|bir|

236 56 137
                                    


Evet ilk bölümle geldim arkdaşlar.
Düşüncelerinizi ve votelerinizi eksik etmezseniz çook sevinirim.
İyi okumalar..❣


Bölüm başlarına bölüm şarkısı bırakıyorum❣

#Emre Aydın~ Kağıt Evler


Başlama tarihi bırakmayı unutmayın❤

Hayat ne kadar acımasız davranıyordu bazen.

Bazen tüm dünyanın yükü benim kalbimdeymiş gibi hissedip yıkılıyorum.

Dayanılmaz oluyor bazı günler.

Nefes almak için herkesin bir sebebi vardır.
Ben nefes alma sebeplerimi kaybettim.
Şimdi ise yaşayan ölüden ne farkım vardı ki?

Sadece 2 saat içinde tepetaklak olan hayatımı hangi kelimelere sığdırabilirdim ki?

28 TEMMUZ 2013

Annemin tabağıma yemem için koyduğu kahvaltılıklara baktım.
Yiyemeyeciğimi anladım ve çatalımı tabağıma bıraktım.

Uyandığımdan beri içimdeki anlamlandıramadığım huzursuzluk boğazımdan tek lokma geçmesine müsade etmiyordu.

Tam da bugün heyecanlı olmam gerekmez miydi?
Sonuçta sınavımın sonucu açıklanacaktı. Ve ben aylardır bu günü bekliyordum.

"Kızım böyle olmaz. Bir şeyler yemen lazım." dedi babam.

Gülümsedim.

Hayatın bana sunduğu hazinemdi ailem.
Babam, annem, abim...
Bu dünyadaki tek servetim, tek dayanağım, mutluluğum, huzurumdu onlar.

"Baba bir lokma geçmiyor ki boğazımdan."

"İstediğin puanı, bölümü kazanacaksın kızım. Bundan emin degil miyiz zaten sana güvenimiz ve desteğimiz sonsuz, sonuç ne olursa olsun.
Senin arkanda ailen var. Şimdi kendini yemeyi bırakıp önündekileri ye."

Babamı destekleyen bir iki cümlede annem ve abim de kurunca az da olsa bir şeyler yemeye çalıştım.

Bugün üniversite sonuçları açıklanacaktı.
Moda tasarımı okumak benim en büyük hayalim idi ve ben bugün hayalimin gerçekleşip gercekleşmeyecegini öğrenecektim.

Durumumuz iyiydi.
Babamın inşaat şirketi vardı.
Abim ise dokturdu kendi ayakları üzerinde duruyordu.
İstediğim özel okulda okuyabilirdim ama ben para ile değil de emeğim ile okumak istiyordum okulumu.

Amerikanın ve dünyanın en ünlü şehirlerinden biri olan New York'ta
'Parsons The New School For Desing'
okuluna başvuru yapacaktım sonucuma göre.

Küçüklüğümden beri çizime meraklı olduğumdan geliştirmiştim kendimi.
Daha 12-13 yaşlarında kendime bir defter oluşturup kıyafet çizerdim ve 18 yaşındaydım hala o kocaman deftere çizim yapıyordum.
Hayalim onlari dikip bir butik açmaktı.

Eğer PTNSFD okuluna kabul edilirsem hayalimin gerçekleşmesi yolunda çok büyük bir adım atacaktım.

Ama olaylar istediğim gibi gerçekleşmedi.

Babama bir telefon geldi ve acilen evden çıkması gerekti.
Annemi, beni, abimi teker teker kokumuzu içine çekerek öpüp sarıldı ve evden ayrıldı.

Benim sonuçlarım açıklandı ve istedigim puana ulaştığımı gördüm.
Fakat sevinemedim içimdeki huzursuzluk tüm enerjimi tüketiyordu.

Babama haber vermek için aradım ama açmadı... tekrar tekrar aradım, cevap yoktu.

İçimdeki huzursuzluk zirveye ulaşmışken bir telefon geldi.

Hayatımı tepetaklak eden telefon...

Babamın iflas ettiğini ve bu yüzden kafasına sıkıp intihar ettiğinden bahsediyordu telefondaki adam.
İnanmadım. İnanmadık. Ne ben, ne annem, ne abim bu söylenene inanmadık.
Daha bir kaç saat önce kahvaltıda her şey yolundayken şimdi olan bu olay bize inanılmaz gelmişti.

Ama doğruydu. Babam iflasa dayanamayıp intihar etmişti.
Ve ardından bir kaç satırlık bir mektup bırakmıştı.

"Bu yaptığım size inanılmaz gelecek.
Sizleri üzgün, yıkılmış görmeye dayanamazdım.
Sizler benim en değerli eşsiz varlıklarımsınız.
Üzülmeyin.
Uzun zamandır iflasın eşiğindeydik ve durumu ne kadar kurtarmaya çalışsam o kadar battım.
Size söylemedim üzülmenizi istemedim. Çünkü içimde bu durumdu kurtarabileceğime dair umutlar vardı.
Ama olmadı. Beş kuruşumuz kalmadı.
Ecrin.. Canım kızım biliyorum istediğin bölümü kazandın sana inancım tam. Hayalini gerçekleştir meleğim. Ve dikkat et meleğim hayat senin sandığın gibi toz pembe değil.
Alparslan oğlum... Annen kardeşin sana emanet.
Ceyda'm, ışığım, yol arkadaşım sakın ha ilaçlarını ihmal etme kendine ve çocuklarımıza iyi bak.
Beni affedin...
Sizi çok seviyorum."

Babam, babam değildi.

Her şey para mıydı?
Para olmayınca bizim yıkılacağımızı mı düşünmüştü gerçekten?

Babam böyle bir adam değildi.
18 yıldır yanlış mı tanışmıştım ben babamı.
Hiç birimiz üzülmesini istemezdi. Bunu yaparak bizim yıkılacağımizı bilmiyor muydu?

Haklıydı. "Dikkat et meleğim hayat senin sandığın kadar toz pembe değil." demişti değil mi?
Babam, benim dayanağım, beni ayakta tutan adam toz pembe hayatımı kara bulutlarla kaplamıştı.

Aldığımız o telefondan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı.

Olanlara annem dayanamadı.
Zaten koronen arter (kalp damarlarında tıkanıklık) hastalığı olan annem kalp krizi geçirerek terk etti beni ve abimi.

Bir günde her şeyimi kaybettim ben.
Babamı, annemi, hayallerimi, umutlarımı, mutluluğumu ve dayanağımı. Hepsini kaybettim

Peri masalı gibi hayatım kabusa dönüşüverdi bir günde.
Kara bulutlar istila etti günlerime, aylarıma, yıllarıma...

Yanımda sadece abim kaldı.
Birbirimize sımsıkı sarıldık. Yaralarımızı sarmaya çalıştık.
Bana hem anne hem baba hem de abim oldu.
Tek dayanağım o kalmıştı.

Değişmiştik ikimizde ne ben eski Ecrin olabildim, ne abim eski Alparslan olabildi.

Gülüşlerimiz soldu.

Hayallerimiz yıkıldı.

Umutlarımız yok oldu.

28 temmuz.
Benimde ruhumun öldüğü gün.
Bedenim dünyada iken ruhumu hissetmemeye başladığım o gün.
Hissedebildigim tek şey acıydı.

Evet arkdaşlar bölüm sonu.
Biliyorum çok kısa bir bölüm oldu ama böyle olması gerekti. Diğer bölüm uzun olacak.

Nasıl buldunuz?

Saat-i İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin