Biraz köşemde nefes egzersizi yapıp denizin durgunluğunu izleyip rüzgarın sesini dinledikten sonra sınıfa gittim. Sınıfa ondan önce girmiştim hiçbir şey olmamış gibi Amy'le diğer kızların yanına oturdum. Okul dergisi hakkında konuşuyorlardı. Sadece dinledim ben genelde dinlerdim zaten bu normaldi. Ama Amy bana tuhaf tuhaf bakıyordu, tabiki de anlardı; ne zaman sinirlendiğimi, üzüldüğümü ondan iyi anlayabilen kimse yoktur. Birazdan beni sorguya çeker. Ben bunlarla uğraşırken bir soru beni dünyaya çağırdı.
"IB kitap-film köşesi sende dimi?"
"Ha,evet evet bu aralar hazırlıyorum."
"Hımmm,kitabın adı ne?"
" Basımı bekleyin kızlar,seveceksiniz."
" Hadiii ama bizi oyalama "
"Üzgünüm, devlet sırrı."
"Biz saklarıııız lütfeeeeen"
O arada bizimki geldi. Gözlerini benim üstüme dikti, avına doğru yaklaşan bir sinsi aslan misali üstüme yürüdü. Durduğunda aramızda 3 santim ya vardı ya yoktu ona aşağıdan bakmak çok zordu.
"Isabel Joyce beni çok pis ektin." dedi tane tane sonrada gözlerimin içine baktı.
Kızların açık ağızlarını gözlerimin önünde canlandırabiliyorum. Sakince
" O anlık öküzlük limitini doldurmuştun."
" Ve sen de kaçtın?"
" Hayır, sadece kendime zaman ayırdım."
" Bunu telafi etmen gerek bayan Joyce."
" Telafi edilecek bir şey yok. İstediğin yere gittik, okuldan sonra bayan Maria'la konuşacağız ve bitecek."
" Niye bu kadar sinirlisin?"
" Bu benim normal halim, eh yakında alışırsın."
" Daha renkli ve tutkulu yanın keşke düzenli olsa ne kadar da dengesizsin."
Gerçekten mi ben dengesizin teki miyim?
Neden herkes bu ara bana dengesiz diyo?
Belki diyenler kendileri dengesizdir? Kesinlikle öyleler.
" Asıl dengesiz kendinken bana söylemen ne kadar da ironik bay Brain."
Pancar gibi kızarmış yüzümdeki, sinirden kenarı köşesi ısırılmış dudaklarıma baktı ve sadece benim duyabileceğim bir sesle
"Seni öptüğüm için mi?" dedi. Harika bu çocuk. Neyseki herkes çoktan başka şeyle ilgilenmeye başlamıştı, kimsenin duymadığına eminim.
" İşine git cool çocuk ve kendine bir fare bul,istersen sana bir tane ayarlayabilirim. Akşam kolayca yatağına atabilecek çok fare var buralarda ve ne yazik ki ben onlardan biri değilim."
O yemyeşil insana huzur veren gözleri renk değiştirdiğinde oyuncu halinden bir şey kalmadı. Sonra yüzüne tekrar o yavşak maskeyi yerleştirdiğinde gözlerinde duygu dene hiçbir şey yoktu sanki bir ruhsuzdu. Ya da maskesini o kadar özenli hazırlamış ve rolüne o kadar iyi çalışmıştı ki ruhunu onların arkasına saklayıp ona hükmedebiliyordu. Bu düşünceler aklıma bir şey getirdi, ben de onun gibi değil miydim? Kendimi o sümüklü insanlardan uzaklaştırmak için ruhumu
bir dondurucuda sevgisizlikle ve hüzünle dondurmuş olan ben kırıldığımda - 45 dk önce kütüphaneden çıktıktan sonra yaptığım gibi- güçlü kalmak için her şeyi kilitliyordum. Bir süre sonra hissizleşiyorsun, alışıyorsun. Ruhunu insanlarla paylaşamıyorsun ve unutuyorsun. Acaba o da mı unutanlardandı?Peki neden? Bayan Maria bu yüzden mi bizi bir araya getiriyordu?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHTAN
JugendliteraturBilinmezlik her zaman en korkulan olmamış mıdır? Peki korkuttuğu halde seni çekiyorsa ve bunu durduramıyorsan... Her şey bir anda sarpa sarabilir. Bugün yatağınıza yattığınızda hayal ettikleriniz belki gerçeklerdir. Fakat gerçek hiçbir...