0.7

173 23 1
                                    

      Merkeze çoktan ulaştıklarında gökyüzüne baktı. Güneş bulutların arasından çıkıp ben buradayım demeye çalışıyordu adeta. Sanki sesler kesilmiş gibi bir şey duymuyordu kulakları. Saklanabilecek daha ne kadar çok şey olduğunu merak ediyordu yoora.

    Ölüme bu kadar yakın gibi hissediyordu kendini deliriyor muydu sahi.. birine hayaletleri gördüğünü söylerse de deli olduğunu düşünürlerdi gerçi ama yine de kendi dünyasında verdiği savaş içerisinde kayboluyordu. Bir silahlı çatışma gibi değildi ama onu anımsatıyordu. Düzgünce hedefe kurşunu ulaştırmak için silahı nazikçe kavramıştı. Ama hedefe ulastıramıyordu.

    Bu dünyaya lanet ediyordu.. hayaletlerden ve yaşıyormuş gibi davranan ölü insanlardan nefret ediyordu ne kadar kendisi de öyle olsada.. sonra aklının en kuytu köşesinden bir ses duydu "çok soğuksun eminim gülmek sana çok yakışıyordur" sonra ise eski ciddiyetine geri döndü "çık beynimden seni lanet olasıca" dedi.

    Yanından geçen polis memurları ona deliymişcesine bakıyordu. Kapıdan içeriye girdiğinde her zaman duymaya alışık olduğu biraz ter biraz deodorant ve her zamanki gibi kahve kokusu ilişmişti burnuna. Wonho ile arasında ne olduğunu düşünüp duruyordu sürekli.

    Oysaki herşey bitti dediğinde tekrar başlamıştı ve aniden.. sahiden onunla arasında ne vardı? Onunla tekrar bir konuşma yapması gerekiyordu. Ne kadarda dürüst bir polisti (!) Araştırma yapmak yerine kaynağına ulaşmıştı. Changkyun bunu bilseydi kesinlikle ona imrenerek bakardı.

     Masasına oturdu ve wonhonun resmini inceledi pembe dudakları, sarı saçları ve kendine has bir erkeksi duruşu..  onu fazlasıyla çekici kılmaya yetiyordu. Öldürülmek için bir sebep olsa kesinlikle fazla yakışıklı olması olurdu ama değildi.. ya birileri birşey saklıyordu ya da kendisi aptalın tekiydi.

    "Çok dalgınsın bu aralar genelde böyle olmazdı ne oldu?" Dedi minhyuk.

  "Biliyor musun? Bir insanı senden yakışıklı olduğu için öldürür muydun?"

   "Yapmazdım çünkü şu ana kadar öylesini görmedim"dedi utanmaz bir şekilde kendini överken. "Evet evet ne kadar komik olduğunun farkındayım ciddi bir soru soruyorum minhyuk"dedi ses tonunu sona doğru yükseltirken.

   "Saçma olurdu o zaman herkesi öldürmek zorunda çünkü dünyada tek bir yakışıklı yok.. " haklıydı!

   "Bencede öyle peki sen ne olduğunu düşünüyorsun?" Dedi yoora elini çenesine koyarken..

   "Oğlanın yakışıklı olduğunu söylemiştik peki ya kız meselesi ise iki oğlan bir kızı seviyorsa ve kavga çıktıysa.." Şimdi ise elinde görebildiği bir hayalet, birkaç gereksiz gibi görünen defter ve yalan dosyalardan başka birşey yoktu. Nereden başlaması gerektiği zaten muammaydı.

    "Değişik bir fikrim var.. Ama bunu evde deneyeceğim." Dedi sabahtan beri incelediği ama bir türlü birşey bulamadığı kağıtlara bakarken. Belki de araba dikkatini dagittigi için birşey bulamamıştı bilmiyordu. Önünde yığılmış dosyalara derin bir nefes bırakarak bakmıştı. "Ve evet sayın seyirciler bu dosyalar bitene kadar ayrılamıyoruz."

     O sırada içeriye B takımının başı hee chul girmişti tiksinerek ona baktı yoora oldu olası onu hiç sevmezdi zaten  "ee yoora bu seferki çalışmalarınız ne alemde umarım bunu da batırmazsınız." Bu çocuğa sinir olduğu kadar kimseye olmuyordu.

  Üniversiteden beri yoora  ile uğraşır dururdu başka bir işi yokmuş gibi sanki üstelik aynı merkeze atandıklarini duyduğunda sınır krizi geçirmek üzereydi yoora. Neyseki onu görmezden gelmesi bazı şeyleri normale çevirmişti tabi yine de uğraşıyordu. 

    "Bunu da?.. daha ilk defa bir seyi bulamadık en azından sizin gibi 8 davayı kaybetmedik eh o kaybettiklerinizi de biz çözdük de.. bu aralar fazla boş görünüyordunuz biz de size yardımcı olalım diye verdik." Dedi sırtını diklestirerek karşısındaki çocuk bozulsada bozulmamış gibi davranmaya çalıştı.

    Dosyalarının başındaki birkaç polis memuru kikirdamisti kikirtilari sessiz ve kasvetli odayı yeteri kadar doldurmuştu. "Tam bir böceksin.. zayıfs---"

  "Ops bekle bir şeyi atladın" dedi yoora ve ayağa kalkarak önüne doğru yürüdü ellerini cebine sokmuştu hafiften tebessüm etti " A sınıfı bir böcek.. bilirsin A'lar her zaman birincidir. Asıl zayıf olan sensin kim hee chul.. adamlarım tek başına seni ezer geçer... senin adamlarını değil seni.." Dedi bu sefer arkadan daha sesli gülüşme sesleri geliyordu.

    Hee chul sinirinide aldı ve odadan çıktı 3 oda ilerisinde takımının bölümüne girdiğinde bağırdığı duyulmuştu herkesten sesli bir kahkaha koptu yoora ise elleri cebinde gülerek arkasına döndü "oh amirimiz gülüyor" tuhaf olan şey ise yoora güldüğü için alkış kopmasıydı.

    Ve o sırada minhyuk yavaşça yooranin kulağına fısıldadı "hep böyle gülmelisiniz amirim" gülmeyeli uzun zaman olmuştu hemde fazla uzun.. babasını kaybettiğinden beri kolay kolay gülmemişti ama elde ettiği zafer bu kadar strese rağmen onu bir nebze olsun mutlu edebilmişti.

    Gün sonuna doğru dosyaları bitirdiğinde eve geldi annesi her zamanki gibi dikiş makinasının başında bir şeyler yapıyordu. Defterleri sıkıca tuttu ve odasına girdi. Bu seferki yapacağı şey hepsinden farklı olacaktı. Defterleri incelediğinde bir şey bulamamıştı bu yüzden bütün yaprakları yırtacaktı. Evet delilikti ama bunu yapacaktı....

Merhaba canımlar nasılsınız bakalım... okul nasıl gidiyor fazla yazamıyorum bu aralar ödevler falan çok yoğunum kusuruma bakmayın 😍😍😍

DEATH NOTE //WONHO//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin