Multimedya: Ben dkdkdkd
Her güzel şeyin de bir sonu oluyor maalesef. Hadi bittin tatil anlarım da neden senden hemen sonra okul açılmak zorunda? Güzel şeyler biter de ardından neden ağlarız? Lanet olsun. Gerçi özledim bizim keratayıda ha uzun zamandır soru sormuyordu bana. Kıyametin kopacağı bir ilk olarak kendim kalktım. Tabi bununda acısı çıktı. Daha var diye yavaş davranıyordum ama yine geç kaldım. Hayır ben mi anlatamıyorum siz mi anlamıyorsunuz? Konu okulsa her türlü geç kalmaya kapışırım. Yolda giderken aklıma gelen üniversite sınavı...kazanamayacak olmam...ilerideki modumun şimdi belli olmuş olması... EVLENECEM! Artık başka çarem kalmadı. Zaten sözlü değil miyiz? Hih. Gelen korna sesiyle irkildim. Emre. Ahh kuzenim olsa da canımı sıkıyordu.
-Ne var?
-Nasılsın?
-İyi.
-Beraber gidelim mi?
-Hayhay.
Tabi şaşırdınız. Anlatıyorum arabaya doğru ilerlerken bir çığlıkla dönüp tokatımı da attım. Mutluyum. Ah okulu sevmeme bile neden olan insanlar iyiki var diye düşünüyorum.
-Bunun hesabını vereceksin biliyorsun değil mi? Diye bağırıyordu arkamdan.
-Evet ne kadar tuttuğunu da yaz. Belki bahşiş veririm ne dersin?
Yürürken arkamdan homurdanıyordu. Hayır ayı bu kadar gürlememiştir be Emre. Yazık oldu.
İlk dersi kaçırmıştım. Teneffüste izin kağıdı alıp sınıfa çıktım. Kağıdı masaya bırakıp yerime geçtim. Bana sinirle bakan bir adet Berke yi görmeyi tabiki bekliyordum.
-Neredeydin?
-Gördügün gibi evdeydim okula geldim.
-Rüya! Geç geldin!
-Niye bağırıyorsun!? Emreyle karşılaştım boyunun ölçüsünü verdim geldim.
-Nerde o ebesini..
-Berke. Tamam kapat konuyu. Geldim işte. Zaten biliyorsun benim ne kadar uyuşuk olduğumu.
-Biliyorum..biliyorum. buraya gel sıçan.
-Hey. Sensin sıçan.
-Niye sen sıçmıyor musun?
Suratımdaki "iğrençsın Berke" bakışını bende görmek isterdim ama olmadı.
-Tamam özür dilerim. Gel hadi.
-Hayır.
-Çaklıt?
-Hıhı.
-Caramio?
-Hıhı.
Kantine gittiğini anlamak için ayştayn olmaya gerek yoktu sonuçta. Zilin çalmasıyla içerir koşarak giren Berke.
-Caramio.
-Oy seni yerim yaaa.
-O kadar mı seviyorsun beni?
-Sana demedim ki çikolata ya dedim. Niye sen yemiyor musun?
-Eyy tamam tripte bir yere kadar canım. Gelmiyor musun şimdi?
-Gelmiyorum.
-O zaman getiririz. Napalım.
Bana doğru koşmaya başladı. Hayır bu kadar klişe olamazdık tabiki ne sandınız? Koşarken sıraya çarptı ve sıranın düşmesiyle öndeki boş sıralarda devrildi. Ve bize "işte şimdi bittiniz" bakışları atan Kimyacım. Sana da selam olsun.
-Berke sırları düzelt. Rüya sende tahtaya.
-Ama ben bir şey yapmadım ki.
-Olsun yine de tahtaya.
-Berke sen görürsün oğlum.
Tahtaya çıktığımda gördüğüm soruyla yerimde kalmam bir oldu. E ama bu kolay? Kesin bu işte bir şey olmalı. Bozuntuya vermeyip çözdüm. Alkışlar eşliğinde sırama oturdum. Tabi bende bir havalar. Lakin acısı fena oldu. Ders boyu tüm sorulara ben kalktım. Bugünden sonra kesin karar verdim. EVLENECEM. Öğle arasında bizimkilerle kantinde otururken onlarda fark etmişti.
-Burak- Hayırdır kardeşim kavga mı ettiniz?
-Berke- Etmedik. Yine bir trip yiyorum.
-Beren- Yine ne yaptı Rüya?
-Berke- Ama ben yapmadım. Kimyacı yaptı. Tribi ben yiyorum.
-Beren- Şşt sen sus. Ne oldu birtanem?
-R- Ya bu salak koşarken tüm sıraları devirdi artık sıralarla üçüncü dünya savaşı ni çıkardı. Cezayı ben yedim. Ders boyu tüm sorulara kalktım. Hayır bir de gülmese gam yemem.
-S- Valla iki dakika normal kalın be kızım. Otursanız sorun,kalksanız sorun.
-G- Ee çaklıt alsaydın kardeşim.
-Berke-İşte aldım. Zaten aldım diye koştum.
-Z- Sessiz kalma hakkımı kullanıyorum.
-Tuna- Ne oldu diye sormayacağım.
-Efe- Ama ben soraca
Erenin eliyle ağzını kapatmasıyla susturdular.
-H- Aklını peynir ekmekle mi yedin kardeşim ne diye soruyorsun?
-R- Aşk olsun ama ya.
Yanıma baktığımda Berke yoktu. Onu ararken Nazın kolumu dürtmesiyle gösterdiği yere baktım. Berke bahçenin ortasına geçmiş duruyordu.
-Arkadaşlar. Bir dakika bakar mısınız? Sizce Rüya beni affetsin mi?
diye bağırmıştı.
Kamelyalar da oturan-bizimkiler dahil- herkes EVET diye bağırmıştı. Hayır sanki siz evleneceksiniz. Ayağına basan benim ne saçmalıyorsunuz?
*Asıl sen ne saçmalıyorsun Rüya?*
Bilmiyorum. Valla şişirdiniz. Ama güzeldi. Yine de şişirdiniz. Bir yandan da utanmıştım. Şimdi de bana dönerek
-Bence de beni affetmelisin Rüya. diyordu.
-Buraya gel Berke.
-Önce affettim de.
-Affettim işte gel.
Gülümseyerek geliyordu. Çankırı da yerim seni de ye
*Höst sapık
Sensin sapık iç ses.
-Buse- İşte bu kadar. Amma tatava yapıyorsunuz.
-S- Diyen kişi acaba neden trip atıyor? Hakan odun diye!
-Z- Sizin de ben ama ha.. birdiniz iki oldunuz.
-Eren- Kanka hadi çık sende bağır. Ama ben bir odunum diye. Hahaha. Ay ne komik olurdu.
Hiçbirimizin gülmediğini anlayan Eren üzülsede susmuştu. Hayır bu kaçıncı derece seviyesizlik anlamıyorum?
-H- Ben seni ters düz ederken bakalım ben mi bağırıyorum sen mi bağırıyorsun "ahh" diye kardeşim.
Görkem de bu konuşmanın nereye gideceğini anlamış olmalı ki konuyu değiştirdi.
-G- Hakket sınav da yaklaştı.
-Burak- Hadi konuyu değiştirdin anladım da. Değiştire değiştire buna mı çevirdin hayırsız.
-G- Daha iyi bir konun varsa buyrun bilmiş beyimiz.
-Burak- Yok.
Görkem ve piçsmile. Burak ve pes etmiş smile. Ben se bıkmış bir smile. Diğerleri umrumuzda bile değil smile. Zil ise işte şimdi ebenize kaydım smile atıyordu adeta bize. Seni gidi haylaz zil seni.
-Buse- Hadi görüşürüz.
Sınıflara dağıldık. İçeri girmemle Gözde beni tuttu
-Konuşabilir miyiz? Önemli.
-Söyle.
-Önemli diyorum çıkışta ararım.
-Tamam.
Ne diyecekti bu yine. Susmuyordu ki zaten. Derste de car car car. El insaf.
Bir okul gününü de böyle atlattıktan sonra eve gittim. Bizimkiler bilmiyordu. Anlatırdım nasılsa. Eve gidip rahat bir şeyler giydim. Elimi yüzümü yıkadım ve buluşacağımız yere gittim. Oturuyordu orda. Geçip bende oturdum.
-Seni dinliyorum.
-Öncelikle ben özür dilerim gerçekten. Büyük hata ettim.
-Biliyorum geç.
-Lütfen yapma böyle. Bitti gitti zaten affet sende.
-Küs falan değildim zaten eskisi gibi çocuk değiliz artık Gözde. Her neyse.
-Beni cidden affetmeni istiyorum. Çıkar falan değil yemin ederim eskisi gibi olmak istiyorum. Küçükken mahalledeki gibi. Yine yakartop oynarkenki hallerimiz gibi.
-Tamam istediğin buysa. Ama sana güvenmiyorum.
-Biliyorum. O da zamanla olacak bir şey.
-Evet doğru.
-Affettim mi?
-Evet. Ama hâlâ
-Güvenmiyorsun biliyorum. Ben olsam bende güvenmezdim bana. Her neyse bir şey daha var.
-Dinliyorum.
-Emre.
-Ne olmuş Emre ye?
-Yok bir şey olmadı. Sadece o bu okula geldiğinden beri onu seviyorum Rüya.
O bana gerçeği tattırdı. Bilmiyor ama ben yine de mutluyum. Onunla gerçekten anladım hatamı. Yine özür dilerim. Duydum ki kuzenmişsiniz.
-Evet öyleyiz.
-Onun sevdiği,sevgilisi falan var mı bilirsin diye.
-Yok diye biliyorum tabi yapmadıysa.
-Tesekkür ederim. Nelerden hoşlanır?
-Bak kuzenim ama o kadar yakın değiliz. Küçükken görüşmezdik bile o kadar. Bilmiyorum. Ama annemin dediğine göre bilye koleksiyonu varmış. Küçüklüğünden beri saklıyormuş. Haa bir de kalemler. Kalemleri seviyor.
-Kalemler. Ve bilye. Ah sana cidden çok teşekkür ederim. Ne kadar mutlu ettiğini bilemezsin beni.
-Tabiki ben diğerleri değilim sonuçta. Mesela arkadaşını arkasından vuranlardan.
Onu ima ettiğimi anlamıştı. Ama ona güvenmediğimi de biliyordu. Mahçup olmuştu ama susuyordu.
-Peki Can? Ona ne oldu?
-Ben onunla da konuştum. Orasını merak etme. Hallettik. Zor olsa da. Mutlu olması için elimden geleni yapıyorum.
-Evet onu aldatarak en iyisini yapıyorsun biliyorum.
-Rüya. Bak gerçekten üzgünüm. Telafi etmeye çalışıyorum ama böyle yapma.
-Tamam tamam bir şey demiyorum. Bu kadar mıydı? Gidiyorum o zaman.
-Bu kadardı ama dur gitme. Biraz sohbet edelim çiskek (😂) yiyelim. Sen böğürtlenli seversin. Bende limonlu istiyorum.
-Oyle olsun bakalım.
Ondan sonra sohbet falan ettik. Çiskeklerimizi yedik. Ama emin olduğum bir şey vardı o da cidden pişman olduğuydu. Ama yinede güvenmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizde Saklı
Teen FictionSelaamlaar ben Rüya Toprak. 17 yaşında güzel bi kızım. Allah var çirkinim diyemem. Ultra üşengeç bir insanım mesela hala çalışmıyorum. Azıcık birazcık egolu olabilirim ama birazcık. Annem babam ve kardeşim le İstanbul da yaşıyoruz. Annem ofis danışm...