6.BÖLÜM "İLK SARILMA"

380 250 13
                                    

"Korkma ve ağlama sana dokunmayacağım. Seninle konuşmak için geldim. Sana asla dokunmayacağım tamam mı ağlama artık hadi sil gözyaşlarını sonrada uyu. İyi geceler." deyip odadan çıktı. Gerçekten çok düşünceliydi. Düşünceli olması gerekiyor çünkü oda beni sevmiyor zaten bunu söylediğine mutlu olmuştum. Gözlerimden akan yaşları sildim ve banyoya gittim. Gerçekten bugünün stresini ancak banyo ile atabilirdim. İşim bittiğinde banyodan çıktım. Üzerimi giyinmek için çantamı açtım ve gördüklerim karşısında şok oldum. Buda neydi böyle kesin Yezda'nın işleri diye düşündüm. Çantanın içinde saçma sapan açık gecelikler vardı ben ne yapacaktım giyecek başka bir şey de getirmemiştim Yezda'nın elime verdiği çantayı alıp çıkmıştım. Daha fazla oyalanmadan mecburen o saçma şeylerden birini alıp giyindim. Gerçekten çok açıktı boyu çok kısaydı, göğüs ve sırt dekoltesi çok büyüktü ama diğerlerine göre en iyisiydi. İnsanlar normalde bunlarla nasıl uyuyorlardı hiç rahat değil, bunu anlamıyordum. Daha fazla düşünmeden uyumaya karar verdim.

Sabah uyandığımda saatin dokuz olduğunu gördüm. Evde hiç ses yoktu. Odanın kapısından başımı uzatıp bakıyordum ki karşıdaki odadan Berzan çıktı. Ne yapacağımı bilmeden kapıyı kapattım. Allah kahretsin ki beni bu halde görmüştü. Ne yapacaktım şimdi, nasıl yüzüne bakacaktım çok utanıyordum. Çok geçmeden Berzan kapıyı çaldı. "İyi misin? Bir şey mi oldu?" birde soruyordu. "Evet iyiyim, teşekkür ederim." diyerek cevap verdim. Belki görmemiştir canım boş yere kendimi neden sıkıyorum diye düşünürken Berzan tekrar konuştu. "Ben salondayım işin bitince salona gel seninle bir şey konuşacağım." dedi. Ne konuşacaktı benimle "Tamam beş dakikaya geliyorum." diye karşılık verdim. Hemen üzerimdeki lanet gecelikten kurtuldum ve Yezda'nın verdiği çantada bulduğum eteği ve gömleği giyip odadan çıktım. Salona gittiğimde arkası dönük televizyon izliyordu. Geldiğimi anlamış olacak ki arkasını döndü ve " Gel otur" dedi. Bende bir şey söylemeden karşısındaki koltuğa oturdum. Direkt söze girdi. "Ben sabah dokuzda giderim genelde ve akşam dokuz buçuk on gibi evde olurum. Ayrıca mutfak solda istediğini yapabilirsin. Kredi kartını bıraktım masanın üzerine dışarıdan bir şey de söyleyebilirsin eksiğin varsa yarın akşam alışverişe gidelim. Zaten bir haftaya döneceğiz Mardin'e " dedi. Bende "Alışverişe gitsek iyi olur aslında" diyerek kaşılık verdim. "Tamam yarın akşam gideriz. Ben şimdi çıkıyorum. Dediğim gibi rahat ol. Görüşürüz." deyip ayağa kalktı. Kapıya doğru ilerledi bende arkasından gittim. Kapıdan çıkarken "Görüşürüz" diyerek karşılık verdim. Berzan gitmişti. Şimdi güzel bir kahvaltı yapmalıydım, dünden beri hiç bir şey yememiştim. Mutfağa gidip yemek tavasının yerini aramaya başladım ve en sonunda buldum. Dolaptan üç yumurta alıp pişirdim. Salatalıkları ve domatesleri ince ince doğrayıp masaya koydum. Bir kaç kahvaltılığı daha koydum o arada çayda demlenmişti. Masaya geçip güzelce karnımı doyurdum. Kahvaltımı yaptıktan sonra masayı topladım ve evi incelemeye başladım. Mutfaktan çıktığımda zaten sağda salon, salondan sonra diğer odalar karşılıklı idi. Odaların olduğu tarafa doğru gittim. Birisi zaten benim kaldığım odaydı. Diğerlerine baksam ayıp olurmuydu acaba, 'aman canım ne ayıp olacak adam sana rahat ol dedi' diyen iç sesime hak verip, Berzan'ın çıktığı odaya girdim. Tek kişilik bir yatak ve küçük bir dolap vardı yatağın sağında da banyo kapısı olduğunu tahmin ettiğim bir kapı vardı. Sanırım burası misafir yatak odasıydı. Odadan çıkıp benim odamın solundaki odanın kapısını açtım. Büyük bir kitaplık ve camın önünde bir çalışma masası vardı. Sade ve şık döşenmişti. Kitapların olduğu tarafa yöneldim. Ama hiç biri benim sevdiğim tarzda kitaplar değildi. Acaba alışverişe çıktığımızda Berzan'a desem bana kitap alırmıydı. Eğer oda babam gibi kitap düşmanı ise gerçekten çok sinirlenebilirdi. 'Kitap düşmanı olsa niye burada kitap olsun ki değil mi'. Berzan'dan kitap isteme düşüncesini kafama not ettim. Sonra odadan çıktım. Ev büyük bir ev değildi tek kişi için iyiydi. Yapacak bir şey olmaması canımı sıkıyordu. Akşama kadar ne yapabilirdim ki, televizyonu karşısına geçtim. Hiç bir şey yoktu sabah ne olabilirdi ki. Televizyonu kapatıp balkona çıktım. Dışarısı gerçekten soğuktu hatta tam bir kar havasıydı ama kar yağmıyordu. Üşüdüğümü hissettiğimde içeri girdim. En iyi şeyin yemek yaparak zaman geçirmek olduğu aklıma geldi. Vakit kaybetmeden mutfağa gittim. Peki ne yapacaktım. Akşama yemek yapsam iyi olurdu. Dolabı açtığımda patlıcanları görünce aklıma karnıyarık yemeği geldi. Gerçekten en sevdiğim yemek diyebilirim. Patlıcanları dolaptan çıkarıp yıkadım. Sonra bıçakla kesip kızarttım. Arasına hazırladığım içi koyup tencereye koydum. Belki karnıyarığın yanına pirinç pilavının iyi olacağını düşünüp pirinçleri aramaya başladım. Pirinçleri uzun uğraşlar sonucunda buldum. Hemen pirinçleri yıkayıp pilavı yapmaya başladım. Pilav suyunu çekince olacaktı. Bu arada karnıyarık pişmişti gerçekten çok güzel olmuştu. Ne eksik diye düşünürken çorbayı unuttuğum aklıma geldi. Dolaptaki domatesleri aldım onlardan çok güzel domates çorbası olabilirdi. Domateslerle de güzel bir çorba yaptıktan sonra camdan dışarı baktığımda havanın karardığını gördüm ne zaman akşam olmuştu. Zaman gerçekten çok çabuk geçmişti. Saate bakmak için salona gittiğimde saatin altı buçuk olduğunu gördüm. Acıkmaya da başlamıştım. Sıra yaptığım yemekleri yemeye gelmişti. Mutfağa gidip kendime masayı hazırladım. Bugünü yemek yaparak geçirmiştim yarın ne yapacaktım, gerçekten çok sıkılıyordum. Yemekleri büyük bir iştahla yedikten sonra masayı topladım. Salona gidip koltuğa oturduğumda yorulduğumu hissettim. Şuan sadece uykum vardı. Aslında biraz uyusam ne olurdu sanki. Başımı kırlente koydum. Sonra gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Bir yanım gidip odama yatsam iyi olur diye düşünürken diğer yanım biraz kestirip kalkacağım ne olacak diye düşünürken gözlerim kapandı ve bedenimi uykuya teslim ettim.

KARANLIK KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin