Bölümü lütfen paylaşın okuyucularım!!
EN ÖNEMLİSİ! Vote ve yorumları kesinlikle unutmayın!
Sizleri seviyorum...1 Hafta sonra
Yağmur okulun alt katına koşmaya başlayınca son sürat bende koşmaya başladım. Ciğerlerim yanmaya, ayaklarım durmam için yalvarsa da durmadım "Yağmur kes artık şunu!"
Koşmaktan kesilen bacaklarım yeter diye bağırmaya başladığında bende yalvardım lütfen biraz daha!
Bu sefer Yağmur durunca yanına bende vardığımda koşmayı bırakıp kendimi yere attım. "Duru koşmamız lazım" nefes nefese konuşmaya çalışınca kafamı hayır anlamında salladım.
"Yeter bu kadar... Ciğerlerim yandı kızım" derin bir nefes verip ellerini belinde birleştirdi. "Nerde bu?" Kafamı ileri bakmak için kaldırdığımda kimseyi göremedim. "Yok işte... Işınlandığımız için yetişememiş belli" sırıtarak ellerini yere koyarak o da yere oturdu.
"Uzaklardan bir uzaylı inek geliyor" kafamı yere koyarak tavana bakmaya başladım.
Yanımızda beliren Timur ile oturur pozisyonda ona baktım. "Baya iyi koştunuz" Yağmur ile sırıtarak ona baktık.
"Yetişmediğini kabulleniyorsun yani?" Gözlerini devirerek yanıma oturduğunda yutkunarak karşıma baktım. Yanındaki suya uzandı ve kafasına dikti. O an en mükemmel detayı, bademelması ortaya çıktı.
Şişenin ağzını kapatıp yanına koydu ve üst dudaklarına biriken küçük su damlalarını emdi.Bir öksürük sesi ile Yağmura döndüğümde imalı bir şekilde bana baktığını anladım ve önüme döndüm. "Savaş nerede?" Bana bakıp başını salladı "Umrumda değil. En son arkamdan geliyordu."
Ağrıyan bacalarımı umursamadan ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Hala kimse yoktu. Ne Savaş ne de ebe vardı."Sıkıldım ben ya" mızmızlanan Yağmura bakarak arkasından sarıldım. "Bizi bulamayacakları için sıkılmaya başlayabilirsin.
"Gülümseyerek ellerini belime doladı. O sıra Timur da ayağa kalktı ve boş odadan ayrılarak kapıya doğru yöneldi.
Minik bir küfür dudaklarından çıkınca dikkatimiz ona yöneldi. "Geliyorlar" bize doğru koşan Timuru görünce panikle etrafımda dönmeye başladığımda çoktan saklandıklarinı gördüm.
Oflayarak gözüme kestirdiğim dolabın arkasına girecekken Timurun çoktan yerimi kaptığını gördüm. Kaşlarımı çatıp ona baktım. Kaşlarinı çatıp başka bir yere gitmemi söylerken arkamı döndüm.
O anda belimden tutan bir el beni kendine doğru çekince gözlerim kırpıştı ve Timura baktım.
Bırakması için eline vurduğum an sertçe kendine döndürüp gözlerimin içine susmam için emir veriyor gibiydi.
O an neden bu kadar mükemmel bir kahve tonu bu kadar kaddar bir insana nasip olduğuNu düşündüm. Ve bu mükemmel yüze anca mükemmel bir kahve yakışacağını anladım ve kendime mini minnacık bir küfür ettim.
Belimdeki eli beni huylanırdığı için biraz uzaklaşmak istedim. Ama ne mümkün? O damarlı elleri ile belime mühür basmışcasina ayrılmazken beni kendine daha çok çekti.
"Oha ya!" Diye sessiz bir tonda fısıldadığım da kaşlarını abartılı bir şekilde çattı. "Bende sana çok meraklıyım sanki. Bir an önce sobelensem iyi olacak" şaşkınca ona bakmaya başladım "Sanki ben sana bayılıyorum!" Diye cırladım. O an susmam için belimden bir dürtü yedim.
![](https://img.wattpad.com/cover/117214835-288-k479627.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keskin Koleji (ASKIDA)
Teen Fiction"Nefret etmeyi dene, daha mutlu olursun" Seven bir kız, henüz nefret etmeyi öğrenmemişti. Eziyet etti, direndi. Öldürdü, küllerinden yine doğdu. Belki nefret etmeyi denedi, ama daha çok aşık oldu kusurlarına. İhanet mi dediniz? En yakınından aldı...