#11

271 10 0
                                        

ANNABETH
Evet belki arkadaşlarımızın gelmesi çok utanç vericiydi ama yine de bu hayatın gerçekleriydi.

"Percy, aşağı inelim. Bizi bekliyorlar."
"Mmmmm. Peki." "Ben de kalmak istiyorum ama şu an olmaz. Başka bi gün kampta?" "Tabi ki!"

Aşağı indik.

Piper bana bakıyordu. Aynı yüz ifadesiyle. Değişmemişti. Donmuş gibi görünüyordu ama ben arkadaşımı tanıyordum. O donmamıştı. Aklında milyon soru vardı sadece.

Piper'ın yanına gittim. "Pipes, aklında ne kadar soru varsa hepsini cevaplayacağım ama şu an olmaz. Partiden sonra kızlar gecesi ve erkekler gecesi olacak. Sadece sen ve Hazel'ı çağırdım. O zaman konuşalım tamam mı?" Piper'ın yüzündeki belirsizlik ifadesi biraz düzeldi. Belli ki aklındaki bir tek soruyu da olsa cevaplamıştım.

Partinin kalanı, başına göre daha az hareketli geçmişti. Tabii bir olay dışında.

Hillie vakası.

Bir bardak su içmek için mutfağa yönelmiştim. O sırada merdiven altında bir çift gördüm. Başta bizim gibi iki gençtir diye düşündüm ama sonra adamın bizim yaşımızda olabilmesi için yaşlı olduğunu fark ettim.

Aman Tanrı'larım! Bu Koç Hedge'di.

Öpüştüğü -öhö yediği öhö- kız da Millie olması gerekti. Kafamı çevirip bakmamaya çalıştım. Suyumu içip mutfaktan çıkarken Millie'nin Koç'un ceketini çıkardığını gördüm.

Gözüm takıldı.

Arkamdan -Tanrı'lara şükür- Percy geldi ve bağırdı, "Hey! Gidin kendinize bir oda bulun!" Sonra elindeki şişeyi fırlattı. "Percy Jackson bu yaptığın terbiyesizlik yüzünden gebereceksın!"

Hayır lütfen az önce kelime oyunu yapmadığını söyle.

"GEBEERRR!" Koç Hedge eline ne gelse atıyordu. Percy'yle gülerek kaçıştık.

Sonra dans etmeye devam ettik. Gecenin sonunda parti bitmişti.

Kızlar buluşmasına gitmek için kızların yanına yürümeye başladım.

Piper'la Hazel beni bekliyordu. Tam yanlarına gidecekken konuşmalarına kulak misafiri oldum.

"Çok merak ediyorum. Tam olarak nasıl oldu sence?" Diye sordu Piper.

"Imm bilmiyorum ama bence bu konunun içine girmeye gerek yok." Konunun Hazel'ı ilgilendirmediği belliydi.

"Nasıl gerek yok? Bu bir skandal! İçine girmek falan değil direk dalmamız gerekiyor."

Yanlarına gittim.

"Selam." Piper benim ve Hazel'ın kolundan tutup sürüklemeye başladı. "Piper? Nereye gidiyoruz?" "Benim evime, zaten buraya yakın."

Yaklaşık bir 10 dakka sürünerek yürüdük.

Yani Piper bizi kolumuzdan çekerken yerde sürünmüştük. Sonunda bir evin önünde durdu. Biz Hazel'la nefes almaya çalışırken evin dışını inceledim.

Mimarisi çok güzeldi. Demirlerin ardında kocaman bir ev duruyordu, ki ben buna şahsen ev değil saray diye hitap edebilirdim. Binanın dışı krem rengiydi. Pencereleri de açık turkuazla çerçevelenmişti. Bir sürü küçük küçük balkonu vardı ama bunlar karışık veya kötü bir izlenim vermiyordu. Evin girişindeki kocaman su şelalesi de ayrı bir hava katıyordu.

Evin mimarisine dalmışken aniden Piper'ın sesiyle hayata geri döndüm. "Piper Mclean. Beni ne kadar çabuk unuttun Josh." Güldü. Magafondan ses geldi, "Evine hoşgeldin Pipes." Kapı açıldı. Piper eski hızıyla bizi sürüklemeye devam etti.

Evin içine girince kocaman bir hol bizi karşıladı. Küçük bir portmanto ve kenarda küçük bir sehpanın üstünde bir çiçek buketi duruyordu. -Tabii vazonun içinde-

Aniden önümüze bir adam çıktı.

Orta yaşlarındaydı ve yakışıklı biriydi. Ünlü Tristan Mclean bu olsa gerek diye düşündüm. "Pipes! Evine dönmüşsün!" Hemen kucaklaştılar. "Bunlar arkadaşların mı? Ben Tristan Mclean, sizinle tanıştığıma gurur duydum!" Çok coşkulu konuşuyordu. Piper'ın eve gelmesi onu baya neşelendirmiş olmalıydı.

"Annabeth Chase." Elimi uzattım. O da cana yakın bir biçimde elimi sıktı. "Ben de Hazel Lavesque." Onlar da tokalaştıktan sonra Piper lafa girdi, "Baba, biz odama çıkıyoruz. Seni seviyorum." Yanağına öpücük kondurdu ve bizi çekmeye devam etti.

Holden koridora açılan kapıdan geçince koridorun tamamen kitaplarla dolu olduğunu gördüm. Koridor inceydi ama duvar yerine bembeyaz bir kitaplık vardı. Koridorun sonunda bir merdivenden yukarı çıkmaya başladık. Sonra bir odanın kapısının önünde durduk. Piper kapıyı açtı.

Odanın duvarının rengi şeker pembesiydi. Rengi çok açıktı bu nedenle sanki beyazmış gibi duruyordu. Kapıdan geçince tam karşımızda iki kişilik bir yatak görünüyordu. Camın kenarında çalışma masası vardı. Çalışma masasının 1 metre sonrasında da yan yana iki kapı vardı. Odada gardırop görmediğim için bir odanın giyinme odası olabileceğini düşündüm.

Burası Piper'ın odasıydı.

"Hey? Annie? Hayatta mısın?" Düşüncelerimden sıyrıldığımda Hazel'ın bir armut koltuğa, Piper'ın da yatağına oturduğunu gördüm. "Pardon dalmışım. Neyi anlatmamı istersiniz?" "En baştan alalım. Olaylar nasıl gelişti?"

"Bugün Percy'nin gözleri bir şeyi arzular gibi bakıyordu. 'Biri görecek' falan dediğimde ise umursamayıp öpmeye devam ediyordu. Sonunda dans ederken, 'Hadi artık.' Dedi. Ben de hayır demedim. Ne olacağını biliyordum ve bu eninde sonunda olacaktı."

"Zevk aldın mı?" "Piper?!" Hazel bağırmıştı. "Ne? Sadece merak ediyorum." "Bu kadar merak sana yaramaz." Sonra üçümüz de güldük. Piper telefonunu çıkardı ve konuşmaya başladı,

"Jason'a helikopterde bir mesaj geldi. Leo'danmış. Bir video atmıştı. İzlediğimizde ise..." videoyu başlattı.
Videoda Percy'yle öpüşüyorduk. Leo videomuzu çekmiş. Sonra Jason'a atmış, o da Piper'a...

Leo ve Calypso'nun bir mavi ışık için bu kadar uzun kalmayacaklarını biliyordum. Ancak Leo'yu öldürmeyecektim. Çünkü intikam düşünüyordum.

"Bunu görmeyen kaldı mı?" Diye sordum. Her ne kadar öyle davranmasa da Piper bir Afrodit kızıydı ve bir olayı herhangi bir Afrodit kızı bilirse bütün kampın bilme ihtimali vardı. Bu seçeneği kafamdan attım.

"Yani Jason ve ben biliyoruz. Hazel az önce öğrendi. Sen zaten videodasın. Leo ve Calypso biliyor. Jason da büyük ihtimal Will, Nico, Frank ve Percy'ye anlatır. Yani Percy'nin de videodan haberi olur. Bu da demek oluyor ki," parmaklarını saymaya başladı. Onun yerine ben cevap verdim, "On kişi izledi. Neyse en azından dostlarım öğrendi."

"Evet. Olaylara pozitif bakalım." Dedi Hazel. "En azından şey yaptığınızı daha az kişi biliyor."

"Ondan pek emin değilim."

"Nasıl emin değilsin Piper?" "Yani, Grover, Leo, Calypso, Jason ve ben gördük. Frank ve Hazel sonradan öğrendi. Konuşurken duydum Thalia da öğrendi ve Juniper da... Siz ikiniz zaten biliyorsunuz. Büyük ihtimalle erkekler buluşmasında Will ve Nico da öğrenirler. Yani on... üç kişi oluyor." "Aman Tanrı'larım."

"Piper bir şey unuttu," Diye yumuşak ses tonuyla Hazel konuşmaya başladı, "Thalia, Grover'a sizin ne yaptığınızı sorduğunu düşündüğüm bir zaman diliminde aniden müzik kesildi ve Grover'ın o şeyi açıklarkenki bağırma sesi yankılandı."

Tam anlamıyla rezillikti. "Belki bizim olduğumuzu bilmiyorlardır. Böyle bir ihtimal de var değil mi?" Diye sordum. Hazel onaylarcasına başını salladı.

"Adınızı söylemedi. Sadece ne olduğunu söyledi."

Biraz rahatlamıştım. Tamam doğal bir şeydi ama her doğal şeyin herkes tarafından bilinmesi gerekmiyordu.

"Büyük ihtimalle bir dedikodu çıkar ama muhtemelen kim olduğu çıkarılamaz."

Melezlerle günlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin