10. BÖLÜM "BANA ANNEMİ VERİN"

175 86 22
                                    

Bazen yaşadığımız olayların rüya olmasını çok isteriz o kadar canımızı yakar ki sanki bir rüyaymış gibi uyanarak o korkudan kurtulmak isteriz oysaki hayat bir dram filmi gibidir kısa süreli mutlu anlar olur. Genelde acı, sıkıntı, üzüntü bize arkadaşlık eder.

 "Sen bilirsin. Ama varya o kadar pişmanım ki bir şekilde evlenmemize engel olmadığım için, keşke hiç kabul etmeseymişim. Zaten şuan dediklerimin bundan sonra bir anlamı kalmayacak İyi geceler." Düşüncelerim bana oyun mu oynuyordu hiç bir fikrim yoktu. Neden ben mutlu olamıyordum, yada mutlu olmak için hiç bir çaba göstermiyor muydum? 'Zaten şuan dediklerimin bundan sonra bir anlamı kalmayacak' diyerek ne demek istemişti.

Son sözü söyleyen o olmuştu. Arkasını döndü, uyuyup uyumadığını bilmiyordum. İç sesimin bana olan kızgınlığı daha huzursuz olmama sebep oluyordu. Daha fazla kendime kızmanın saçma olacağını düşünüp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Sabah gözümü açtığımda Berzan'ın yatakta olmadığını fark ettim. Vakit kaybetmeden üzerimi giyinip aşağıya indim. Berzan ortada görünmüyordu. 

"Kardelen kızım, yanıma gel." Züleyha Teyze'nin sesiyle arkamı döndüm. Hızlı adımlarla yanına gittim.

"Kızım seninle konuşalım mı biraz?" ne konuşacağını merak etmiyor değildim. "Olur, konuşalım." diyerek karşılık verdim. Konağın terasındaki koltuklara oturduk. Züleyha Teyze derin bir nefes aldı ve başını bana çevirdi.

"Kızım, üç güne geri İstanbul'a döneceksiniz. Biliyorum senin için çok zor olacak belki uzun süre alışamayacaksın ama senden rica ediyorum birbirinizi üzerek daha fazla hayatı katlanılmaz hale getirmeyin. Seni anlıyorum hem de çok iyi anlıyorum. Bende Berzan'ın babasıyla zorla evlendim. İlk altı ay hiç alışamamıştım ama Berzan'ı kucağıma aldığımda dünyalar benim olmuştu. Sonra nasıl oluyor bilmiyorum ama Allah kalbine bir sıcaklık veriyor ve sen o adamdan kopamıyorsun. Bilirsin bizim buralarda boşanma gibi şeyler hoş karşılanmaz. Demem o ki kendine ve Berzan'a bir şans ver. Belki seversin. Umarım söylediklerimi anlamışsındır güzel kızım." söyleyecek kelime bulamıyordum. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Bana Berzan ve kendine şans ver diyordu, mutlu olabileceğimi söylüyordu. Şuan düşündüm de mutluluk neydi hiç yaşamışmıydım. Mutluluk bana yakışmıyordu. Ne kadar da uzaktım. Şuan karşımda gözlerimin içine bakan kadın ne kadar da umutla bakıyordu. Ama bende o umudun zerresi yoktu. Ben yalnızdım hatta yalnızlık değil unutulmuş gibiydim..

"Anladım dediklerinizi fakat ben bu konuda kendime güvenemiyorum. Ama elimden geleni yapmaya çalışacağım. Teşekkür ederim."

"İnşallah kızım her  şey gönlünce olur." deyip yanımdan ağır adımlarla uzaklaştı. Kendimi boşlukta hissediyordum. Ne kadar da anneme ihtiyacım vardı. Nasıl özlemiştim onu acaba Berzan'a söylesem beni anneme götürür müydü?

Berzan'ın yanına gidiyordum ama nerede olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Evin çalışanlarından birine sorduğumda çalışma odasında olduğunu söyledi. Çalışma odasının kapısına geldiğimde ne diyeceğime karar vermek için düşünüyordum ki kapı açıldı.

"Ne yapıyorsun burada?" kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

"Şey... sana bir şey soracaktım." geriye çekilerek odaya girmeme izin verdi. Büyük masanın önündeki koltuğa oturdu. Bende karşısına oturdum.

"Evet seni dinliyorum." Sert bakışları dışında yüzünde hiç bir mimik yoktu.

"Beni anneme götürür müsün?" Bir çırpıda söyleyebilmiştim.

"Hayır." Sesi sert çıkmıştı.

"Ben buradayım ama annemi göremiyorum. Belki bir daha göremeyeceğim. Lütfen beni anneme götür." Gözlerim dolmuştu. Her seferinde konuşurken özellikle annem konusunda sesim titriyor ve gözüm doluyordu.

KARANLIK KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin