2.BÖLÜM "KİMSİN SEN ?"

577 335 58
                                    

Hani rüyalarımızda koşarız ya; nereye koştuğumuzu bilmeden, ayaklarımız tutmaz, tutunacak bir yer ararız bulduk derken tutunacakken elimiz kayar ve dizlerimizin üstüne düşeriz. Ve anlarız ki yapacak bir şey yok. İşte o an kalırız sadece olduğumuz yerde kalırız. Şu anki yaşadığım durum tam da bu , arkamdan o sesi işittiğim an anladım ki hayallerimin yok oluşunu izlemek zorunda kalacaktım. Elimden bir şey gelmiyordu.

Ben olduğum yerde donmuş bir vaziyette beklerken babamın "KARDELEN" deyişini tekrar duydum. Arkamı dönmeye cesaret edemiyordum. Sonra kolumda bir el hissettim ve babam beni kendine çevirdi. Kolunu kaldırdı. Ve en son hatırladığım yüzümdeki yanma hissiydi. Gözlerim kapanmış, dizlerim özgürlüğünü ilan etmiş şekilde yere yığılmıştım.

Gözlerimi açtığımda konakta olduğumu fark ettim. Evet kendi odamdaydım, her zaman kendimi güvende hissettiğim yerde. Neden olduğunu bilmiyorum ama şuan kendimi o kadar savunmasız o kadar yalnız ve kırılgan hissediyordum. Yüzümün acısını yeni fark etmiştim, dokunamıyordum. Ayağa kalktım ve odamın küçük camının yanındaki aynaya doğru yürüdüm kendimi çok halsiz hissediyordum. Aynaya baktığımda yüzümdeki kızarıklık ve patlamış dudağım dikkatimi çekti. Banyoya gidip güzel bir duş almayı planlıyordum. Halsiz bedenimle kendini zor ayakta tutan dizlerimin rahatlamaya ihtiyacı vardı. Banyonun kapısını açacağım sırada dışarıdan gelen seslere kulak verdim. Annem ağlıyordu ve babam anneme bağırıyordu. "Seni kafasız kadın sen bizim törelerimizi, geleneklerimizi bilmiyor musun? haa konuşsana, senin o aptal kızın okuyacak haa kim okumuş ki o okusun kendinize gelin. Bir daha asla bu evde okul konusu açılmayacak şimdi kızının yanına git ve konuş bir daha okul konusu açılırsa hepinizi gebertirim duydunuz mu? Ben ne diyorsam o! Zaten kısa zaman sonra ona güzel bir sürprizim olacak. Şimdi yerden kalk ve o aptal kızının yanına git! Sizde dağılın." Duyduklarıma karşı koyacak güçte hissetmiyordum kendimi, bide sürpriz demişti ne sürpriziydi? Emindim benim için kötü bir şey olacağını biliyordum.Nasıl olsa yakında kokusu çıkardı. Annemin ayak sesleriyle kapının yanından çekilip yatağıma oturdum. Kısa süre sonra annem odaya girdi. Yüzü kızarmıştı, anladım ki babam olacak o adam anneme de vurmuştu. Yapmadığı bir şey değildi tabi ki nede olsa o bir Ağa idi değil mi?Sorma ne Ağa ne Ağa dediğinizi duyar gibiyim. Annem yavaş adımlarla yanıma geldi ve yatağıma oturdu. Ne diyeceğini bilmiyor gibi bir hali vardı." Kızım babanı tanıyoruz. Gaddar bir adamdır. Elbet bende isterdim senin okumanı ama elimizden gelen bir şey yok. Baban senin bir daha okula gitmeyeceğini söyledi. Biliyorsun ki onun sözünün üstüne söz söyleyemeyiz. Bir kere denedik her şey daha kötü oldu. Şimdi babanla aramız kötü oldu. Ne olur sende üzülme. Canını sıkma benim güzel kar çiçeğim hadi sil o göz yaşlarını kıyamam ben sana." deyip alnımı öpüp ağır adımlarla odadan çıktı. Ağzımı açamamıştım çünkü diyecek söz bulamıyordum. Annem her şeyi o kadar iyi anlatmıştı ki, hayallerimin kaybolup yok olmasına bir şey yapamayacaktım.

Gözlerimi açtığımda sabah olduğunu anladım ne ara uyumuştum. En son yatağın üzerinde ağladığımı hatırlıyordum. Saate baktığımda saatin sekiz buçuk olduğunu gördüm. Tam yataktan kalkacakken annem odaya girdi. " Güzel kızım, kar çiçeğim uyandın mı? Bana yardım etmek ister misin? Kahvaltı hazırlayalım. Hem biraz kafan dağılır." dedi. Evet kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. "Peki annecim yüzümü yıkayım gelirim." dedim. " Tamam çiçeğim ben gidiyorum." deyip odadan çıktı. Bende banyoya gidip yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda yüzümün ölü gibi olduğunu fark ettim. Elimden ne gelebilirdi ki babam son sözü söylemişti. Benimde kendime çeki düzen vermem gerekiyordu. Yüzümü kurulayıp banyodan çıktım. Dolabımı açıp dizlerimde olan koyu mavi elbiseyi giydim, saçlarımı örüp odadan çıktım.

Mutfağa doğru giderken avluda oturan babamın ters bakışlarını üzerimde hissediyordum. Babamın olduğu tarafa bakmaya cesaret edemiyordum. Şuan ki cesaretsizliğime bakılırsa o kaçan kız ben olamazdım. Mutfağa gittiğimde annemin arkası dönüktü ve yanında yardımcımız Emine teyze vardı. Yanlarına gidip "Annecim yardıma ihtiyaç var mı?" diye sordum."Gel çiçeğim yumurtaları soyabilirsin."diye karşılık verdi. Yumurtaları soyduğumda masa yavaş yavaş hazırlanmaya başlamıştı. Ellerimi yıkayıp yukarıya bardakları ve eksik olan birkaç şeyi çıkardım.

Masada otururken babamın bana baktığını hissediyordum. En sonunda babam masadan kalktı. Ve "Akşama hazırlıklı olun" dedi. Annem "Neden Ağam birinimi bekliyoruz?" diye sorunca "Sana denileni yap kadın çok konuşma" diyerek karşılık verdi. Gerçekten babamın ne yapmaya çalıştığına anlam veremiyordum.

Babam gittikten sonra peşinden abim Baran da gitti. Bizde sofrayı topladık. Annemde bir telaş vardı." Anne kimin geleceğin bile bilmiyoruz. Sakin ol." dedim. " Kimin geleceğini bilmediğimden telaşlanıyorum bende" diye karşılık verdi. "Ne pişireceksin peki" diye sordum. " Çorba olarak tarhana, ana yemek olarakta dobo, bulgur pilavı, yanınada ikbebet yapmayı düşünüyorum, sen ne dersin çiçeğim?" dedi. "İyi düşünmüşsün annecim" diyerek cevap verdim.

Akşam olmaya başlamıştı çok yorulmuştum. Tüm yemekler hazırdı. Sofra kurulmaya başlamıştı. Bende odama duş almaya çıkmıştım. Banyoya gidip üzerimi çıkardım. Yorulmuş olan bedenim gevşemeye başlamıştı. Dışarıdan sesler gelmeye başladı. Misafirlerin gelmiş olduğunu anladım ve banyodan çıkmaya karar verdim. Banyodan çıktıktan sonra üzerimi giyinmeye başladım. Çıkardığım kıyafetleri kirli sepetine atıp. Dolabımı açtım ve uzun zamandır giymediğim beyaz üzerinde pembe çiçekler olan elbiseyi giydim. Gerçekten bu elbiseyi çok seviyordum. Abimle almıştık. Saçlarımı kuruttum ve saçlarımı örüp odadan çıktım.

Karşıya baktığımda bir babamlar avluda oturuyorlardı. Babamın yüzünü görebiliyordum. Ama karşısında iki adam oturuyordu. Birinin saçları beyazdı belli oluyordu. Bir kaç adam ve abim de oradaydı. Ben karşıya bakarken annemin omzuma dokunmasıyla sıçradım. "Kızım ne bakıyorsun öyle, git ve misafirlere hoş geldin de" dedi. "Anne o adamlar kim?" diye sordum. " Babanın borcu varmış bu adamlarda babana yardım etmişler. Baban da teşekkür etmek için yemeğe çağırmış. Abin bana bu kadarını söyledi." dedi. "İyide babama neden borç versinler. Babamı kimse sevmez ki" diye karşılık verdim. "Nereden bileyim kızım çok konuşmada git yanlarına ayıp olur" dedi. Bende daha fazla uzatmadan babamların olduğu tarafa doğru yürümeye başladım. Babam beni gördüğünde gülümsedi, sebebini anlamadım. Daha sonrada "İşte Ağam kızım Kardelen" diye beni tanıttı. Anlam veremiyordum. Beni neden tanıtmıştı ki ? Önceden de eve misafir gelirdi. Hiç böyle bir şey yapmazdı. Saçları beyaz olan adam "Kızın güzelmiş Tahir " diye karşılık verdi. Babamda sırıttı. Normalde biri böyle bir şey dese adama küfreder sonrada dövdürürdü. Beyaz saçlı adamın yanındakine gözüm kaydı gerçekten yakışıklı bir adamdı. Siyah saçları, kahverengi gözleri, siyah kirli sakalları vardı ve iriydi. Üzerindeki siyah takım elbise çok yakışmıştı.Adamın bakışları beni bulduğunda gözümü adamın üzerinden çektim. Allah kahretsin rezil olmuştum. Şimdide onun bakışlarını üzerimde hissediyordum. Acaba ne düşünüyordur hakkımda diye düşünürken babamın sesiyle kendime geldim. "Öp bakalım kayınbabanın elini"

Arkadaşlar zamanım oldukça yazmaya çalışacağım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arkadaşlar zamanım oldukça yazmaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz. Bir yanlış olursa affola. Yanlışlık varsa yorumda belirtebilirsiniz. Sizi Seviyorum.
Vote atın pls 💕

KARANLIK KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin