Yalnızlık paylaşılmaz paylaşılsaydı yalnızlık olmazdı. Bazen dayanmaktır sevmek; hayat nereden vurursa vursun ayakta durabilmek… Bazen yaşamaktır sevmek; soluksuz ciğer gibi sevgisiz kalbin duracağını bilmek… Bazen ağırdır sevmek; sevdiğine layık olabilmek… Ve bazen hayattır sevmek; birini çok uzaktayken bile, yüreğinde taşıyabilmek…
Hani dersinizya bu sefer oldu, mutlu olacağım, artık üzülmeyeceğim, kendinize kızarsınız sabretmem gereken yerde isyan ettim diye o anda herşey öyle bir tersine döner ki ummadığınız anda ummadığınız kişilerden kötülük görürsünüz hayatınız tepetaklak olur. Elinizi kaldıracak, gelişen olaylara müdahale edecek gücünüz kalmaz. Kendinizi bırakırsınız herşeyin oluruna, sonunda ölümde olsa da kimseden yardım dilemek istemezsiniz. Çünkü artık savaşacak gücünüz kalmamıştır.
Şuan ki durum tam olarak bu diyebilirim. Hastalığımın geçeceğine tam inanmışken Berzan'ın desteklerine güvenirken işte bir anda kim olduğunu da bilmediğim bir adam tarafından ağzım kapatılmış bir şekilde zorla restaurantın arka tarafından çıkarılmaya çalışıyordum. Sesim boğuk çıkıyordu kendi inlemelerim dışında hiç ses yoktu. İsmini bilmediğim adam konuşmaya başladı.
"Rahat dur lan yoksa senin için iyi olmaz. O pezevenk kocandan yaptıklarının karşılığını alacağım." Söyledikleri dikkatimi çekmişti. Demekki derdi ben değildim. Derdi Berzan'dı. Restauranttan çıktıktan sonra önümüzde siyah bir araba durdu. Vakit kaybetmeden arabaya önce beni bindirerek sonra kendi yanıma oturdu. Ağzımdaki elini çekmişti. Bunu fırsat bilip bağırmaya başladım.
"Yardım edin lütfen, Berzan!" Kimsenin duymadığına emindim zaten ben bağırmaya başlayınca başıma silah dayadı ve konuşmaya başladı.
"Lan sen laftan anlamıyor musun? Gebertirim kes sesini." Son sözü söylerken silahın namlusunu başıma iyice bastırmıştı. Göz yaşlarım özgürlüğünü ister gibi sürekli akıyordu. Bu kadar zayıf olmamam gerekirdi belkide ama dayanamıyordum herşeyden sıkılmıştım işte. Sessizce konuşmaya başladım.
"Ben size ne yaptım. Sizi tanımıyorum bile lütfen bırakın gideyim." Sesimin titremesine engel olamıyordum. Arabayı süren adamın sesi çıkmıyordu. Yanımda oturan adam konuşmaya başladı.
"Seninle bir derdim yok. Benim derdim o şerefsiz kocanla onun canını yakmak için seni kullanacağım." Son sözlerini gülerek söylemişti.
"Benimle Berzan'ın canını yakacağınımı sanıyorsun. O zaten benden kurtulmak istiyor. Emin ol bu yaptığın bi işe yaramayacak." Berzan gerçekten benden kurtulmak istiyormuydu kendi söylediklerime inanmak istemiyordum.
"İşe yarayıp yaramayacağı seni ilgilendirmez." Adam söylediklerinden başka bir şey söylememişti. Bende başka bir şey dememiştim. Nereye gittiğimiz hakkında bi fikrim yoktu ama başım ağrımaya başlamıştı. Gözlerimin ağlamaktan şiştiğine emindim. Artık ağlamalarım iç çekişlerime dönüşmüştü. Adamın sesi beni korkutuyordu.
"Yeter lan kafam şişti." Ne yapacağımı bilmiyordum. Berzan beni kurtarabilecek miydi? Arabanın durmasıyla hafif sarsıldım ama geri toparladım. Arabayı süren adam konuşmaya başladı.
"Abi geldik depoya kızı nereye götüreceğiz." Yanımda ki adam derin bir nefes aldı.
"Arka girişteki garaja götürün bağlayın. Bende geliyorum." Söyledikleri afallamama neden olmuştu. Beni bağlayacaklardı. Benim ne yapacağım hakkında fikrim yoktu.
"Lütfen bırakın gideyim." Ağlayarak söylemiştim.
"Ağlamayı kes daha kaç defa söyleyeceğim. Al kızı dediğim yere bağla. Benim ufak bir işim var." Arabanın kapısını açıp indi. Öndeki adamda arabadan inerek yanıma geldi ve benide arabadan indirdi. Kendimi geri çekmeye çalışıyordum ama adamın gücü karşısında hiç bir etkim olmuyordu. Biraz yürüdükten sonra geniş ve iki aracın bulunduğu bir garaja girdik. Başımdaki ağrı gittikçe kendini gösteriyordu. Şuan Berzan'ın ne yaptığı hakkında bi fikrim bile yoktu. Ondan habersiz bir yere gitmemem gerektiğini söylemişti demekki bildiği bir şey vardı. Adam beni sandalyeye oturtarak kollarını arkadan bağladı. Ayaklarımı bağlamamıştı. Bana ne yapacaklardı Berzan onlara ne yapmıştı aklımdaki düşünceler beni çıkmaza götürüyordu. Beni bağlayan adamın daha iyi olduğunu düşünüyordum ama neden böyle düşündüğümü bilmiyordum. Bundan faydalanarak konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK KALP
Dla nastolatkówEvet ben Kardelen, kimi zaman yer yüzü kar altındayken toprağın altından usulca çıkan o masum çiçek. Hayatım boyunca tek bir emele bağlı yaşadım ta ki babamın hayallerimi yıkmasına boyun eğerek emellerimin avuçlarımdan kaymasına izin verdim. Acıyıd...