1.0

156 19 2
                                    

       Jungkooka bilmem kaçıncı teşekkürünü sunduktan sonra oradan ayrılmıştı yoora. Harita da belli edilen noktaya geldiğinde etrafına bakındı burası ormanın çokta derin olmayan içiydi. Sadece birkaç adım saydı ve olduğu noktada durdu. Hafif bir çıkıntı farkediyordu..

    Toprağı elleri ile kazıdı içinde küçük bir kutu vardı. Kutunun üzerindeki toprakları eli ile çırptıktan sonra yavaşça kutunun kapağını açtı bir anahtar duruyordu kutunun içinde. Fakat anahtar bir kapıyı veya bir çekmeceyi açmak için çok küçüktü. Bir günlüğün anahtarı olabilir diye düşündü yoora..

   "Evet evet bir günlüğün... wonhonun bahsettiği o günlük.." O anahtarın günlüğe ait olup olmadığını zaman gösterecekti. Yerinden doğruldu ve üzerine gelen toz parçalarını çırparak üzerinden uzaklaştırdı. Güneş yaprakların arasından geçiyor ve yüzüne değiyordu.

    Bu sessizliğin bozulmasını istemiyordu taa ki telefonuna bir mesaj gelene dek.. bu güzelliği bozacak hangi lanet mesaj olduğunu merak ediyordu..

Bilinmeyen numara:

Davadan vazgeç! Güzelce uyarıyorum..

   Gözlerini devirerek ekrana baktı yoora. Sırf o -ki o nun kim olduğunu bilmiyor- dedi diye davadan vazgeçmeyecekti. Buraya kadar gelmişti evet çok yol katetmemisti ama bir şeyleri birbirine bağlayan parçaları açığa çıkarmıştı bile.. bu her polisin başına gelirdi eğer suçlu davanın çözülmesini istemiyorsa böyle şeyler yapardı.

    Daha kötüsü iş arkadaşlarının oyununa geliyordu. Arkasını döndü ve buraya kadar geldiği topraklı yoldan geri gitti. Belki gitmeden önce bir kez daha jungkooku görürdü ama etrafına bakinsada onu göremedi. Bu güzel yerden ayrılmadan önce birkaç parça daha fotoğraf çekmeyi ihmal etmedi. Hepsini wonhoya göstermek için can atıyordu.

    Ama önce wonhonun odasına tekrar bakmak ve bu anahtarın uyabilecegi bir delik bulmak istiyordu. Arabaya bindiğinde sevdiği parçalardan birini açıp gaza bastı. Ne olur ne olmaz diyede emniyet kemerini takmayı ihmal etmedi. Çünkü emniyet kemeri can kurtarırdı. Bu aralar hiç olmadığı kadar tuhaf şeyler yaşıyordu zaten..

     Wonhonun buradan çokta uzak olmayan evine doğru arabayı sürdü yoora. Dudağında her zamanki mırıldandığı şarkı duruyordu. Her insan gibi yooranin hayatıda keşkeler ile doluydu ve o anda ağzından birisi daha döküldü. "Keşke wonho insan olsaydı..."bunu neden dediğini kendiside bilmiyordu..

      Eve geldiğinde nazik bir şekilde kapıyı çaldı ve yaşlı kadının kapıya kadar gelmesini bekledi "merhaba efendim yine ben geldim.. bir şey buldum bu yüzden tekrar wonhonun odasına bakmak istiyorum." Kadın güler yüzlülükle yoorayı içeriye aldı..

     Bu sefer daha detaylı bir şekilde araştırma yapacağına kendine söz vermişti. Elini duvarda ve dolaplarının üzerinde gezdirdi bir boşluk olup olmadığını kontrol etmeye çalışıyordu. Bir ara parkeye vurduğunda altının boş olduğunu duydu. Daha da sert vurmaya başladı parkeye fakat altının boş olmadığını sadece parkenin nem ve sudan dolayı şiştiğini anlamıştı.

    Birkaç deneme daha ve eli tamamen boştu... çekmecelerin içinde bölme olup olmadığını kontrol ediyordu ama nafile bir şey bulamıyordu. Yine de üzülmedi biliyordu bu anahtarın uyacağı bir yer bulacağını..  O sırada çekmecede duran wonhonun fotoğrafını farketti. Bunu yapmakta kararsızdı ama fotoğrafı alarak cebine koydu.

     Derin bir nefes bırakarak kapıdan dışarıya çıktı. Kadın veranda da oturmuş un eliyordu. "Bir şey bulamadım kusuruma bakmayın rahatsız ettim." Dedi yoora. "Ne rahatsızlığı kızım.. yıllardır gelen kimsem yok.." gelecek kimsesi kalmamistiki. Tek evladını kaybettiğinde hayatı mahvolmuştu..

     "Size birkaç soru sorabilir miyim?" Dedi yoora kadının gözlerindeki hafif endişeyi farketmişti "sorabilirsin.." Dedi biraz bekledikten sonra. Yoora minik not defterini çıkardı. " o gece wonhonun nereye gittiğini biliyor musunuz?" Kadın durdu ve düşünür gibi davrandı " o gece babası ile kavga etmişti ve çekti gitti.."

  "Peki babası ile neden kavga etti?" Dedi yoora.

" Her baba oğulun yapacağı gündelik konulardı. Değişik bir şey yoktu olsa anlardım.. " dedi kadın.

  "Üvey de olsa gerçekten başka bir çocuğunuz yok mu?" Kadın sanki bu soruyu duymaktan kaçınıyormuş gibiydi. Durdu ve arada bir sessizlik oluştu tek ses ilkbaharın son günlerini yasayan böcek ve kuşların sesleriydi. "Hayır.." Dedi kısık bir sesle "benim tek evladım wonhoydu.." bir yalan! Bir şeyde yalan olduğunu biliyordu yoora.

    "O zaman ben gideyim efendim.." çıkmadan önce iyice evi gözetlemişti yoora. Sonrasında ise kapıdan bahçeye doğru yol aldı. O evden çıktıktan sonra telefon görüşmesi yapıldığını bilmeden bahçe kapısından da dışarıya çıktı. Arabasının kolunu tuttuğunda yanına bir köpek yaklaşmıştı bir Labrador retriever cinsi köpek.

     Dilini çıkarmış kuyruğunu mutluluk ile sallıyordu. Yere eğildi ve köpeği sevmeye başladı yoora. Kendini sevdiriyordu çünkü..  küçükken komşunun köpeğine sürekli baktığı için köpeklere nasıl bakılması gerektiğini iyi bilirdi. Sonra ise gözü boynundaki tasmaya ilişti. Küçük bir kutu asılıydı boynunda..

    Cebindeki anahtarı çıkardı ve o minik kutuya baktı yoora.. anahtarı deliğe yerlestirdiginde tam uymuştu!!....

Dramaramamaaaaaa bir bölümde iki şifre obaaaa 😂😂  nasılsınız bakem?

  

DEATH NOTE //WONHO//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin