Isabel
Leo'yla beraber kısa ve sessiz araba yolculuğumuzun ardından küçük bir hava alanına vardık. Keşke nereye gittiğimizi bilseydim. Fakat şu an yapabileceğim tek şey camdan dışarıyı izlemek ve etrafımdaki zayıf noktaları keşfetmekti. Beni bindirdikleri özel jet gereksiz derecede konforluydu. Hadi ama bu kadarına da ne gerek vardı? İçerisi küçük 1+1 daireleri hatırlatıyordu. Uçağın girişinde girdiğimiz büyük rahat gri koltukları ve büyük bir plazmaya sahip olan salonun yan tarafında amerikan mutfak diğer tarafında ise sürgülü bir kapıyla ayrılmış içinde çift kişilik konforlu gözüken bir yatak ve plazma sonra başka bir kapıyla açılan bir banyo. Uçağın ilk kısmı pilot ve ekip içindi sanırsam. Uçak havadayken bir yere kıpırdayamayacağımdan dolayı rahat yatağa yayıldım.
Uyandığımda uçakta değildim. Yeşil boyalı bir odada iki kişilik yatakta yatıyordum. Etrafı keşfetme kararı verdiğimde odadan çıkmak için kapıya yöneldim. Ama açılmıyordu. Bir kez daha denedim olmadı. Kırmayı düşündüm sonra bir kendime baktım bir de döndüm kapıya baktım. Valla yüklensem kırardım. Tamam zayıf mayıfım da bende o yetenek var yani kapı da zaten çok kalın gözükmüyor. Kapının karşısındaki pencerenin önüne geldim sonra sağ omzumu döndüm kapıya bir nefes aldım. Savaş narası atarak kapıya içimden 'this is sparta' diyerek koştum. Çat diye kapı yere yapıştı üstünede ben. Omzum çok acıyordu. Ama benim yerime başka bir ses "Ahh!" diye acıyla inledi. Kafamı aşağı çevirdiğimde turuncu turuncu saç tutamları görmemle beraber ayaklandım ve ışığa doğru koşmaya başladım hiçbir şeye odaklanmıyordum. Pencereye vardığımda benimki gibi çivili olmadığını fark ettim. O ölüm korlusu mudur artık ne dersiniz bilmem kendimi aşağı atıyordum ki havada asılı kaldım. Evet bildiğüniz sihirbazın çırağı gibi kaldım. Yuları baktığımda kimse yoktu. Aşağı baktım ve bana tehlikeyle bakan o gözleri gördüm. Bu sefer canımı yakacaktı biliyordum. Ama korkmuyordum.
Beni aniden aşağı attı. Ya da tutmayı kesti deyin işte. Pis sadist uzaylı göt kılı. Hala konuşmama yeminimi sürdürüyorum. O da konuşmadı kolumdan tuttuğu gibi evin içine sürükledi. Bodruma indiğini düşündüğüm merdivenlere gelince duraksadım. Bu sefer daha hızlı çekti. Neredeyse yuvarlanıyordum, sarsılmayla birlikte ağzımdan bir ah kaçtı. Omzum hala acıyordu. Ama o durmadı bir merdivenin hemen sonumdaki kapıyı açtı ve bir mendilmişçesine beni oraya fırlattı. Ardından kilitledi saydığıma göre dokuz kilit çevirdi ve iki sürgü attı. Kahkaka atma yönelimimi son anda durdurdum anlamsızdı.
Her taraf karanlıktı. Gözlerim karanlığa alıştığında ise odanın boş olduğu bir gerçekti. Ne yatak ne pencere ne ışık ne tuvalet. Bir süre sonra sıkıntıdan içim geçti ve uyuya kaldım. Uyandığımda yine oda karanlıktı. Ama rüyalarım aklıma bir fikir sokmuştu belki şu mehşur güçlerimi kullanabilirdim. Gözlerimi kapadım ve her tarafın aydınlık olduğunu hayal ettim gözlerimi açtığımda aydınlıktı. Tekrar aynı şeyi yaptım odada sırayla yatak,koltuk, sallanan sandalye, kitaplık, kitaplar koydum. Eğlenceliydi. Birde küçük bir aqua park koydum. Ufak atta civcivler yesin demeden sizler diyim oda bayağı büyük evin tüm alt kısmını kapladığını düşünüyorum. Arkamda bir alkoş sesi duymamla irkildim. O olduğunu biliyordum. İfadesizliğimi devam ettirip sallanan sandalyeye oturdum. Ama bir anda sandalye yanmaya başladı. Aslında ölümü seçme olanağım vardı ama şimdilik bunu istemiyordum ve olmayacaktı. Tam bir kararlılıkla elementlere uzandım, aklımda canlandırdım, sonra alevi yavaşça sandalyenin üzerinden çektim ve Leo'nun üzerine savurdum. Alevin daha çok çoğaldığını onu hapsettiğini hücreleriyle birleştiğini düşündüm. İçimdeki yanan ateşi ona kattım ve büyüttüm,büyüttüm. Leonard acıyla inliyordu. Odaklanmaya çalışıyor gibiydi ama acı çekmesini istedim. Bu sefer ki odağım beyniydi, kalbi ve düşünceleri. Onu kendi ateşşme kapatacaktım. Şimdiye kadar yaşadığım tüm acıları ateşe uzattım onları canlandırdı ona işledi Leonardo'nun feryatları gümbür gümbür esiyordu odada. Düşünceler içine işledikçe yaşadıklarım kalbine gömüldükçe bir kez daha yandı ruhu. Sonra gözlerine baktım ateşlerin içinden bana bakan o yeşillikler. Sanki o ateşi körüklermişçesine bana bakıyordu. O bakış da benim yangınımdı.
Sonra ateş yavaşça geri çekildi üzerimizden.
İkimizde bir kenarına oturmuştuk duvarın, dimdirek karşıya bakıyorduk. Düşüncelerin cirit attığı zihnim bomboştu ama kalbim de bir o kadar doluydu o anda.
Yanımda onu hissediyordum tüm kalbimle bütün hücrelerim bir çekimdeydi. Sadece bir an ona kapılmayı istedim. Onu hayal etmeyi ya da gerçekleştirmeyi. Ona sarılmak nasıl bir duyguydu acaba sıcaklığını hissetmrk istiyordum kendimi kaptırmak. İstiyordum ve yapacaktım.
İkinci defa düşünürsem cesaret edemeyeceğimi biliyordum. Hızlı hareketlerle ona döndüm yeşil gözleri bana döndüğünde daha iyi baktı o muhteşemliğe aramıza pek yoktu kolarımı boynuna doladım ve gözlerimi kapadım. Hareketsizdi. Bir anda belimden tuttu ve kendine daha da sokulmamı sağladı. İkimizde şaşkınlığın bizi pençesine almadan önce huzuru birbirimizde tadıyorduk. Teni,kokusu,sıcaklığı beni her şeyiyle sarmaladığında sadece gözlerimi kapadım ve hissetim. Mutluluğu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHTAN
Fiksi RemajaBilinmezlik her zaman en korkulan olmamış mıdır? Peki korkuttuğu halde seni çekiyorsa ve bunu durduramıyorsan... Her şey bir anda sarpa sarabilir. Bugün yatağınıza yattığınızda hayal ettikleriniz belki gerçeklerdir. Fakat gerçek hiçbir...