22.Bölüm

618 17 20
                                    


"GİDERSEN, ÖLDÜRÜRÜM SENİ! DAHA HİÇ BİR ŞEY BİTMEDİ! HİÇBİRŞEY SÖYLEMEDİM DAHA SANA!"

Arda?

"SENİ DİNLEMEDİĞİM İÇİN AFFET YAĞMUR'UM! YEMİN EDERİM AÇMAZSAN GÖZÜNÜ, BEN DE KAPATIRIM!"

Sarp?

"KIZIM SEN HAYIRDIR? BENİ BIRAKIP NEREYE? İKİNCİ KEZ BANA BUNU YAŞATAMAZSIN!"

Fatmagül'üm?

"BAK SENİN İÇİN UYKUMDAN UYANIP PJAMALARIMLA ALMAYA GELDİM SENİ, BOŞA GİTMESİN YAPTIĞIM İYLİK. SEN DE BANA BİR İYLİK YAP VE AÇ GÖZLERİNİ!"

Murat?

"BANA DAHA KOCA BULACAKSIN, BEN DE SANA PASTA YAPACAĞIM, TIKINACAĞIZ. BUNLARI YAPMADAN GİTME OLUR MU?"

Merve?

"BENSİZ ÖLÜME GİTMEK NE BE GÜZELİM? DAHA BENİ GÖMECEKSİN!"

Arda?

"GÖTÜRMEYİN ONU NE OLUR! YALVARIRIM İYLEŞTİRİN!"

Sarp?

Niye hepsi yalvarıyordu bunların? Veya kime? Vücüdumdaki bu acı neydi?

İntihar...

Ben de kalkıp "Ne olur kurtarmayın!" diye bağırmak istiyordum ama vücudumun hiç bir santimini kıpırdatamıyordum. Ama duyuyordum. Tabii bir zamana kadar...

{♡}

Gözlerimi açtığımı sandığımda her tarafımda yoğun bir ağrı ve avcı hissediyordum. Her şey karanlıktı ve nefes alamıyor gibiydim. Sanki nefesimi tutmuştum ya da zorla alıyordum. Ne olduğunu bilmiyordum. "Öldüm mü acaba?" Diye düşündüm bir an. Ama ölsem nefes alamazdım ve Sarp'ın sesi kulaklarımı doldurmazdı. Dur, Sarp'ın sesi mi?

"Senden her şey için özür dilesem çok mu geç olur?" Evet, epey bir geç hemde!

"Belki duymuyorsun ama, özür dilerim. Ve belki görmüyorsun ama seni seviyorum. Hep sevdim, çok sevdim..."

Elimi tutan elini hissettim. "Ona dokunan elin, bana dokunmasın" diyip çekmek istedim ama hareket dahi edemiyorudum. Sanırım... komadaydım ben. Bu nasıl koma? Her şeyi duyuyorum. Acaba komadakiler gerçekten duyuyor mu? Rüstem Amca itirafımı duymuşmuydu o zaman? Yandık.

"Belki inanmıyacaksın ama, o kızı oraya annemle tanıştırmak için getirmedim. Aslında onun için getirdim ama düşündüğün anlamda değil. Annemle tanışmak ve onun fikirlerini almak istediğini söyledi, orada elimi tutup bana ve anneme öyle hitap edince çok şaşırdım ve baktığı tarafa baktığımda sen çoktan koşarak çıkıyordun. O orada kaldı, annemle ben de hemen arkandan geldik."

Güldüğünü duydum. Hüzünlü bir gülüştü.

"Biliyor musun? Annem hâlâ seni çok seviyor. Ben senden vazgeçmek üzereyken bile o sıkı sıkı tutundu sana. Çünkü aşkı bilir o. Kaybetmeyi de..."

Burnunu çekiyordu. Ağlıyor muydu? Hayır, ağlarsa dayanamazdım. Kalkıp gözyaşlarını silmek istedim. Nedenini bile bilmeden teselli etmek istedim.

"Sana babamı nasıl kaybettiğimi anlatmadım değil mi? Gerçi sen de anlatmadın."

Bu konularda konuşmayı sevmezdik. Zaten o yüzden üveyimi tanımazdı. Tanısa almazdı ki düğüne, keşke anlatsaydım da olmasaydı bunlar.

"Hiç kimse doğuştan zengin değildir, bilirsin, birisinin işi kurarak başlatması gerekir. Benim de dedem başlatmış, babası da inşaatı çok severmiş, kendisi de. Bir gün bunu işe dökmeye karar vermiş. Ufak ufak yatırımlar derken büyük bir şirket olmuş çıkmışız. Babam tek çocuklarıymış, bu yüzden de bütün mal varlığı babam kalmış. Bir anda üstüne yük binince de yapmamış babam, çok batma eşiğine gelmiş. Sonunda alacaklılar kapıya dayanınca ne yapacağını bilememiş, o zaman da annem bana hamileymiş. Annemin gözü önünde bir arabanın önüne atlamış."

KÖLE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin