1.8

133 18 2
                                    

      Bankanın kapısından içeriye girdiklerinde yılların tozunu biriktirmiş her şeyin eskidiği ve yerini kötü karanlık bir yere bırakan banka duruyordu karşılarında.. söylentiye göre yıllar önce bir yangın çıkmıştı burada. Her şey yanmış gibi görünüyordu ama belki bir şey bulabilirlerdi.

    Hâlâ yanık kokusu ciğerleri yakacak derecedeydi. Banka iflas etmişti sonrada kimse buraya girmemisti. "Dağılalım... bir şey bulursanız haber verin.."dedi yoora. Içinde hafiften bir ürperti vardı. Ensesinden aşağıya doğru bir serinlik hissetti tüyleri dimdik olmuştu.

    Hızla arkaya döndüğünde hiçbir şey göremiyordu. Içinde hafiften bir korku vardı. Ama aldırmadı devam etti. Dahada ileriye gittikçe ortam karanliklasiyor bir şeyleri ayırt etmek zorlasiyordu. Telefonunun fenerini açarak ilerlemeye devam etti. Korku filminde gibiydi kulağına gelen bir kız ağlama sesi ile duraksadı.

     Artık kesinlikle ölebilirdi böyle düşünüyordu. O karanlıkta oturan beyaz bir kız farketti. Filmlerdeki gibiydi yanına gitmedi sadece uzaktan onu izliyordu. "Yoora ssi neden yardım etmiyorsun?... O günde yardım etmemiştin.." dedi. Yoora ne demek istediğini anlamıyordu.. Sonra bi anda kulaklarına kahkaha sesleri doldu.

    "Böylesin işte...hep böyleydin...bencildin kimseyi düşünmezdin... senden yardım istemiştim... ölmeyi hakediyorsun yoora ssi. "Hızla ayağa kalktı ve yooraya doğru yürümeye başladı. Beyaz elbisenin üzeri kanlıydı. O geldikçe yoora bir adım geriliyordu. En sonunda ayağı bir tahta parçasına takıldı ve yere oturur bir pozisyonda düştü.

    "Korktun mu? Kork... " demişti karşısında duran hayalet ama yine de anlayamıyordu... neden yooranın ölmesi gerekliydi.. yooranın o sırada attığı çığlık boş yerleri doldurmuştu. Sadece bir yardım bekliyordu.. burada çaresizce ölmek istemiyordu.. ayak sesleri duyduğunda tanrıya şükretti. Ama hayalet bunu farkedip kapıyı hızla kapatıp kilitlemişti.

     Jungkook kapıyı yumruklayarak bağırıyordu. Hayalet yaklaştı ve elinde tuttuğu kesici aleti yoora uzattı. Yoora her şeyin olması için artık gözlerini kapatmış korku ile beklemeye başlamıştı. Taa ki arkadan bir ses gelene kadar "eun ha?..." bu ses wonhoya aitti. Hayalet yavaşça döndü ve wonhoya baktı.

    Ikisi de hiçbir şey demeden sadece birbirlerine bakıyordu. "Eun ha bu gerçekten sen misin?" Dedi sessizliği bozarak wonho. "Wonho ya... seni özledim.." dedi buruk kırgın sesiyle. Wonho kollarını iki yanda açarak koşarak ona sarıldı. Karşısında duran kızın saçlarını okşadı.

    "Seni gerçekten özledim eun ha..." diyordu wonho sürekli. "Bizi bu hale getiren kişiyi öldüreceğim." Dedi ve dönerek yooraya hamle yaptı yoora kolundan yaralanmıştı "hayır dur eun ha.. O bize yardım ediyor..."

   "Bu yardımı yıllar önce yapabilirdi... şu an ki halimize bak..." dedi. Wonho hayalet kızın elini tutarak onu durdurdu. "Hayır eun ha o bize gerçekten yardım edecek... katili bulacak.."

   "Sana inanmıyorum..." dedi ve hayalet ortadan kayboldu. Herkes şaşkın bir şekilde öylece bekliyordu. "Wonho... kimdi o.." diye sordu yoora.. geçerli bir açıklama bekliyordu.. "O.. o benim kardeşimdi yoora." Ve böylece bir sahtelik daha açığa çıkmış oldu. Annesi başka bir çocuğunun olmadığını söylemişti.

    Jungkook içeriye daldı ve sinirle yerdeki tahtalara tekme attı "jungkook biraz sa--" gözleri tahta parçaların arasındaki siyah kaplamalı deftere kaydı. Hızla oraya yaklaştı ve uzerindeki kulleri geriye ittirdi. Defterin ilk sayfasını açtı.. "Ben shin hoseok ve sen benim gunlugumsun bana sadece wonho diye hitap et.." yazıyordu.

     "Bulduk...bulduk!" Diye bağırdı ve ayağa sıçradı yoora. Arkasında bulunan jungkooka sarıldı o anlık şokla "yoora!" Kulağına gelen azar sesi ile bir nebzede olsa kendine geldi ve geriye çekildi. Wonhoya yaklaştı ve jungkookun duyamayacağı şekilde fısıldadı. "Özür dilerim.."

    Yoora günlüğün birkaç sayfasına göz atıyordu bazılarının yarısının çürümüş ve okunamayacak hale geldiğini farketti. Telefonu çıkardı ve minhyuku aradı. "Minhyuk beni iyi dinle ve diyeceğim herşeyi not al..." diyeceği şeyler wonhoyu üzebilecegi için dışarıya çıktı..

   "Hazırım yoora başlayabilirsin.. "

"Wonhoya ait bir günlük buldum.. ve delice olan şey ne biliyor musun? Wonhonun bir kardeşi var.. ve herkes bizden bunu saklamaya çalışıyor." Telefonun arkasındaki minhyuktan bir küfür savrulmuştu. Onun bu hallerine alışkın olduğu için aldırmadı. "Bunu bizim bölümdeki kişilerden başka kimse bilmemeli iyice tembih et.." dedi sonrasında da telefonu kapattı.

    Defteri aracının içerisine koydu ve güzel bir kahve içmek için bir kafeye uğradılar.. Bugün güzel bir gündü hemde her şey için.. wonho artık özgürdü.. bir günlük bulmuşlardı ve dahası ne olduklarını bilmesede yooranin sevgisi karşılıksız değildi bunu öğrenmişti..

    Wonho beklerken çiçekleri seyrediyor ve hayvanlarla oynuyordu yani insanlar bunu farketmiyordu. En azından yooranin görmesi yeterliydi.. yoora hafif bir tebessümle gülümsedi. "Onu bu kadar çok mu seviyorsun?" Diye sordu jungkook "ne?" Muzipçe gülümsedi ama o gülümsemenin altında bir kırgınlık vardı.

   "Bu kadar çok mu seviyorsun onu? Yoora sevmek güzel bir seydir ama o bir hayalet sen ise bir insansın bunu asla unutma.." nasıl unutabilirdi ki... unutamayacağı kadar tuhaftı.. "biliyorum" diye fısıldadı sesi kırgın çıkmıştı.. biliyordu hemde çok iyi...

Nasilsiniz canolar bu bölümü ve bundan sonraki bölümü mükemmel bir şarkı dinleyerek yazdım..  umarım begenirsiniz..

 

DEATH NOTE //WONHO//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin