İçimde sana ait bir deniz vardı. Ve o denize girmek gibiydi kalbine girmek. İlk başta korkarak, ürkerek, girmekten çekindim. Yavaş yavaş küçük adımlarla yürüdüm. Sonra senin dalgaların aldı beni. En derine sürükledi, yani sana Bir süre sonra alıştım, ısındım denizime vuran güneşinle. Hiç çıkmak istemedi kalbinden, yorulsam bile... Çünkü, Biliyordum kalbinden çıksam, titreyeceğim sensizlikten. En çok maviyi, yani seni sevdim ben bu yüzden...
"Tabiki bende seni çok özledim yarın tüm gün seninleyim tamam mı? Hadi kapatıyorum öptüm." dedi ve telefonu kapattı. Ben gerçekten çok saftım hatta saf değil tam bir aptal hemen nasıl da güvenmiştim. Tamam, gerçek evli değildik ama bana bunu yapacağını hiç düşünmemiştim. Ve gerçekten salak durumuna koyuluyordum. Berzan arkasını döndüğünde göz göze geldik. Sanırım anlamıştı, sevgilisiyle konuştuğunu duyduğumu. "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda ne diyeceğimi bilememiştim. Ama benim utanacak bir şeyim yoktu sonuçta onun yaptığı utanılacak hareketti. "Kusura bakma, sevgilinle konuşmanıza istemeden dahil oldum." dediğimde başını çevirdi. "Ne saçmalıyorsun sen?" diyerek yanıma geldi. Şuan tam karşımda duruyordu. "Ben mi saçmalıyorum? Senin evli olduğun halde sevgilinin olması saçma değil, benim sormam saçma öylemi?" diyerek cevap verdim. "Sevgilim falan değildi. Hem biz seninle gerçekten mi evliyiz de karışıyorsun. Sanane." Bu kez ne diyeceğimi bilmiyordum. Sevgilim değildi dedi ama sevgilim yok demedi. "Gerçekten evli olmamamız senin sevgilinin olamasını gerektirmiyor. Bu evliliğe saygı duymak zorundasın. Ben senle evliyken başka adamla sevgili olsam ne hissedersin? Kendini kandırılmış hissetmez misin?" dediklerim karşısında kaşları çatılmıştı. "Saçmalamayı kes asla öyle bir şey yapamazsın. Daha fazla tartışmak istemiyorum git yat!" Hala saçmalama diyordu. "Ben zaten öyle bir şey yapmam senin kadar düşemem evliyken başka biriyle fingirdemem." dediğimde kolumdan tuttu. "Sana sesini kes diyorum. Git odana yat aptal aptal konuşma!" dediğinde kolumu bıraktı ve beni iteledi. Bende daha fazla konuşmadan odama gittim.
Karanlık odaya girdiğimde sanki bütün duvarlar bana aptalsın diye bağırıyorlardı. Kendimi çok kötü hissediyordum. Ve ilk defa kalbimin acısını hissediyordum. Neden canım yanıyordu? Neden üzülüyordum? Umurumda olmaması gerekiyordu. Belki her şey düzelebilir diye düşünürken daha çok hayatım mahvoluyordu. Daha fazla bu konuya kafamı yormadan kendimi uykunun kollarına bıraktım. Sabah uyandığımda saat on bir olmuştu. Berzan gitmiş olmalıydı. Yataktan çıkıp banyoya gittim. Yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıktım. Yarın Mardin'e dönecektik. Kendimi bu şekilde rahatlatıyordum. Üzerimi giyinip odadan çıktım. Evde ses yoktu. Berzan'ın olmaması işime gelirdi. Gidip güzel bir kahvaltı yapmalıydım. Telefonun sesiyle düşüncelerimden uzaklaştım. Arayan Arzuydu. Telefonu açtığımda "Alo ne yapıyorsun canım, seni almaya geliyorum hazırlan kahvaltıya gidelim." dedi. "İyiyim teşekkürler. Tamam bekliyorum." dediğimde telefonun kapanmış olduğunu gördüm. Gerçekten deliydi bu kız. Odaya gidip kot pantolonumu ve bordo boğazlı kazağımı giydim. Saçımı da önemsemeden at kuyruğu yaptım. O sırada kapı çaldı. Kapıyı açtığımda Arzu ve yanında küçük bir kız vardı. "Hoş geldiniz, bu tatlı kız kim?" diye sordum. Arzu kıza bakıp "Benim kızım kim olacak. Doğru ben sana hiç bahsetmedim." dedi. Şaşırmıştım Arzu'nun bir kızı vardı. Bu kez "Merhaba canım ismin ne?" diye sordum. "Merhaba ismim Azra, senin ismin ne?" diyerek gülümsedi. "Bende Kardelen" dedim ve küçük kızı yanağından öptüm. Arzu "Tanışmanız bittiyse kahvaltıya ne dersiniz?" dediğinde Azra olduğu yerde zıplamaya başladı. Bende çantamı alıp evden çıktım. Arabaya geçip kahvaltı yapacağımı yere doğru yol aldık. Deniz kenarında bir yere gelmiştik. Bir masa bulup oturduk. Aklıma Berzan geldi ben ona haber vermemiştim. Dün tartışmıştık, nasıl söyleyebilirdim ki? Arzu'ya dönüp "Berzan'a söylemedim buraya geleceğimizi sen arayıp söyler misin?" dediğimde kızıyla konuşuyordu. Başını kaldırıp "Sen neden aramıyorsun?" diye sordu. O sırada Azra "Berzan dayım mı gelecek anne?" diye sevinmeye başladı. Arzu "Hayır kızım dayın gelmeyecek biz arayacağız." dedi. Sonra bana dönüp konuşmaya başladı. "Sen ara Berzan'ı bende lavaboya gidip geliyorum." dedi ve yanımızdan ayrıldı. Ne diye arayacaktım. Keşke dün duymazlıktan gelseydim. Azra bana dönüp "Dayımın karısı sen misin?" diye sordu. Bu kız gerçekten yaşına göre çok bilmişti. Şuan beş yaşında olmalıydı. "Evet canım" diyerek karşılık verdim. Bu kez "Sana bir sır vereyim mi? Biz dayımla dün anlaştık. Bugün beni gezdirecek." dedi. "Nasıl seni gezdirecek? Ne zaman anlaştınız?" diye sordum. Yoksa dün boş yere kavga çıkarmıştım. Azra gülümseyip "Lunaparka götürecekmiş dün dedi ki tüm gün seninle gezeceğim dedi." dediğinde başımdan kaynar sular döküldü. Dün neler söylemiştim. Ben gerçekten çok aptaldım. Sanırım özür dilemem gerekiyordu. "Ne güzel tabiki gezin iyi eğlenceler canım" deyip telefonu çıkardım. Berzan'ı arayacaktım ama nasıl arayacaktım. Yanlış anlaşılma olabilir sonuçta değil mi? Berzan'ın adına dokunup telefonu kulağıma götürdüm. Telefon üç kere çaldıktan sonra açıldı. "Alo Berzan biz Arzu ile dışarıdayız haber vermek için aradım." dedim. Sert ve soğuk sesiyle cevapladı. "Tamam" deyip telefonu kapattı. O sırada Arzu gelmişti. Bizde kahvaltımızı yaptık ve kafeteryadan ayrıldık. Arabaya doğru gittiğimizde Berzan bizi arabanın yanında bekliyordu. Azra koşup Berzan'ın boynuna atladı. İkisi de çok mutlu görünüyordu. Berzan, Azra ile çok ilgileniyordu. Küçük kıza sürekli gülümsüyor onunla oynuyordu. Arzuyla yanlarına gittiğimizde, Berzan beni gördüğünde yüzündeki gülümseme silindi. Arzu "İyi ki geldin işe gitmeden yetiştin. Dünden beri yerinde duramıyor." diyerek Berzan'a güldü. O sırada Azra konuştu. "Dayı, Kardelen'de bizimle gelebilir mi? Lütfen" diyerek Berzan'a bakıyordu. Bende başımı Berzan'a çevirdim. Aslında bu arada özür dileyebilirdim. Berzan bana döndü. Bende gitmek istediğimi belli etmemeliydim. "Yok canım sen dayın ile git, bende eve gideceğim." dedim. Söze Arzu girdi."Kız git işte ne yapacaksın evde." dediğinde Azra "Lütfen Kardelen" diyerek bana baktı. Bende "Peki" diyerek karşılık verdim. Berzan, Azra'yı kucağında arabaya götürdü. Bende Arzu'yu kucaklayıp arkalarından ilerledim. Arabaya geçtiğimizde Azra, Berzan'a bir şeyler anlatıyor Berzan'da ona gülüyordu. Gerçekten Azra ile çok ilgileniyordu. Ondan çok iyi bir baba olurdu. Araba durduğunda lunaparka geldiğimizi anladım. Arabadan indiğimizde Azra Berzan'ın elinden tutup koşmaya başladı. Azra parkta bulunan kanguruya bindiğinde bizde onu izlemeye başladık. Berzan ile konuşmanın en iyi zamanıydı. Berzan'a dönüp "Sanırım özür dilemem gerekiyor." dediğimde bana döndü. "Neden?" diye cevap verdi. "Dün saçmalamıştım." dediğimde gülümsedi. "Demek anladın sonunda saçmaladığını" dedi. "Evet, şey ben özür dilerim." dediğimde başını Azra'nın olduğu yöne çevirip "Önemli değil ama bir daha sormadan yargılamazsan iyi olur." dedi. Bende başımı salladım. O sırada Azra yanımıza gelmişti. "Dayı hep birlikte çarpışan arabaya binelim mi?" diye sordu. Berzan başını sallayıp "Tamam dayıcım." diyerek Azra'nın elinden tuttu. Çarpışan arabaya bindiğimizde Azra çok mutlu görünüyordu. Berzan'ı çok sevdiği anlaşılıyordu. Kaç saat orada zaman geçirdik bilmiyorum ama en az Azra kadar bende eğlenmiştim. Akşam olmaya başladığında Azra'yı evine bıraktık. Bizde eve gittik. Eve geldiğimizde Berzan bana dönüp "Yarın sabah Mardin'e dönüyoruz. Hazırlığını yap." deyip odasına gitti. Bende banyoya gidip duş aldıktan sonra yatağa yattım gerçekten çok eğlenmiş ve yorulmuştum. Çok sürmeden uykuya daldım.
'Konağa doğru koşuyorum. Bir şey olacak ben yetişemeyeceğim bunu hissediyorum. Sadece koşuyorum. Sonunda konağın kapısından girdiğimde annemin yerde yattığını ve her tarafın kan olduğunu gördüm. Elimden hiç bir şey gelmiyordu. Sanki ağlayamıyordum. Annemin yanına gittiğimde gözleri açık ve başı kanıyordu. Sadece bir yere bakıyor hiç gözünü kırpmıyordu. Kafamı kaldırdığımda az önce hiç kimse olmayan konakta kadınlar annemin başında bağırarak ağlıyordu. Herkese bağırıyorum 'Anneme bunu kim yaptı? Konuşun!' ama kimse beni duymuyordu. Sonra başımda hissettiğim ağırlık ve duyduğum ses silah sesi'
O an sıçrayarak uyandım. Sanki gerçekte duymuştum o sesi. Ve rüya olduğunu anlamam uzun sürmedi. Hala ağlıyordum ve nefes nefese kalmıştım. Yataktan kalkıp odadan çıktım. Kendimi Berzan'ın odasının kapısında buldum. Şuan korkuyordum rüyanın etkisinden çıkamamıştım. Belki sabah olduğunda gülecektim bu rüyadan mı korktum diye ama şuan çok korkuyordum. Kapıya vurduğumda çok sürmeden kapı açıldı ve ışıklar yandı. Berzan'ı karşımda gördüğümde içim rahatlamıştı ve bir anda ellerim beline dolandı ve ona sarılmaya başladım. Berzan konuşmaya başladı. "Kardelen iyi misin? Sen ağladın mı?" dediğinde sarılmayı bırakıp kendimi geri çektim. "Özür dilerim, ben bir rüya gördüm ve korktum senide görünce elimde olmadan sarıldım." dedim. "Tamam önemli değil." diyerek karşılık verdi. "Yanında kalabilir miyim?" diye sorduğumda başını sallayıp ışığı kapattı. Bende gidip Berzan'ın yatağına yattım ve sırtımı döndüm. Çok sürmeden Berzan'da geldi ve yatağa yattı. İşte şuan da kendimi güvende hissediyordum.
Sabah gözlerimi açtığımda Berzan hala uyuyordu. Bende hemen yataktan çıkıp kendi odama gittim. Üzerimi değiştirip valizimi hazırladım. Sonra mutfağa gidip kahvaltıyı hazırladım. Masa hazır olduğunda Berzan yeni uyanmıştı. Üzerini değiştirip mutfağa geldi. Kahvaltımızı yaptıktan sonra Berzan "Hazırsan çıkalım." dedi. Bende başımı salladım. Berzan valizleri alıp evden çıktı. Bende kapıyı kilitleyip arabaya geçtim. Araba havaalanına geldiğinde arabadan indik işlemleri hallettikten sonra uçağa geçtik. Uçak havalandı ve ben Berzan'a dönüp "Sonunda Mardin'e dönüyoruz. Gerçekten çok özledim. " dediğimde Berzan bana dönerek "Sana kötü bir haberim var. Haftaya tekrar İstanbul'a dönüyoruz ama bu sefer geri dönmeyeceğiz."
Tekrardan herkese merhaba arkadaşlar biraz kısa bir bölüm oldu, umarım beğenirsiniz. Lütfen vote ve yorum yapın teşekkür ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK KALP
Teen FictionEvet ben Kardelen, kimi zaman yer yüzü kar altındayken toprağın altından usulca çıkan o masum çiçek. Hayatım boyunca tek bir emele bağlı yaşadım ta ki babamın hayallerimi yıkmasına boyun eğerek emellerimin avuçlarımdan kaymasına izin verdim. Acıyıd...