Kumsal'dan
Şuan bu odanın içinde bir delik açılsa hiç düşünmeden içine girer sonrada kapanmasını sağlardım.Zaten ablamın zoruyla buraya gelmiştim.Oh mis!Onlar mutfakta pizza yapsın ben burada üç erkeğin içinde iç çamaşırı defilesi izleyeyim.Ama şimdi üç erkek demişken, Ömer tekli koltukta oturmuş telefonuyla uğraşıyordu,Enes üçlü koltuğa yayılmış laptopuyla oyun oynuyordu.Bu ne rahatlık.Burada bir kız var sonuçta ve misafir.Karşısında böyle yatılmaz değil mi?Defileyi tek izleyen Can salağıydı.Tabi birde mecburen ben...
"Of!"
Sesli bir şekilde oflayınca Enes laptopundan başını kaldırıp önce bana sonra Can'a baktı.Tam laptopuna geri dönüyordu ki gözleri televizyona takılı kaldı.Ardından Ömer'e bakıp tekrar Can'a döndü.
"Lan terbiyesiz ne bu?"Dedi bir eliyle televizyonu işaret ederek.
"Ne var aşkım,mis gibi program işte."Anlaşılan Enes ve Ömer televizyonda çıplak kadınların dolaştığının farkına yeni varmıştı.Ömer oturduğu koltuktan kalkıp Can'ın elinden kumandayı aldı ve televizyonu kapattı.
"Şerefsizlik yapma!Adam gibi dur durduğun yerde."diyerek tekrar koltuğuna oturdu.Can sinirli bir şekilde bana bakıp dil çıkardı.Sonrada salondan çıktı.Şimdi dahada çok sıkılmaya başlamıştım.Bunlar konuşmayı bilmiyorlar mı? diye geçirdim içimden.Aslında konuşmasalar daha iyi olurdu.O geceyi hatırlayıp daha fazla rezil olamzdım.Ama yinede Enes'ten sakallarını cektiğim için özür dilemeliydim.Yerimde rahatsızca kıpırdanıp sırtımı dikleştirdim.
"Enes..." ortamdaki sessizliği benim sesim bozmuştu.Ömer kafasını kaldırıp bana baktıktan sonra tekrar telefonuna döndü.Enes hâlâ bana bakıyordu.
"Söyleyecekmisin yoksa ben oyunuma mı döneyim?"diyerek beni konuşmaya zorladı.
"Şey..Ben o gece için özür dilerim."deyip kafamı öne eğdim.
"Hangi gece?"Unutmuş olamazdı herhalde?
"Hani benim sarhoş olduğum ve senin saka-"
"He ondan bahsediyorsun.Yok ya takma sen kafana.Unuttuk bile biz."dedi .Ömer'e bakarak "Değilmi Ömer?"diyerek onay istedi.Ömer sadece kafasını sallamakla yetindi.Ne kadarda duygusuz birisi.Kafa sallamak nedir?İnsan bir'Evet unuttuk önemli değil'felan der.
"Ama ben size çok zorluk çıkarmışım."
"Bak kendi ağzınla söylüyorsun çıkarmışım diye ,yani isteyerek yapmadığına göre sorun yok.Kapat artık konuyu."
"Olsun ben yinede özür dilerim."
"Öyle olsun bakalım." deyip tekrar önüne döndü.O arada içeri Can elinde beyaz-pembe arası bir gömlekle girdi.
"Kim yıkadı lan bunu?"diyerek elindeki gömleği salladı.Anlaşılan gömleğin asıl rengi beyaz ve renklilerle yıkanmış.Enes ve Ömer birbirleriyle bakıştılar.Enes parmağıyla beni işaret edip "O"dedi.
"Nasıl ya?Ben daha eve yeni geldim.Onun pis gömleğinden banene hem."diyerek Enes'e çemkirdim.Can yanıma yaklaşıp "Pis sensin."dedi ve elindeki gömlekle yere oturdu.Bir anda ağlamaya başladı.Ömer olanları hiç takmadan telefonuna geri döndü.O sısada ablam ve Özgür'de içeri girmişti.Ablam"Pizzalar hazır,pişmesıni bekliyoruz."dedi ve Can'a baktı.Ne oldu buna der gibi bana baktı.Bende omzumu silktim.Can'ın omzuna elimi koyup "Üzülme be solucan yenisini alırız."dedim.Ama keşke demez olaydım.Sinirli gözlerle bana bakıp "Onu bana Berfin almıştı.Onun hediyesiydi bu.Baksana ne hale geldi."dedi.Durumu şimdi anlıyordum.Sevgilisinin aldığı beyaz gömlek olmuş pembe gömlek.Ne sevgili ama...Hem onun bediyesine değer veriyor hemde izlediği programlara bakın.
"Aman !Boşver ya ne olacak."dedim elimi sallar gibi yapıp.Sanırım bu sözüme daha çok sinirlenmişti.Sinirle odadan çıktı.Zaten bu çocuğa hiç kanım ısınmadı.Gıcık ya bildiğiniz.Aradan bir dakika geçmiştiki Can elindeki bir bardak suyla geri döndü ve önümde durup suyu başımdan aşağı döktü.
"Ne oluyor be!"diye cırlayarak ayağa kalktım.Özgür bir yandan gülerken bir yandanda ağzını kapatıyordu.
"Aman boşver ya ne olacak."dedi Can beni taklit ederek.Şuan bir ejderhanın ağzından nasıl alev çıkarsa benimde gözlerimden aynısı çıkıyordu.Can'ın üzerine atladım ve onu yere yatırdım.Tırnaklarımı yüzüne geçirmeye ve yumruk atmaya başladım.Enes beni belimden tutup "Dur! Ne yapıyorsun?" diyerek geri çekti.Ablam şaşkın gözlerle bana bakıyordu.Ömer "Haketti ama."dedi Can'a bakarak.Enes "Ne gömlekmiş be!"diyerek stem etti.Enes'in elinden kurtulup kapıya yöneldim.
"Ben gidiyorum .Ne haliniz varsa görün."diyerek evden çıktım.Ablam arkamdan "Kumsal dur!"diye bağırsada aldırış etmedim.Asansörün gelmesini beklemeden merdivenlere yöneldim.Aşağı inene kadar nefes nefese kalmıştım.Ablam altı katı nasıl inip çıkıyor acaba?Vallahi ben şurada üç kat indim tıkandım bildiğiniz.Parka gelip banka oturdum.Oynayan çocukları izlemeye başladım.İçlerinden bir tanesi çok tatlı görünüyordu.Sarı kıvırcık saçları, mavi gözleri vardı.
"Kusura bakma."
Omzuma dokunan el ve duyduğum sesle yerimden sıçradım.
"Özür dilerim."
"Senin özür dilemene gerek yok Enes.Solucan işte ne olacak."dedim ve tekrar banka oturdum.Enes'te yanıma oturdu.
"Evet ama onun yaptığıda hiç doğru değildi."dedi ve biraz öne doğru kayarak banka sırtını yasladı.
"Sen bilmezsin biz ondan neler çekiyoruz."Şaşkın gözlerimi Enes'e çevirdim.
"Ne yapıyor?"
"Ne yapmıyor diye sorsan daha iyi olurdu aslında."dedi ve güldü."Can bizim çocukluk arkadaşımız.Babalarımız aynı şirkette ortak oldukları için küçüklüğümüzden beri tanışıyoruz yani.Can'ın anne babası şuan Amerika'da yaşıyor."
"Ay yeter!Can'ın hayatını anlat demedim ne gibi saçmalıklar yapıyor diye sordum."
"Tamam tamam.Bak şimdi iyi dinle.Bu can şirkete pek gelmez."
"Şirket derken?"onların bir şirketimi var yani?
"Ömer'in anne babası bir trafik kazasında hayatlarını kaybettiler.Yaklaşık üç yıl oluyor.Ondan sonrada babam kardeşinin ölümüne dayanamadı.Oda Can'ın babasının yanına Amerika'ya gitti.Yani anlayacağın koskoca inşaat şirketi bize kaldı." devam et der gibi elimi salladım. "Bu Can hangi dağda kurt öldüyse bir ay önce şirkete geldi.Tabi şirket çalışanları bunu tanımıyor.Kapıdaki sekreter kızda beyefendi buraya böyle giremezsiniz felan demiş.Can'da kızın üzerine yürümüş.Sen benim kim olduğumu biliyormusun demiş.Kızda sarışın tamam mı.Tabi o zaman Berfin'le sevgili değiller.Bu Can pezevenki kızın saçlarına ellerini dolamış peruğunu kafasından çıkarmış."Duyduğum şeyler karşısında ayrı ayrı şok geçiriyordum.Ellerimle ağzımı kapattım.
"Bu mal peruğu aldığı gibi kaçmış.Bizim şirkettede bir Hasan abi var.Güvenlikçi.Adam kel birazda.Yerini sıradaki kisiye bırakıp sandalyede uyuyakalmış adamcağız.Can'da adamı öyle görünce elindeki peruğu adamın kafasına geçirmiş,birde resmini çekmiş. "
"Yok artık!Bu Can ne kadar da ... Şey.. Yani... Ne bileyim tuhaf birisi.İlk karşılaşmamızda bana ne kadarda sert davranmıştı.Birde bu anlattıklarına bak."
"Aslında iyi çocuktur Can.Sevdiği kişilere zarar gelsin istemez.Özgür'üde çok sever.Oyüzden o üzülmesin diyeydi tepkisi."
"Anlıyorum."diyebildim sadece ne diyebilirdimki.Can'ın yerinde bir ruh hastası olsa bunları yapmazdı herhalde.Enes "Sen dur daha hikayenin geri kalan kısmını dinle.Bu şirkette herkese kendini tanıtmış.Sonra bir oyuncak dükkanından oyuncak yılan almış.Sekreter kıza sinir olduya.Sen git o yılanı kızın sandalyesine koy.Kız bir hafta ortalıkta kekeme dolaştı."dedi gülerek.
"Vay be bak sen şu solucana neler yapmış."
"Aslında ona solucan dediğin için sanada bulaşması gerekirdi ama..."
"Ay yok benden uzak dursun o."dedim ellerimi göğüs hizamda kaldırıp iç kısmını gostererek.O arada yaklaşık 70-80 yaşlarında yaşlı bir teyze elindeki torbaları taşımaya çalışıyordu.Ben hemen olduğum yerden kalkıp teyzenin yanına gittim ve elindeki torbaları almak için eğildim.
"Teyzeciğim evinize kadar yardım edeyim hem ağır görünüyorlar."
"Sagolasın yavrum."diyerek elindeki poşetleri bana verdi.O sırada Enes çoktan yanıma gelmişti.Elimdeki poşetlerin yarısını ona verip "Hadi bakalım."dedim.Poşetler gerçektende çok ağırdı.Enes kulağıma eğilip "Bu ne ya!Adam öldürüp koymuş herhalde bu poşetlerin içine."dedi.
"Hiç sorma .Kadın kaç yaşına gelmiş nasıl taşıyor bunları ." dedim ve kadıni takip etmeye başladık.Sessiz veçen uzun bir yolun ardından nihayet eve gelmiştik.İki katlı müstakil bir evdi.Küçükte bir bahçesi vardı.Kadın bahçeyi geçip kapıyı açtı.Bize dönüp
"Yavrum size zahmet poşetleri mutfağa bırakırmısınız?"dedi.Enes
"Tabi teyzeciğim."derken çoktan içeri girmiştik.Kadın saçlarıma bakıp "Ay yavrum senin saçların ıslanmış bem sana bir havlu getireyimde hasta olma."dedi ve mutfaktan çıktı.Enes sandalyeyi çekip oturdu.
"Ne yoldu ama,yoruldum,azıcık dinleneyim."Kolundan tutup onu hemen kaldırdım.
"Saçmalama istersen.Burasısrnin evin değil." derken içeri iri yarı çam yarması gibi bir adam girdi.Sert yüz ifadesiyle "Siz kimsiniz?"diye sordu.O arada teyzede içeri girdi.Ama elinde havlu yoktu.Adam kadına dönüp
"Anne kim bunlar?Neden tanımadığın insanları eve alıyorsun."diye sordu.Kadın "Vallahi bilmiyorum oğlum .Nasıl girmiş bunlar içeri."dedi.Ben yine şok!Bu ne ya!Kadının poşetlerini eve kadar taşıdık birde bilmiyorum diyor.
"Teyzeciğim hani biz senin poşetlerini taşıdık,sana yardım ettik, sonra sen benim ıslak saçlarıma havlu getirmeye gittin-" diye açıklama yapıyordumki kadın birden bağırmaya başladı.
"Ay oğlum bunlar hırsız!Bizi dolandırmaya gelmişler."demesin mi?Gözlerimi kocaman açıp Enes'e baktım.İfadesis duruyordu.Sanırım o da şaşırmıştı.Adam mutfak tezgahının yanında duran oklavaya uzanacağı sırada ben kaskatı kalmıştım.İşte acı son.Oklavayla bir yanlış anlaşılma yüzünden dövülerek öldürülmek.Ben ölümümü düşünürken Enes elimden tuttu ve beni çekiştirerek kapıya sürükledi.
"Kaçmamız lazım yoksa bu ayı bizi öldürecek."dedi. Evden çıkıp koşmaya başladık.Adam peşimizden sokağın sonuna kadar elinde oklava,üzerinde atlet bizi kovaladı.Ni hayet bizim evin olduğu sokağa gelmiştik.Sokağın başında durup nefeslenmek için bir evin duvarına yaslandım.Enes'te ellerini dizlerine koyarak derin nefesler almaya başladı.Enes birden gulmeye başlayıp
"Bunak karı bizi ne hale düşürdü."dedi Aslında gülmek ona yakışıyordu.Bende ona katılıp gülmeye başladım.Nefeslendikten sonra
"Ben artık eve gideyim.Ablama söylersin olur mu?"deyip arkamı döndüm eve doğru yürümeye başladım.Enes arkamdan "Annen ablanı sorarsa ne diyeceksin?"diye bağırdı.Arkamı dönüp "Arkadaşlarıyla derim .Bende yalan çok merak etme sen."dedim ve el sallayarak eve geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN HER HALİ(Tamamlandı)
Novela JuvenilGecenin bir vakti tanımadığı iki adamın arbasına binerek kendisini ve kardeşini tehlikeyle burun buruna getiren Gözde,bu iki adamın parktaki salıncağı sahiplenen Özgür'ün akrabası olduğunu bilemezdi. Yanlış anlaşılmalar yüzünden yapılan tartışm...