1.YŞ\Yeni bir şehir mi ?

420 50 36
                                    


Ne var biliyor musun? Dünya çok acımasız . Herkes beni zengin babasının biricik kızı yediği önünde yemediği arkasında, giydiği önünde giymediği çöpte diye biliyor , ah zavallı zengin kızın tek problemi annesinin o küçükken ölmesi ne üzücü değil mi?

Aslına bakarsan daha düne kadar bende öyle biliyordum babam başından beri 'annen öldü' dediğinde inanırdım ama dün, akşam yemeğinde gelen telefon hayatımı altüst etmişti. Biricik , sevgili anneciğim 'Kızımı çok özledim ben çok pişmanım ben onu Amerika'ya yanıma istiyorum burada eğitim görsün'  dedi fakat beni sevdiği, düşündüğü falan yoktu her şey yalandı ve beni de bu yalana davet ediyordu . Son evliliği de bittiğinde acındırma yapmıştı bana. En ağırı ben on dört yıldır öldüğü için her gece ağlarken o sefa sürmüştü şimdi de 'ben seni seviyorum' diyordu , babam daha anormaldi bana 'gitti' diyeceğine neden 'öldü' demişti ki yok yere kalbim sızlıyor şimdi...

Şuan daha önce çok sıkılınca geldiğim bir yerdeyim, eski terk edilmiş dört katlı bir binanın terasında bacaklarımı aşağıya sarkıtmış bir vaziyette ağlıyorum. Babama sadece çok kırgınım. O beni yalanına alet etmişti. Onun bunu benden saklaması çok saçmaydı değil miydi?

Derin bir nefes alıp kolumdaki saate baktım, sabah dokuz civarıydı , sanırım telefonum 3 saattir kapalıydı . Dün yemekten kalkıp odama kapandığımda Ela Teyze ve babam içeri girmek için çok zorlamışlardı ama ben  içeri almamıştım. Sadece o an kimseyi göresim yoktu, yalnız kalmaya ihtiyacım vardı ,sabaha karşı nefes alamadığım da buraya gelmiştim. Kafam çok karıştı ve çıldıracak gibi hissediyordum.

Telefonumu elime alıp açtığımda babamdan 19 , Ela Teyzeden 25 cevapsız çağrı vardı . Bir sürü 'neredesin' başlıklı mesaj da cabasıydı . Ekranı kapatıp bulutlu havaya baktın , neden normal bir aile değildik? Ya da neden benim ailem yoktu ? Neden ben hep ağlıyordum . Üzülen taraf olmak çoğu zaman sıkıcı bir durum olabiliyordu.
Bir süre daha oturduktan sonra telefonumun melodisi kulağımı doldurdu Ela Teyzenin aradığını görünce açtım.

"Kuzum neredesin öldüm burada , baban da evden bir hışımla çıktı ve çıkarken çok önemli bir şey söyledi." dedi telaşla.
"Ne söyledi ki " dedim ağlamaktan çatallaşan sesimle.
"Mihri eve gelsin tüm eşyalarını toplasın,  sende bir taşıma şirketi gelecek eşyaları topla en fazla iki güne bu şehirde bir izimiz olmayacak' dedi güzel yavrum." dedi.
"Nereye gideceğiz peki ."dedim merakla. Taşınıyor muyduk yani ?
"Bir yer dedi ama unuttum yavrum hadi gel eve, odana girilmesini istemezsin biliyorum ,o yüzden gel toplayalım eşyalarını   hadi yavrucuğum gel, her şey geçecek"dedi.
Derin bir nefes aldım.
"Tamam " dedim.
Ela Teyze benim annen gibiydi benim doğumundan beri bizimle yaşıyordu. Annelik görevini o kadın yerine bana yapan kişi Ela Teyzeydi. Onu kıramazdım şu an onunla konuştuktan sona tüm sinirim gitmişti geriye üzüntüm kalmıştı. Ela teyze ben üzülsem hep benim yanımda olurdu hayatımda tanıdığım en mükemmel insan oydu.

Bir taksi çağırdım ve gelince direk bindim , sessizce yolu izleyerek yolun bitmesini bekledim. Evin önüne geldiğimizde yanıma para almadığın için korumalardan rica ettim. Eve girdiğimde her yerde koliler, bantlar, toplanmış halılar vardı.

İyi de bir saatte bu ne hız ve bu acele neden? Ela Teyze benim geldiğimi fark edince birlikte odama çıktık,bir kaç bavul ve bir sürü kutu getirdi.
"Ben yaparım" dedim. O da bana sıkıca sarıldı ve odamdan çıktı.
Duş almak rahatlatır düşüncesi ile banyoya girdim hızlıca üzerimdekilerden kurtulup duş aldım, duştan çıkıp giyinme odamdan siyah kazak ve kot aldıktan sonra saçımı ördüm ve giyinme odamın devasa dolaplarını bavullara tıkmak üzere indirdim.

Katlamaya çok da özen göstermeyerek rast gele kıyafetlerimi bavullara doldurup tek tek  merdivenin başına dizdikten sonra kalan şeyleri toplamak için odama döndüm.

Biraz dinlenip telefonla oynadıktan sonra kolilerden birini aldım ve yatak başlığının oradaki komodini açıp bütün saat ve aksesuar kutularını koydum. Aksesuarlar bittikten sonra başka kutu alıp ders kitaplarını , kalemlerimi koydum.Geri kalan ıvır-zıvır ne varsa kutulara yerleştirdim.
En zor kısıma gelmiştim, resimlerim . Ben resim çizmekten zevk alan bir insandım. Kimisi müzikten , kimsi danstan kimisi başka bir şeyden hoşlanır ben de resme aşık bir insandım.Resimleri ve tuvalleri büyük bir özenle kutulara yerleştirirken  son tuvali koyarken yine gözlerim yanmaya başlamıştı elimin tersi ile göz yaşlarımı sildim. Ağlama sebebim resimdi. Resimde benim küçüklüğüm ve o vardı; onun yüzü siyahtı çünkü onun yüzünü Ela teyze anlattığı kadar biliyordum bu resim 9.sınıfta bir yarışma için çizmiştim. Yarışmadan sonra bu resmi neden atmamıştım ki.

Odamı tamamen topladıktan sonra küçük sırt çantama ayırdığım bir kaç eşyayı koyup evde kalmama kararı aldım. Bu oda şuan benim değil gibiydi. Boş dört duvardı. Ne resimlerim ne de bir kaç posterim vardı duvarlarda.  Merdivenlerden hüzünle inerken  birden aklıma gelen bir şey ile çatı katına fırladım .

Çatı katında ışığı açıp sağ köşeye ilerleyip çöktüm. Çabalasam da bir türlü çıkmayan parkeyi zorladım.
"Hadi ama buradaydı." diyerek eski döşemeye ulaşmaya çalıştım nasıl parke ise bir kalkmadı ki . Sonunda bir demir yardımı ile parkeyi kaldırdım eski döşemeyi de kırdım ve sarı sayfalı kapağı çiçekli günlüğümü aldım . Bu günlüğü dördüncü sınıfta burası tadilat edilirken bir usta yardımı ile buraya saklamıştım. Buradaydı ama o renkli güzel defter artık eski bir defter olmuştu tıpkı benim kalbim gibi yıpranmıştı. Aşağıya indim çantamı alıp kapının önündeki arabaya bindim. Ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarımı sildim. Sulu göz olmak çok zordu.

******

[|Ufuklu Şehri|]

Bir haftadır Ufuklu'daydık ben şimdiden sıkılmış ve bunalmıştım.
Yeni odam gerçekten güzeldi. En iyisi giyinme odası ile içi içe olmasıydı. Duvarlarının bir kısımı bal rengi bir kısmı krem rengiydi. İnanması zor ama bir haftada tamamen yerleşmiştim gerçi sadece kendi odam ile ilgilenmiştim. Bu oda yine eski odama kıyasla çok az da olsa büyüktü ama yinede bu şehirde her şey odayla bitmiyordu. Eskiden mesafeli de olsa bir kaç arkadaşım vardı burada kimse yoktu. Pardon babamın mükemmel ortaklarının efsane çocukları vardı. Hiç tanışmamıştım ama tanışmak da istemiyordum fakat babam bunalıma girip intihar etmemden mi korkuyor nedir beni arkadaşlarının çocuklarıyla tanıştırmaya pek bi meraklıydı.Bu akşam iki ortağı ve çocukları ile tanışmam için yemeğe gideceğiz diyordu. Kim babasının ortağının çocuğu ile arkadaş olmak ister ki hadi ama kimse kimseyi kandırmasın.

En sonunda pes ederek
"Of tamam, gidelim"dedim bezgin bir halde , babam yanağımdan makas alarak odamdan ayrıldı. Umarım bu şehir kadar sıkıcı geçmezdi bu yemek.

soN

Yıldızlar ŞahidimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin