|üç|

170 44 104
                                    

multi: Ecrin

#Simge~Yankı


İyi Okumalar⚘

Günler hızla geçiyordu. 1 hafta çabucak geçmiş bugün ise dosyamı hazırlamış, Sarar Tekstile doğru gidiyordum.
Bir hafta boyunca bol bol düşünüp bu işin benim için en iyisi olacağına karar vermiştim.
Hem maddi yönden hem de manevi yönden, bir işle uğraşıp oyalanmak kafamı dağıtacaktı. Ayrıca benim için yeni bir sayfa, yeni bir yol olacaktı.
Bu yolda ilerleyeceğime dair inancım yoktu fakat Filiz Hocanın; "Abin evlenecek ona da destek olursun." sözüyle düşüncem değişmiş, en çokta abim için kabul etmiştim.

Elimde özenle hazırladığım dosyayla; Saraya benzeyen Sarar tekstile girdim.
Gözlerimi etrafın ihtişamında gezdirdim.
18 katlı olan bu binanın her katı Sarar Tekstile aitti. Dünya markası olmak bunu gerekiyor sanırım diye düşünmeden edemedim.
Giriş katı bile göz kamaştırıyordu.
Tavanın 4 bir yanı küçük ampullerle ışıklandırılmıs ve tam ortadan goşterisli bir avize sallandırmışlardi.
Duvarlardaki kabartmalar gol rengine boyanmış, duvarın bir kısmıda duvar kağıdı ile kaplanmıştı. Genelde gold'un hakim olduğu giriş katının zemini bembeyaz mermerle kaplıydı ve nokta kadar kir gözükmüyordu. İçeriye girdiği an insanı kendine çeken bir havası vardı bu yerin.

Danışmandaki sarışın kızın gözlerimin içine bakmasıyla etrafı incelemeyi bırakmış ve ona doğru yönelmiştim.
"Merhaba. Ben sonbahar koleksiyonu için dosyamı vermeye gelmiştim." dedim tek nefeste.

Karşımdaki sarışın kadın,
"Hoşgeldiniz. 10. kata çıkarsanız orada ki arkadaş size yardımcı olacaktır." dedi ve teşekkür ederek adımlarımı asansöre yönelttim.

Asansör tam kapanıyordu ki son anda tuşa basarak yetiştim.
Asansöre girdiğimde tek başıma olmadığımı fark etmem uzun sürmedi. Koskoca asansörün içinde ben ve takım elbiseli bir adam vardı.
Zaten parfümünün kokusu asansörün içini doldurmuştu. Daha önce rastlamadığım bu kokuyu derince bir içime çektim...
Asansörün içi bile gösterişini ve zerafetini yansıtıyordu Sarar Tekstilin.
10. kata bastım ve o sırada bir telefon sesi işittim. Benim zil sesim olmadığını bildiğimden bakışlarım istemsizce yanımda duran adamı buldu.
Cebinden çıkardığı telefonunu cevapladı. O karşısıdan gelen sesi dinlerken bende onu incelemeye başladım.
Yakışıklı bir adam olduğu yan profilinden bile belliydi.
Tahminen 1.85, 1.90 cm'lik boyu vardı. Yapılı fakat yapısının yağ değil de kas olduğu giydiği dar kesim takım elbiseden belli oluyordu.
Yan profilinden gördüğüm kadarıyla mavi renkli gözleri vardı.
Kumral teninin üzerinde yeni yeni çıkan sakalları vardi. Onu incelediğimi fark etmiş olacakki bakışlarını gözlerimi buldu. Yakalanmanın verdiği utançla gözlerimi zemine odakladım.

"Tamam. Akşam seni de alır beraber geçeriz." dedi telefondaki kişiye ve telefonunu kapattı.

Fakat bunları söylerken bile gözlerini yüzümden ayırmamıştı.
Yüzümü inceledigini hissettiğimden nedenini bilmediğim bir sekilde kalbim hızla atmaya başlamıştı.
Rahatsızlılığımı belli etmek adına yerimde kıpırdandım ama bakışları hala üzerimdeydi ve bende o an ki cesaretin nereden geldiğini bile bilmiyordum ki gözlerimi bana bakan gözlerine çevirdim. O an göz gözeydik ve kulaklarımı kalp atışımın sesi dolduruyordu. Gözlerini kırpmadan benim maviliklerime bakıyordu.
Kalp atışımı duymamasını diledim ve asansörün 10. kata geldiğimi belli eden sesiyle tuttuğum nefesimi dışarı vererek asansörden kaçarcasına çıktım.

İhtişamını 10. katta da sürdüren bu binanın kendisi gibi çalışanları da güzel ve bakımlıydı. Bana doğru yürümekte olan kadına baktım.
Bir ona baktım bir kendime. Vücudunu saran yeşil elbisesi yeşil gözleriyle uyum içersindeydi, maşalı saçları, cilalı tırnakları, porselen gibi yüzüyle iddialı bir kadındı.
Sonra bir de kendime baktım.
Sıkı at kuyruğu yaptığım saçlarım, kot bir pantolon ve giydiğim düz gömlek, renksiz yüzüm...
Karşımdaki kadına bile bakınca buraya ait olmadığımı hissediyordum.
Eskiden markete bile giderken özenle giyinen ben, şimdilerde aynaya bile bakmadan çıkıyordum evden.

Saat-i İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin