha uykuya dalamadan yatağın hareket etmesi ile aralandı uykum.
Saçlarım da haraketlilik hissedince gözlerimi araladım. Yasin arkamda yatağa oturmuş elindeki tarağı saçlarımda gezdirmeye başladı.
"Hasta olacaksın"
Gözlerim yeniden sulanmaya başlayınca sımsıkı kapattım bu sefer. Yasin canımı acıtmamaya özen göstererek bir süre hiç konuşmadan saçımı taradı. Odadaki sessizliği saç kurutma makinesinin görültülü sesi baltalarken Yasin saçımı kurutma aşamasına geçti. Saçlarım beş dakika sonra kurumuş olmasına rağmen Yasin uzun süre saçlarımı okşayarak kurutmaya devam etti.
Bir yıl süreden sonra gördüğüm bu ilgi yüreğimi burkmuştu. Benimle kavga etse, ne bileyim gitmesinden beni sorumlu tutsa saç kurutmanın görtüsüne iç çekişlerimi gizleyip içime içime ağlamazdım. Belki de ona beslediğim öfkenin karşısında onun bana gösterdiği ilgi ve şefkat beklemediğim bir tepkiydi. Gözlerimden ister istemez akan yaşların yastığımda büyük bir halka oluşturduğunu yanağıma değen ıslaklıktan anlamıştım.
Saç kurutmanın sesi kesildiğinde burnumu çekeleyip "En son abim böyle ilgilendi benimle" dedim. Saatler önce kriz geçirirken attığım çığlıklar ses tellerimde hasarı bıraktığını kısık ve çatal çıkan sesim ortaya çıkarıyordu.
"Anlatmak ister misin?"
Bir süre anlatıp anlatmamak konusunda düşündükten sonra "O akşam..." diye başladım konuşmaya. Belki konuşmak, paylaşmak bana da iyi gelirdi. "Senin gittiğin günün bir önceki akşamı yani. Abim ile son yemeğimizin ardından annem 'Her sabah trafikte kalıyorum ve danışanlarıma verdiğim randevuları kaçırıyorum' diye konuşmaya başladığında abimle ona dikkat kesilmiştik. 'İşime daha yakın, bu evden daha geniş ve konforlu bir eve taşınmaya karar verdim' Biz şaşkınlıklarımızı gizleyemezken annemin yüzündeki kararlılık hiç aksamadı."
"Tabi ben şaşkınlık evresini atlattıktan hemen sonra itiraz evresine geçtim. Çünkü buradan taşınmak senden uzaklaşmak demekti" diye itiraf ettim.
"Normalde 'sen' detayını atlardım ama nasıl olsa sabah uyandığımda yine hayatımda olmayacaksın. O yüzden pek bir önemi de yok."
"Her neyse, ben anneme bu kararı kendisi alamayacağı konusunda uzun süre dil döktüm. Fakat her zaman olduğu gibi yine benim fikirlerimi dikkate almadı." Kuruyan boğazımı ıslatmak için bir kaç saniyelik durduktan sonra kaldığım yerden devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR KURŞUN
Romanzi rosa / ChickLit☆☆☆ "Yaşamak, umudu olan insanlar için her zaman daha ilgi çeken bir eylemdir." ☆☆☆ "O da Yasin" Salonun diğer ucunda arkası dönük olan Yasin'i gösterdi. Sesimi biraz yükselterek onun duyacağı şekilde "Yasin Sancak" dedim. Onu zaten tanıyordum. "...