CHALİS|7🍂

25 0 0
                                        

"Onu neden buraya getirdin?" Neden getirdiğini biliyor olsamda, onun ağzından duymak öfkemi açıklamanın bir yoluydu. Zira ona kendi kelimelerinden başka kimse herhangi bir şeyi anlatamazdı. Saçmalık .
"Gel dedim, gelmedin. Canının yanması gerekiyor muydu illa ki?" Omuzlarını silkti. " Ağzımdan çıkan her lafın tersine gidiyorsun. Yanlışını asla görmüyorsun evlat."

Güldüm. Gerçekten. Önünde durup yüzüne karşı güldüm.

Yanlışını asla görmeyen bendim öyle mi?

"Kendisinin kurallarının olduğu bir dünya kuran herkesi de bir piyonmuşcasına istediği yere koymaya çalışan kişi mı söylüyor!"

Sesim sonlara doğru yükselmiş, kendimi zor kontrol altında tutuyordum. Chaya burda olmasa zerresine katlanmazdım ya, neyse.

"Ben senin Dedenim.!"

Gerçekten de bağırmıştı. Bir süre sustum.

"Sırf ben geleyim diye iki kadını nasıl buraya getirtebildin?"

Bastonuyla yavaş adımlarla yürüdü, ayakta durmaktan yorulduğu belli bir şekilde kendini koltuğa attı. Bastonu kenara koyarken eliyle koltuğa gösterdi. "Otur, konuşmamız gerekiyor." Zaten konuşuyorduk. Yine de gösterdiği yere oturdum, artık karşılıklı kolktuklardaydık.

"Seni dinliyorum."

Her zamanki gibi.

"Onları buraya getirdim çünkü senin bir şekilde buraya gelmen gerekiyordu. Aslında Chaya'nın yanlız yaşadığını düşünmüştüm ama halası da varmış. Mecburen o da geldi."

Alayla gülümsedim.

"Mecburen? Nasıl bir mecburiyet bu? Kalkıp Türkiyeden İsviçreye getirtiyorsun."

"Dinlemen gerekiyor Lisandro! " Nefes aldı. "Getirdim evet. Seni Başka türlü yanımda tutamayacağımı anladım. Hayatında değer verdiğin iki insan var. Annen ve içerdeki küçük kız Chaya. Kim olduğunu bilmiyorum ama bana bı hayli tanıdık geliyor."

Gerildim. Konuyu telefonda dediğim şeye getirecekti sonunda biliyordum. Yerimde huzursuzca hareket ettim.

"Şimdi bana telefonda neyden bahsettiğini anlatacaksın bende seni neden ısrarla buraya gelmeni istediğimi anlatacağım."

Oturduğum yerde dikleştim.

"Bahsettiğim şey bir konu değildi."

Dediğimde bastonunu kenardan alıp yere hafifçe vurdu, sinirleniyordu.

"Bahsettiğin gerçekler neydi?"

Ellerimle alnını ovuşturarak derin bı nefes aldım.

"Sana söylemek zorunda değilim. İstediğin şey bendim değil mi? Geldim işte ne istiyorsun?"

Aklına getirdiğim şeyle yüzünü buruşturdu, umarım bu ona diğer konuyu unuttururdu.. pek sanmıyorum.

"Biliyorsun, yönettiğim şirketin gelirleri geriledi. Birinci nedeni sen, ikincisi ise benim yaşlanıyor olduğum gerçeği."

Klasik sorunlar değil mi? Elbette ki öyleydi. Tek erkek torunun ben olduğum, ve onun yaşlanması olayı tetikliyordu.

"Burda kalamam." Dediğimde başını iki yana salladı. "Başka diyecek bir şeyin hiç olmuyor."

Alaycı bı şekilde güldüm. Çenemi sıvazlayıp oturduğum yerde doğruldum.

"Yapamam, beni buraya bağlayan tek şey annem onu da izin versen götüreceğim zaten." Ellerimi bir kez birbirine çarpıp ayağa kalktım, ceketimi düzeltip ona karşı bir adım attım. " Şimdi, her zamanki söyleyeceklerinden başka bişey yoksa saçma sapan bir şekilde getirdiğin iki kadını evlerine geri götüreceğim."

CHALİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin