Güzel Olacak

8 5 12
                                    

Multimedya: Berke

-Yarışma Günü-
Toparlanmış sayılmazdım. Sadece Uğur için daha iyi olmaya çalışıyordum. Ona yardım etmem gerekiyordu. Annem ve babam için iyi olmaya çalışıyordum. Benimle gurur duymaları için. Berke için iyi olmaya çalışıyordum. Ona teşekkür etmek için. Bizimkiler için iyi olmaya çalışıyordum. Yaşadığımı anlaşmaları için. Evet çok düşünmüştüm. Ağlamalarım onları geri getirmeyecekti aksine belki ben böyle ağlarsam Uğur u da kaybedebilirdim. O yüzden yarışmaya katıldık. Ama değişen bir şey vardı. Mustafa ve Kübra yerine Uğur ve Merve yle dans ediyorduk. Uğurun kafa dağıtmaya ihtiyacı vardı ve o kendisi istemişti. Dansları bir haftada öğrendi, öğrettik. O kadar ruhsuzdu ki onu öyle görünce aklıma direk intihar etmeye çalıştığı gün geliyordu ve içim içimi yiyordu. Ya onu koruyamazsam. Geceleri hep Berkenin göğsünde ağladım. Ağlarken de uyuyakalıyordum. Onun içinde zordu. Ve bugün önemli bir gündü. Çok çok çok önemli bir gün. Hayallerimin gerçekleşmesi için son adım. Ailemi canlı tutmak için tek şansım. Benim ise son şansımdı. Ya kazanacaktım ya da kazanacaktım. Başka şansım yoktu. Başkasını kaldırabilecek gücüm yoktu çünkü.
Çok kalabalıktı. Ne zaman baksam basım dönmeye başlıyordu. Bakmamaya çalışıyordum. Az grup, çok yetenek vardı. 5 gruptuk. 5 ülkeden 1 grup. Çünkü diğer ülkeler arasında da eleme olmuştu. Bunu geçtiğimizi bana Berke söylemişti. Sıra bizdeydi. Çok heyecanlanmıştım. Anne ve babama dua edip iyi dileklerini rica ettim, yardımlarını istedim. Elim ayağım titriyordu. Ama düşündüğüm kadar zor ya da kötü olmadı. Güzelce yapmıştık. Yine tekrar başım dönmüştü. Berke beni kolumdan tutunca yerime oturabildim.
-İyi misin?
-İyiyim.
Çok güzel dans ediyorlardı. Kazanma şansımız yoktu bence. Sitresten tırnaklarımı yemeye başlamıştım. Ve bitince herhes yerine oturdu. Çağırılanlar sahneye çıkacaktı.
Üçüncü,ikinci açıklanmıştı. Kalbim çok hızlı atıyordu.
-Sıra birincimizde. Ama bir değişiklik yapıldı son dakikada. Birinciliği iki grubumuz alacak. Jüri üyeleri ikisi arasında seçim yapamayacağını söyledi. Evet dostluk kazandı. Güney Kore ve Türkiye. Tebrikler!
Sahneye çıktık ama daha doğrusu Berke beni taşıdı diyelim. İlk defa gülüyordu benim Uğur böceğim. Uzun bir aradan sonra sevinmişti. Bunu o yapmalıydı. Uğuru itekledim ve ortaya ilerledi. Güney Kore den bir oğlanla beraber kupayı kaldırdılar bizde poz verdik ve fotoğrafımız çekildi. Gözlerim kapanmaya başlıyordu. Ama ben mutluydum. Mutluyum! Dayanmalıyım! Selamlaştık ve birbirimizi kutladıktan sonra takipleştik(GK grubu ile). Ama durdukça daha kötü oluyordum.
-Berke iyi değilim.
Dağılınca beni kucağına aldı ve hastaneye gittik ikimiz. Uğur ve Merve bilmiyordu. Onu üzemezdim. Kupayı verip gittik. Bende iyice mayışıp uyumuştum. Yani ben öyle sanıyordum bayılmıştım. Ama etrafımda neler olduğunu anlayabiliyordum. Bu garipti. Sonra rüya görmeye başladım. Annem ve babamı görüyordum. Üçüncü sınıfta, bir şiir yarışması, üçüncü olmuştum. Bunu kutlamak için annem pasta yapmıştı. Çok fazla yemiştim. Ama eğleniyorduk. Sonra altıncı sınıfta tiyatro gösterisi yapmıştık, annem.ve babamda en önde oturmuş bizi çekiyorlardı. Eğleniyorduk. Lise bir, bizimkilerle beraber başka bir okuldan liselilerle kavga etmiştik. Saç baş dağıttıktan sonra bizi polise şikayet etmişlerdi. Annem ve babam yine bizimle uğraşıyorlardı. Ama sonra dalga geçmeye başlayıp eğlenmiştik. Şimdi ise, mutluydum ama burada değillerdi. Orada benimle kupayı kaldırmadılar. Aksine şuan öylece hastanede yatıyorum. Çok özlemiştim. Sonra uyanana kadar karanlıktı. Hiçbir şey görmedim. Uyandığımda Berke ziyaretçi koltuğunda bana bakıyordu.
-Şşt. Yavaş. İyi misin? Bekle doktor çağırayım.
Doktorla beraber içeri girmişti
-Merhaba Rüya.. Daha iyi misin?
-Evet.
-Çok önemli bir şey yok. Stresten ve üzüntüden olmuş bir yorgunluk belirtisi. Kendine daha iyi bakmalısın. Yarın çıkış yapabilirsin. Geçmiş olsun. Ha bu arada tebrik ederim. Güzel dans ediyorsunuz.
-Tesekkürler.
Çıkmıştı.
-Berke. Ben bu gece burada kalamam. Uğur bilmiyor ve bilmemeli. Çok bir şey yok iyiyim ama yinede bilmesini istemiyorum. Şuan ki psikolojisiyle neler düşünür bilmiyorum.
-Bekle ben bir doktorla konuşayım. Olmadı Merve gider bende seninle beraber bizde olduğunu falan söylerim.
-Tamam.
Şimdiden çok sıkılmıştım. Berke elinde yemeklerle beraber girmişti.
-Güzellik. Duyduklarıma göre akşam çıkabilirmişiz. Ve kuşlar dediki sevgilin aç gidin ve beraber hastane fantazisi yapıp yemek yeyin.
-Bak seeen. Kimmiş o kuşlar.
-Bana onları sen göndermişsin nasıl bilmezsin.
-Oo. Hüsnü ve Mahmutu mu diyorsun?
-Hadi ama ya. Ne Hüsnüsü. Şirin mirin bir şey diyeydin.
-Hayır Hüsnü ve Mahmut!
-Tamam öyle olsun hadi yiyelim.
Serumun etkisi hâlâ geçmediği için yorgun hissediyordum vücudumu. Bu yüzden de bebekle annesi gibi Berke beni yediriyordu. Bu aklıma bir anımı getirmişti. Annem Uğuru mamayla beslerken benimle ilgilenmiyor diye kıskanıp mamayı üstüne dökmüştüm. Biraz sıcaktı sanırım ağlamaya başlamıştı.
-Rüya. Hadi. Elim havada kaldı. Sevgilim. Ne daldın ne düşünüyorsun?
-Düşünüyordum da. Artık mutlu olmanın zamanı geldi bence ne dersin?
-Bence de geldi. Ama artık şunu yesen. Kolum uyuştu da.
-Bu yemekleri sevmedim. Hastane yemeği sevmiyorum. Çünkü hastane de yapılıyor.
-Ne yemek istersin?
-Aç değilim. Uyuyalım ve bir anca akşam olsun eve gidelim.
-O zaman kay prenses.
Beraber yatmıştık. Ama pek sığıdığımız söylenemiyordu. Bende büzüştüğüm kadar büzüştüm.
-Kalkabilirim.
-Hayır.
Uyumuştum. Zaten çok yorgundum.
-Akşam-
Uyandığımda yanımda yoktu. Nereye gitmişti? Burdan acilen çıkmam gerekiyordu. Hadi ama! Biraz daha bekledikten sonra gelmişti.
-Neredeydin?
-Çıkış işlemlerini yaptım geldim.
-Gidiyoruz değil mi?
-Gidiyoruz prenses gidiyoruz. Prensin seni taşıyacak.
Gümüştüm. Ona çok haksızlık yapmıştım sanırım. Artık onu mutlu etmeliyim. Eve geldiğimizde içerisi karanlıktı. Odaya girdiğimiz anda ise bizimkiler bağırarak ışıkları açmış şarkı söylüyorlardı. Bu şarkıyı kesinlikle kendileri uydurmuştu. Çünkü hepsi farklı şeyler atıyordu. Uyanmamayı dileyebilirdim. Sonra bir şekil almaya başladılar. Küçük bir kalp. Anlamamıştım. Yine kafayı sıyırdılar sanırım. Gerçi hiç düzelmemiştiki. Ama sanırım bu sefer sıyırmadılar. Berkenin yere diz çökmesiyle anlamıştım. Ah hadi ama yeni uyandım ben daha tekrar mı bayılayım. Ayağa kalk seni sersem. Bak hâlâ oturuyor.
Seni duymuyor gerizekalı*
Aissh. Geldin mi yine başımın belası.
Cevap gelmemişti. Noldu? Alındın mı?
*Salak bırak bej de sevgiline bak kaçıracaksın gül gibi oğlanı*
Doğru hemen bakıyorum. Baktığımda elimi tutmuştu. Diğer elinde de yüzük vardı.
-Gözlerimi her sabah yanında açmak istiyorum. Geceleri uykun kaçtığında benimle aynı tavana bakar mısın?
Hayat boyu bu filmin başrolünde benimle oynar mısın?
Son nefesime kadar gözlerinin içinde gülmeme izin verir misin? Güzel olacak. Benimle evlenir misin Prenses. Kraliçem olur musun?
Ağlıyordum. Çok güzeldi be. Kalbim yerinden sökülmüştü sanki. Hamur gibi oynuyorlardı. Ağlıyordum ama mutluluktan ağlıyordum. Bana öyle yavru köpek gibi bakınca cevap verme zamanım gelmişti anlaşılan...
-Evet sevgilim. Evlenirim.
Bizimkiler alkışlarken sarılmıştık. Onu içime gömmek istiyordum. Bu his çok güzeldi. O çok güzeldi. Biz çok güzeldik. Kulağına "güzel olacak" diye fısıldadım. Güzel olacaktı. Sonra camdan gökyüzüne baktım. Annem ve babam kutlamak için yıldızları sermişti sanki gökyüzüne. En azından ben böyle hissediyordum. İşte şimdi gerçekten güzel olacaktı. Yüzüğü taktı. Sonra da içeri Sümeyye elinde pastayla girdi. Ahh en sevdiğim meyveliydi. Hepsini ben yemek istiyordum. Sonra bunu kutlamıştık. Ve çok eğlenmiştik. İçimden aileme teşekkür ettim. Beni yine yalnız bırakmamışlardı. Her zamanki gibi. Hepsi bizde kalıyordu. Bu sırada aklıma Uğur geldi.
-Uğur nerede?
-Bizim evdeler.
Hepsine iyi geceler diledikten sonra yukarı çıktık.
-Mutlu olacağız.
-Güzel olacak Sevgilim. Bu sefer olacak.
-İyi geceler müstakbel karıcığım.
Ahh kalbim mi eridi ne?

Bizde SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin