1.2

159 18 4
                                    

  "Kulaklarım yanlış mı duyuyor? Ne demek davadan cekilecegiz" birilerinden adam gibi cevap bekliyordu yoora ve bu cevabı beklediği kişi şu an minhyuktu "bilmiyoruz buraya geldi ve davadan çekilin dedi devam etmenizi istemiyorum yeni dava vereceğim dedi" dedi minhyuk üzgün bir sesle.

"Hayır anlamıyorum bize mi güvenmiyor o defterlerin kağıtlarından bir harita oluştu. Harita noktasına gittiğimde bir anahtar buldum ve tesadüf eseri bulduğum bir köpeğin boynundaki taşmaya uydu o anahtar... buraya kadar ilerledik.. şimdi bundan vazgeçemeyiz" dedi sinirle yoora.

Sonra da kendi bölümünden çıkıp sinirle başkomiserin odasına yürüdü. Gürültü ile kapıyı açtığında içerideki adam bi anlığına da olsa titremişti "tek bir sorum var amirim.! Bu davadan neden vazgeçmemizi istiyorsunuz?" Adam duraksadı ve algılamaya çalıştı. "Anlamıyorsun yoora ben üst taraftan emir aldım.. davadan çekilmek zorundasınız." Dedi sesini biraz kisarak.

"Yaa öyle mi? Peki üst taraf kimden emir almış? Ne kadara satmış kendini" sinir ile dediklerinin farkında değildi yoora. "Yoora laflarına dikkat et mesleğinden olabilirsin.. Bu davadan çekiliyorsunuz o kadar" diyerek önünde ki dosya ile ilgilenmeye başladı. "Hayır! Davadan çekilmiyoruz... size iyi günler." Dedi ve odadan çıktı.

Aklı tonla soru ile doluydu. Wonhoya verdiği sözler vardı wonhoyu oradan kurtarmayı gerçekten istiyordu. Belki bunu kendinize söyleyemiyordu ama o ilk defa birine böyle candan yardım etmek istiyordu. Babasını bir hayalet yüzünden kaybettiği günden beri kimseye güvenemiyordu. Ama o farklıydı.

Ona güvenmek istemişti hemde bütün kalbiyle. Üstelik ilk başta yanına gelip ondan yardım istemediğini söylemişti çünkü yardım etmeyeceğini biliyordu. Hayalet bile olsa onun kendine has tanıdık bir kokusu vardı. Koridorda yürürken durdu kendi iç sesiyle savaş veriyordu adeta. Hayır hayır bu davadan vazgeçmeyecekti ne olursa olsun..

   Bölümden içeriye girdiğinde herkesin arkasından ona baktığını hissediyordu. O kadar gürültüyü duymuş olmalıydılar. Gülümsemeye çalıştı diğerlerinin de moralleri yeteri kadar bozuktu zaten "ee kimse rapor tutmayacak mı? Ipuclarını yazacak kimse yok mu? " dedi. "Tamam herkese benden kahve" herkes hep bir ağızdan sevinç çığlığı atmıştı.

     Ne kadar gülümsese de içinde verdiği savaşa dur diyemiyordu yoora. Aklı tek bir seyde takılı kalmıştı ya bu davadan vazgeçmek zorunda kalırsa o zaman ne olacaktı. Masasının başına geçti ve cae hyunun kahveleri getirmesini beklemeye başladı. O sırada bilgisayarına birkaç dosya eklemeyi ihmal etmiyordu.

     Is çıkışı yoora aracına binmeden önceden minhyuktan günlük raporları aldı. "Bu aralar fazla neşeli görüyorum seni bir sebebi var mı?" Minhyuku üniversitenin başından beri tanıyordu yoora. O zamanlar biraz ezik bir tipti ve yoora onu koruduğu için yooranın peşinden ayrılmazdı bazen ne kadar çok büyüdüğünü düşünürdü. Şimdi ise herkes ondan korkar hale gelmişti.

     "Sadece bilmiyorum neşeli olmak geliyor içimden belki de havadan dolayıdır" ellerini arabanın penceresine dayamış hafiftende içeriye eğilmişti minhyuk "umarım o yüzdendir" dedi ve göz kırptı sonra ise cama koyduğu ellerini çekerek yooranın oradan uzaklaşmasına izin verdi. "Iyi iş çıkardın yoora unutma layık olduğun yerdesin" dedi. Aracın gerisinde kalırken yoora dikiz aynasından ona bakıyordu.

    Cadde sakindi ne bir araç ne de bir insan vardı. Dikiz aynasından arkasına arada bir araç gelip gelmediğine bakıyordu. O sırada gözleri arka koltuktaki gözleri kan çanağına dönmüş beyaz bir surata takılı kaldı. Korku ile ani fren yapmaya çalıştı ama freni tutmuyordu. "Öleceksin" diye bir ses doldurdu kulaklarını.

     Arabanın içinde çığlık atıyordu durmaya çalışsa da yapamadı hızla emniyet kemerini çözdü araçtan dışarıya atlayacaktı yoksa uçuruma doğru sürükleniyordu o sırada son kez frene bastı ve araç durdu. Kendini can havli ile dışarıya attığında nefes nefese kalmıştı. Yine aynı şey oluyordu boğuluyor gibi hissediyordu kendini. Dizlerinin üzerine çöktü aracın sinyal ışıkları sürekli yanıyordu o sırada arkadan gelen bir araç ona doğru yanaştı ve durdu.

    "Hanımefendi iyi misi---- yoora... yoora iyi misin?" Kafasını zorlukla yukarıya kaldırdığında karşısında jungkooku görmeyi beklemiyordu. Nefesi kesik kesik geliyordu. Elleri ve tüm bedeni titremeye başladı. Jungkook dizlerinin üzerine çöktü "yoora kendine gel ne oldu?" Sonra da ayağa kalkarak aracına yöneldi ve araçtan bir şişe suyu kapıp geri döndü.

     Bedeninin titremesini durduramıyordu kendine hakim olmaya çalıştıkça o daha da hızlı titriyordu. Jungkook avucuna doldurduğu suyu yooranin suratına çarptığında bir nebzede olsa kendine gelebilmişti. Bu sefer düzgün bir şekilde nefes aldı ve jungkooku gözlerinin içine baktı tek ışık sokak lambası ve aracın isiklariydi.

    "B--be-ben... birşey gördüm... f-f-frenler tu-tutmadı. Aracın arkasında b-birisi vardı. Lütfen bakar mısın?" Jungkook cebindeki telefonu çıkardı ve aracın arkasını kontrol etmeye başladı. Sonra da aracın ön kaputunu açtı ve frenleri kontrol etti "frenlerin tutmadığına emin misin? Sapasağlam duruyorlar." Dedi jungkook. Sonra da yooranin yanına yaklaştı "bana ne gördüğünü söyle seni bu kadar korkutacak sey neydi?" Gözlerinin içine baktı yoora.

    Yeni tanıştığı kişinin ona deli demesini istemiyordu "ben sadece halüsinasyon gördüm uykusuzum o yüzden olmuş olmalı" jungkook bir süre bekledi. "Seni evine bırakacağım araç burada kalsın..." Dedi. Ve kızın hala hafiften titreyen bedenini yerden kaldırdı. Yoora jungkookun aracına bindiği zaman kendi aracına baktı. Gerçekten deliriyor olduğunu düşünmeye başladı. Bunun başka bir açıklaması olamazdı..

    sizce neler oluyor yooraya... yoora gerçekten delirdi mi?... bakalım bakalım gelsin yorumlar... yalnız yazarken korktum 😂😂😂

DEATH NOTE //WONHO//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin