❤️~❤️

395 22 2
                                    

selam canımcımlar yeni bölümmmmmm  

Mert ve Kaan multimediada 

önümüzdeki şu iki bölümde Mert'e olan düşünceler değişecek kızlar ve erkekler(tabi varsa zsdfsef) 

Yorumlarınızı ve votlerinizi bekliyorum. Bu arada bi sonraki bölümler hakkında fikirlerinizi de söylerseniz fena olmaz yani :D asdfggdh

hepinizi öpüyorum iyi okumalarr.....

Meleğin ağzından 

Eve gelmiştik hemen odama gittim ve kısa bi duş aldım pijamalarımı giydim ve hemen yatağıma girdim. 

Yarın pazar günüydü ve sonra Pazartesi ve okul... Şu anda okul olmasına seviniyorum çünki en azından kendimi oyalayabileceğim şeyler olacak. 

Arkadaşım olacağını pek zannetmiyorum. O okul bana göre değil yani burda hem fikiriz değil mi akıl ve beyin? Evvet sesini duydum kabul edip ağırlaşan göz kapaklarıma direnmeyi bırakıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Bomboş bi oda bi dk burası Kaan'ın odası ama odada hiiçbirşey yok. Etraf birden kararmaya başladı ve...

Ter içinde uyandım. Gidip Kaan'ın odasına bakmam lazım yoksa içim rahat etmez. 

Yataktan kalktım ve sessizce Kaan'ın odasına girdim.

Yoktu. Yatağına bile girmemişti. Odadan çıktım ve aşağı indim. Etrafa bakındım fakat görünürde yoktu. Hem dışarı çıktım ve bekçinin yanına doğru koşar adımlarla ilerledim. Bekçi beni görünce şaşırdı fakat hemen oturduğu yerden kalktı ve üstünü düzeltti. "Kaan eve geldi mi bu gün?" diye sordum. "Hayır efendim arabası yok." dedi. Tamam anlamında başımı salladım ve o zaman telefonla atamadığım aklıma geldi. Koşar adımlarla açık bıraktığım dış kapıya geldim ve odama çıkıp şarja taktığım telefonu aldım. Kaan'ı aramaya başladım fakat cevap vermiyordu. Aramaya devam ediyordum. Balkona çıktım. Burası dış kapıyı görüyor. Buradan gelip gelmediğini anlayabilirim. Üstüme bi hırka aldım ve dışarı çıktım saat 3 olmuştu o hala ortalıkta yoktu. Lokanta çıkışında da yoktu ama ben kafasını dinlemeye ihtiyacı var şeklinde düşünmüştüm.

Saat 6 olmuştu ve hava aydınlanmaya başladı ve sıcaklamaya da tabi. Kaan'ın arabasının sesi duyuldu ve hemen aşağı indim' kapıyı açtım. Arabadan inmemişti. Ona doğru ilerledim ve kapısının önünde durdu beni fark etmediği için cama vurdum ve kafasını yavaşça direksiyondan kaldırdı ve bana boş boş bakmaya başladı. Inmeye niyeti yoktu beyfendinin. Kapsını açtım "Nerdesin sen bu saatlere kadar?" dedim. "Ooo Melek hanım bizi merak edermişte. Oy kıyamam gel öpücem..." deyip beni kendine çekmeye çalıştı. Körkütük sarhoş olmuş bu salak. Beni kendine çekmeye çalışıyordu en sonunda kurtuldum ve kendimi arabadan uzaklaştırdım. "Hadi ama prenses bi kere de mi öpmiyek." dedi. Onun bu haline istemsizce gülüyordum çünki yarın bunları yaptığını hatırlamayacaktı.

 "Seni güldürebilen tek Mert değilmiş meğer. Biz de güldürebiliyorsak prensesi ne mutlu bize." dedi. Aniden ciddileşmişti. Bu kadar çabuk değişebilmesi beni rahatsız ediyordu. Arabadan inmeye kalkıştı ve bu sefer yeri boyladı. Önce panik oldum fakat sonra bişey olmadığını anladım. 

Uyuma pozisyonuna geçmeye başlayınca onu yatağına götürmek için hareketlendim. Ama bi dakika sarhoşken insanlar doğruları söylerlerdi ve bende bunu kullanabilirim. Kaan'ın uzandığı yere yavaşça çömeldim ve "Kaan sana birşey sormam gerek." dedim. "Sor." dedi. "Bana söylemek istediğin bişey var mı?" dedim. "Çoook..." dedi. "Anlatmaya ne dersin?" dedim hayır anlamında kafasını salladı. "Tamam hadi ver elini kaldırayım odana taşıyalım seni." dedim üzgün bir ses tonuyla biraz daha ısrar etmek istedim fakat bazen çok şey bilmek de işe yaramaz aksine işleri daha da zorlaştırır.

 Kaan elini uzatmayınca açık olan arabanın kapısını kapattım ve nasıl olsa bekçi halleder diye anahtara filan karışmadım. Kaan'ın elini omzuma attım ve onu yavaşça ayağa kaldırmaya çalıştım eşek ölüsü mübarek. (tamam eşek ölüsü taşımadım :D) "Hadi ama Kaan yardımcı ol biraz." dedim onu ayağa kaldırmaya çalışırken fakat çabalarım boşa gitti. O eski konumuna bense dönmüş bense çanağı fena kırmıştım. Sesli bi inlemenin ardından Kaan oturur pozisyona geldi.

 "Beni odana götürmenin bi şartı var." dedi. Söyle dercesine baktım ben burda popomun derdindeyim  bana şarttan bahsediyor. "Benimle uyu." dedi sanki bir sır söyler gibi sessiz bi şekilde. “Ne? Hayır saçmalama. Burda yatarsan yat çoktan umrumda. Iylık yapalım dedik burnumdan getirdin." dedim ve ayağa kalktım. Üstümü temizledim ve tam gidecekken iki kol bacaklarımı sardı. "Melek sen benim yanımda mutlu değilsin. Ben seni mutlu edemiyorum..." dedi. Sesi o kadar masum, o kadar o kadarlarla doluydu ki yavaşça ona dizlerimin üstüne çömeldim "Bunu başka zaman konuşalım ha?" dedim. "Hayır, hayır şimdi." dedi. "O zaman şansına küs çünki ben uyumaya gidiyorum." dedim ve ayağa kalktım tekrar.

 Bu sefer bişey yapmadı tam kapıdan içeri girerken "Meleğim.." dedi bişey demesini bekledim arkam dönük bi şekilde. "Be- ben yani sen benimle yatsan o zaman huzurlu olurum… Yani benim bi derdim var ve şey yani seninle yatsam onu unuturum çünki o akşam öyle oldu." dedi ağlamalı bi ses tonuyla. Evet aslında ben de onunla yattığım gece çok huzurlu bir şekilde uyumuştum. Ama tekrar yapamazdım bunu. Lanet kalbim ve aklım…  Kahretsin şimdi hangisini dinleyeceğim? Git yat diyen aklımı mı? Yoksa git Kaanın kollarında huzuru bul diyen kalbimi mi? Offf tabi aklın Melek. Kapıyı yavaşça açtım. Sonra dayanamayıp geri döndüm ve elimi yavaşça ona uzattım. 

------------

Lanet okul... Lanet öğrenciler.... Lanet pazartesi…. Lanet derslik sistem kahretsin ya kahretsin. Koskoca okulda giriş kattaki matematik dersinden sonra altıncı kattaki resim sınıfına yetişmemi nasıl beklerler! 

Bu saçmalıklar yetmiyormuş gibi okulda bi de Kaan havalı haline döndü ve beni tanımıyormuş gibi yapıyor. Saolsun ailemiz konuşmamızı istemiyor fakat bütün derslerimiz aynı çünki Kaan bana göz kulak olacakmış. 'Beklesinler, o bu havayla bana sahip mahip çıkamaz. Zengin züppe.' "Sanırım sesli konuştuğunun farkında değilsin prenses kimmiş o sana sahip çıkamayan züppe?" dedi Mert. "Bana bak bi daha bana sakın prenses deme anladın mı? Sakın!" 

Kaan'ın ağzından

Melek ahhh… O kıza göz göre göre aşık oluyorum.

Sarhoş taklidi yaptığım gece…

O beni tanımıyordu ve bünyemin içkiye ne kadar dayanıklı olduğunu da. Beni sabah altıya kadar beklemesinin bi açıklaması yoktu. Çünki aşkın bi açıklaması yoktu. O da bana aşık oldu. İkimiz sadece birbirimize alışmaya çalışırken bu hale geldik işte.

Şimdi onu tanımıyor gibi yapıyorum. Çünki ikimizde fazla olmaya başladık dimi ama bu kadar yeter birbirimizi sevmeyi anlarım fakat birbirimize aşık olamayız. Bu olmamalı.

Ders resimdi ve o kata çıkmaya niyetim yoktu. Kafeteryaya gidip kahve aldım ve cam kenarında bi masaya oturdum. İnsanları izledim. Ne kadar da normal duruyorlardı buradan. Fakat hepsinin içinde bi sıkıntısı, bir derdi olmalı…

“Kaan” dedi bi erkek sesi. Mert. “Ne var?” dedim. “Bana bakacak mısın?” dedi. “Hayır.” Dedim. “Neden peki?” dedi. “görmüyor musun dışarıyı seyretmekle meşgulüm.” Dediğimde sinirlendiğini anladım çünki ayağını sallamaya başlamıştı. “Bana bak ya da bakma burada seninle konuşmaya geldim ve dengesizce davranma ve ben de sinirlenmeyeyim, sinirlenmeyelim.” dedi. Sözlerine devam edecekti ona doğu dönmemle önce bir duraksadı fakat sonra devam etti.

“Bak biz kardeştik. Tek bir candık Kaan, tek bir can. Peki bu kardeşliği tek bi kız için bozacak mıyız? Tamam aşk bu ikimiz de bırakmayacağız, vazgeçmeyeceğiz. Bu konuşmayı senin yapmayacağını bildiğim için buradayım.” dedi. Bu sözlerinden sonra ayağa kalktım ve ilerlemeye başladım. Arkamdan bişeyler homurdanmaya başladı.

 Geri döndüm ve omzuna dokundum “Neden arkamdan gelmiyorsun be oğlum? Biz ne zamandan beri okulun ilk günü okula geldik?” dedim ve tekrar ilerlemeye başladım bu sefer arkadan bana yetişti ve elini omzuma attı. “Hadi ama doğru söyle boyum baya bi uzadı ve senden daha  yakışıklı oldum.” demesiyle kaçması bir oldu salak tanıyor işte beni. Ben de arkasından koşmaya başladım işte eski günler geri geldi.

Tek bi fark var o da Melek. Meleğim

Peki Hayaller?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin