18.Bölüm

1K 27 11
                                    

Sabah kalktığımda aşağıdan nefis kokular geliyordu demek isterdim fakat yanık kokusundan başka bir koku alamıyordum. Allah! Yoksa yanıyor muyduk! Sarpı dürtmek için yana baktığım da yoktu. Kesin beni bırakıp kaçmıştı ve az sonra yanacaktım. Pencereden atlasam en fazla ne olurdu? Kolum ve bacağım kırılırdı her halde. Dünkü kıyafetlerle yataktan çıkıp hızla aşağıya indim. Sarpı mutfakta küfür ederken buldum. Fırından bir şey çıkarmaya çalışıyordu. Elindeki tepsiyi lavaboya atıp küfür etmeye devam etti. Yavaşça ona yaklaştım, o da kafasını arkaya atıp 'of'larken beni gördü. Ona gülümseyerek 'günaydın' demek isterdim ama mutfağı gördükten sonra daha çok onu odunla dövesim gelmişti.

"Gün-"

"Allah cezanı vermesin Sarp! Bu mutfağın hali ne?!"

"Filmlerde olduğu gibi sürpriz yapmak istemiştim ama... sanırım batırdım."

"Hem de bayağı bir batırmışsın."

"Temizleyebiliriz." Diye şirince gülümsedi ama mutfağa takılı kalmıştım şuan.

"Bence direk evi ateşe verelim daha kolay olur."

"Özür dilerim. Hayalim bambaşkaydı." Ellerini yıkayıp salona geçip kendini koltuğa attı.

Yanına gidip oturdum. Yanağına kuru ama sıkı bir öpücük kondurdum.

"Boşverme, üzül ve sık canını. Ama halledemeyeceğimiz bir şey değil."

"Garip bir cümleydi, senin gibi. Ama tamam üzülüp canımı sıkacağım. Ve toplamana yardım edeceğim."

"He bir de etmeseydin!"

Gülüp yerimizden kalktıktan sonra yaklaşık yarım saat içinde mutfağı temizledik.

"Haydi, hazırlan da dışarıda yiyelim."

"Hayır, şirketi çok boşaldık ve dışarı çıkarsak şirkete geçmeyiz, o yüzden evde yapacağız. Değirmen su ile ev para ile döner." (Çok güzel laftı ata sözü olarak alın sjsjsj yoksa zaten öyle bir söz var mıydı? Sjsjsj banane yav sjsjs)

"Çok şanslıyım..."

"Çok şanslısın..."

Kahvaltımızı evde yapıp hazırlandık. O takım elbisesini giyerken ben bordo kalem etekli elbise altına da siyah steletto(nasıl yazılıyordu bu amk sjsjsj) giydim, üstüme yünlü siyah ceket aldım.

Arabaya binip şirkete gittik. Sarp arabadan inince bana kolunu uzattı ben de koluna girdim. Evli çift gibi duruyorduk, aslına bakarsak benim amacım dişi akbabaları uzak tutmaktı. Beni odama koyduktan sonra kendi odasına gitti. Danışmaya gittiğim de Sarp'ın asistanı ve diğer kızların dedikodusuna kulak misafiri oldum.

"Duydunuz mu, şirkete yeni tasarımcı gelmiş. Hem de fıstık gibiymiş."

"Yağmur Hanım'dan güzel olamaz bence." (Ay seni yirim ben!)

"Bilmiyorum, kendisini hiç görmedim ama biraz da havalı diyorlar."

"O konuda Yağmur Hanımı geçer ama. Yağmur Hanım'ın hiç öyle havası yoktur. Mertebe ayrımı falan yapmıyor, sürekli bizimle konuşup şakalaşıyor, ben patron sevgilisini filmlerde ki gibi kötü sanardım hep ama Allah yüzümüze güldü çok şükür."

"Evet o konuda ben de çok seviyorum Yağmur Hanımı."

"Ben de sizi çok seviyorum canlarım da kimmiş bu yeni gelecek tasarımcı?"

"Valla bilmiyoruz ki Yağmur Hanım."

"Bana gerekmedikçe Hanım demeyin ya, abla falan deyin," hepsi güldü ve peki dediler.

KÖLE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin