2.0

133 16 4
                                    

Yoora hızla aracına doğru yaklaştı ve istemsiz bir şekilde silahını çıkararak önünde dikilen changkyuna doğru uzattı. changkyun şaşırdı ve elleri istemsiz olarak havaya kalktı. "Artık birşeyler anlatma sırası değil mi changkyun? Sürekli deponun etraflarındasın şimdi de günlüğe bakıyorsun." Changkyun bir süre konuşmadan önce yooraya sonrada silaha bakıyordu.

    "Ya sen biraz abartmıyor musun? Hani silah..." abartıyor olabilirdi ama acıdan ne yaptığını bilmiyordu. "Her şeyi açıklayacağım düzgünce bir yere oturalım." Karşı parktaki bankı işaret etti. Yoora silahını indirdi ve parka doğru ilerlemeye başladı. Kafasını paramparça etmemek için geçerli bir sebep bekliyordu.

    Yoksa o? O katil olabilir miydi? Ya da katilin yardımcısı az sonra her şeyi öğrenecekti nasıl olsa. "Umarım geçerli bir nedenin vardın changkyun." Dedi adını vurgulayarak. "Ben... ben davayı seninle yürütmek istedim evet.. Evet birkaç defa olay yerine gittim..ben Her şeyi biliyorum yoora saklamana gerek yok." Neyi biliyordu?

    "Neyden bahsediyorsun?" Dedi sınırlı bir sesle yoora. "Ben wonhoyu biliyorum yoora. Onu görebildiğini onu lisedeykende görür ve duyardın bizim dışımızda sadece onu görürdün zaten." Yoora lise yıllarında hep içine kapaniktı. Changkyun ile aynı liseye gittiğini fark bile etmemişti. Psikolojik bunalımlar geçiriyordu.

     Evet bir konuda haklıydı wonhodan başka kimseyi görmüyordu gözü. Ona karşı içinde istemsiz bir istek vardı. Onunla konuşmak istiyordu hiç kimse ile istemediği kadar. "Ben wonho ile yakındım yoora.. ben bir dostumu kaybettim... bir kardeşimi... senin durumunu biliyordum... Onu görebiliyorsun değil mi?" Yoora göğsünün sıkıştığını hissetti.

   Ona en çok koyan şeyde o nefes alamazken herkesin nefes almaya devam etmesiydi. "Evet..." dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle "ama hiç kimseyi tanımıyor ve hatırlamıyor.. " derince ve sesli bir şekilde yutkundu kelimeler boğazına düğümlenmişti "ben ona istemsizce yardım etmek istedim kalbimin kapıları tekrardan ona karşı açıldı. Çünkü kalbim hala ona ait unutamıyor.. ve ben pişmanım yaptıklarımdan.." gözünden bir damla yaş düşmüştü.

    Günlüğü okuduktan sonra ne kadar berbat bir insan olduğunu hissetmişti. Yardim edebilseydi belki kız kardeşi yaşıyor olabilirdi belki wonho da yaşayabilirdi. " pişman olması gereken sen değilsin o katili beraber bulalım.. alalım intikamını.." zihninde kelimeler dönüp duruyordu yooranın.

    "Asıl katil ben değil miyim?" Desi sorar gözlerle bakarken "wonhonun kardeşine olanları biliyorum bunun için kendini suçlama... ve yoora onu unutmalısın... o bir gün gidecek o gerçekte yaşamıyor bile.." dedi changkyun üzgün bir sesle. Rüzgar yooranin saçlarını okşayıp geçiyordu. Sanki ona teselli vermeye calışırmışcasına.

      "Biliyorum changkyun... hemde çok iyi biliyorum." Belindeki telsizden çağrılara dek orada öylece oturdu ikiside.. bugün fazlasıyla hüzünlü bir gündü. Herşey üst üste geliyordu sessizce ağzından çıkan müzik ezgisiyle bir şarkı mırıldandı yoora. Changkyun çoktan gitmişti.

    Yıldızların tebessüm ettiği gökyüzü ile yapayalnızdı şu an.. sol yanı açıyordu şöyle sola yakın bir yer.. haykırmak neden diye bağırmak istiyordu. Buydu ya aşk işte sevmekle aşık olmak farklı şeylerdi... yana yana yaşamıştı o aşkı ve gözlerinin tanımadığını kalbi tanımıştı. Yine aynı insana tutulmuştu. Insanda değildi artık gerçi...

  Şarkı sözleri ritimle dudaklarından dökülürken gözlerinden birkaç damla yaş yeri boyladı.

~uyumak nefes almak bilr zor geliyor..
Sormayacağım artık..
Istemeyecegim daha fazla..
Teşekkür ederim.
Hiçbir şeyi unutmayacağım
Seni unutmayı deneyeceğim her gün
Acıyacaktır, eminim
Ama yine de teşekkür ederim.

     Ve yooranın bu sessizliğini bozan telsizinden aldığı çağrı oldu. Buydu hayatı işte o hırsızın peşinden bu suçluya kadar hep koşuyordu. Silahını koyduğu banktan aldı ve beline koyarak ilerledi. Uzun bir gece olacaktı hemde çok uzun bir gece...

    Wonho etrafına bakınıyordu çoğu zaman şaşırıyor bu kadar kısa sürede gelişen teknolojiye şaşkınlıkla bakıyordu. En çok koyan şeyde kimsenin onu gormemesiudi. O sırada aklina bir söz takıldı 'herkes olur ama herkes yaşayamaz' ne kadarda hoştu.

     Yasamayı, sevmeyi her şeyden çok istiyordu. Zamanın sevdiği ile kendini ayıracağını da biliyordu. Bunlar önemli değildi. O sırada ışıklarda duran bir arabaya takıldı gözleri.. cam acıktı içindeki adam sigara külünü camdan dışarıya bosaltıyordu. Dikkatle inceledi yüzünü fazlasıyla tanıdık geliyordu hemde çok tanıdık.

     O olabilir miydi? "Tanrım bana herşeyi unuttur ama bunu hatırlamama yardım et." Diye yalvardı. Gözlerini sımsıkı kapadı ve düşünmeye çalıştı gözünde belli belirsiz kareler beliriyordu. Oydu işte oradaydı. Tam karşısında wonho araca doğru hızla koşmaya başladığında çoktan yeşil ışık yanmıştı ve araç son sürat hızla oradan uzaklaştı.

    Kardeşinin katili oradan uzaklasıyordu sinirle bağırdı. Kimsenin onu duymadığını biliyordu önemi de yoktu zaten.. tanrı duyuyordu onu bu yeterliydi onun için... yoora göreve  giderken günlüğe bir bakış attı. Wonhonun annesine yapacağı ziyaret çokta güzel gecmeyecege benziyordu. Ikisi de birbirinden habersiz derin bir nefes alarak gökyüzüne baktılar. Kendilerinden bir parça taşıyorlardı orda...

Merhaba canımlar watty de bu aralar sorunlar var yorumlarınız falan gelmiyor... bende kimse okumuyor diye yazmıyordum bugün girince farkettim okunuyor ve yorum yapılıyormuş hepinizi seviyorum💕💕💕

DEATH NOTE //WONHO//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin