Yıldızlar Şahidim

27.YŞ/Dans

Tüm yakarışlarıma rağmen Mert beni arabaya kadar kucağında taşımış ve ne kadar ağır olduğum hakkında bir sürü laf etmişti. Arabaya geldiğimizde
-arabası da varmış- ön koltuğa oturttu.
Sürücü koltuğuna oturduğunda kafamı önüme çevirdim ayağım fazla kanıyordu ve biraz fazla yaralanmıştı. Çocukken ön frene bastığım için takla bile atmıştım bu yaşta bu yanlışı yapmam üstün zekalı bir kız olduğumun  göstergesiydi.
"Peçete var mı?"dedim Mert'e.
Bana doğru yaklaşıp torpidodan mendil çıkardı ve kucağıma bıraktı. Yara olan kısma dokunmadan kenarındaki kanı temizledim. Belkide bisiklete binerken şort giymek aptal işiydi.
Kısa bir yolculuğun ardından bir eczanenin önünde durmuştuk Mert arabadan inmeden arabadan hızlıca indim ve eczaneye doğru ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde peşimden Mert'te gelmişti durumu kısaca kadına anlattıktan sonra yaramı temizleyip pansuman yaptı. Mert kasaya ilerleyip ücreti ödediğinde ona sinirle baktım. Elindeki krem poşetini bana uzattı, ben poşeti aldıktan sonra birlikte arabaya bindik. Eve gidecektik arkadaşlarımın burada olmaması hala canımı sıkıyordu. Cuma günü döneceğimiz fikri ise berbat ötesiydi. Yaz benim için tam anlamıyla bitmiş oluyordu özel ders alacağım kişileri bile belirleyip anlaşmıştım, gözlerini Mert'e çevirdim.
"Müzik açsana Mert içim şişti."dedim.
Yoldan gözlerini çekmeden bana cevap verdi.
"Sen aç işte."Dedi.
Açtıktan sonra müzikler bölümüne girdim hiç bir şey yoktu. Radyo kısmına bastım ve bir kaç kanal sonra bir şarkı açtım.
TNK-Aşkı harcamanın 80 yolu.
şarkı hoşuma gidince radyoyu rahat bırakıp yolu izlemeye koyuldum.
Yolun bitmediğini fark edince kaşlarımı çattım. Çoktan eve gitmiş olmalıydık oysa ki.
"Hey! Biz nereye gidiyoruz, Mert burası bizim oradaki sahile uzak bir yer."dedim.
Cevap vermek yerine susmayı tercih etti.
"Mert cevap versene."dedim.
Cevap vermemeye devam ederken kaşlarımı çattım ve önüme döndüm.
Yolculuk sıkıcı bir şeklide devam ederken sonunda bitmişti.
Geldiğimiz yere daha önce gelmediğime emindim zaten bu kadar güzel bir yere gelsem unutmam imkansız olurdu.
"Burası neresi?"dedim merakla.
"Şehir manzarası seyredilebilecek tek yer."Dedi.
Sadece Seyir Tepesi'nin güzelliği geliyordu burayı görünce aklıma. İzmir'de olsak orası derdim ama İzmir'e çok da yakın sayılmazdık.
"Bu efsane yere neden gelik?"dedim.
Bana yandan bir bakış attı ve gülümsedi. Minik gamzeleri ve porselen dişleri ortaya çıkmıştı.
"Baş başa kalalım diye gelmedik herhalde Keremler gelecekler birazdan."Dedi.
Kaşlarımı iyice çattım,zaten söylediği şeyi kastetmemiştim. Kollarımı bağlayarak ayağımla ritm tutmaya başladım.

Yaklaşık on beş dakika sonra Topraklar gelmişti. Seraların ısrarı üzerine  ormanın içine girmeden gezecektik.Fazlasıyla üşümüştüm ama eve gitmek istediğimi söylesem mızıkçılık yaptığımı düşüneceklerdi ya da beni Mert bırakırdı ki  iki seçenekte berbat olduğu için sessizce onlarla birlikte takılmaya devam ettim.

Yürümeyi bıraktıktan sonra sahilin daha önce gelmediğimiz bir kıyısına gelmiştik sarhoş birkaç genç grup  haricinde kimse yoktu.
Deniz kıyısına oturduğumuzda daha çok üşüdüğümü hissettim halsiz de hissediyordum , umarım hasta olmak gibi bir saçmalık yapmazdım çünkü yazın hasta olmak dünyanın en berbat şeyiydi.
Ortamda değişik bir muhabbet dönerken yanımıza uzun boylu ortalama bizim yaşlarımızda bir çocuk yaklaştı.
"Şey merhaba doğruluk mu cesaret mi oynuyoruz da cesaret seçtim ve buradan biriyle dans etmem gerekiyor, benimle dans etmek isteyebilecek var mı?"Dedi.
Hepimiz birbirimize far görmüş tavşan gibi bakarken çocuk tekrardan konuşmaya başladı.
"Senle dans edebilir miyim?"Dedi parmağıyla beni göstererek müziksiz bir ortamda tanımadığım biriyle dans etmek kulağa çılgınca geliyordu.
"Müzik yok ve sahilde dans etmek biraz saçma değil mi?"dedim.
"Müzik sorun değil müzik istiyorsan hemen ama dans etmeyi kabul ediyor musun?"Dedi.
Başım olumlu anlamda salladım.
Elini uzattığında parmak uçlarını tutarak ayağa kalktım.
Gruptan gelen gitar sesi ile ritmi tutmuşlardı ellerimi omuzuna yerleştirdiğimde oda ellerini belime yerleştirdiğinde saçma bir şekilde dans ettikten sonra çocuk gitmişti.

Bir süre daha dans ettiğimizde sıkıldığımı hissetmiştim fakat bunu nasıl dile getireceğim bilmiyorum.
" Mihri üşüyor artık eve gitmemiz gerekiyor."Dedi Mert.
"Sende ne meraklısın  bir saattir dans etmeye."Diye de ekledi.
Mert'e döndüm ve sahte bir gülümseme ile "En azından ben sadece dans ediyorum tanımadığım insanlarla."dedim.
Ben Mert'e bunu söyledikten sonra ağzını bile açmadan ayak kalktı ve yürümeye başladı. Mert'ten sonra hepimiz ayaklandık ve yürüdük,ben bu sefer Kerem'in arabasına bindim.
Evin oraya geldiğimizde sessizce Toprakların evine girdim.
Yeşim Hanımlara selam verdikten sonra direk odaya çıktım  ve kendimi duşa attım.

Uzun bir duştan sonra odaya girdim ve kıyafetlerimi alıp tekrar banyoya girdim. Giyindikten sonra  krem  Mert'te kaldığını hatırladığımda bir kaç küfür mırıldandım, saçımı havluya  sarıp telefonumu elime aldım ama Mert beni arıyordu.
Mert Güngör arıyor...
"Kapıdayım gel."Dedi ve kapattı.
Odadan çıkıp hızlıca pijamalarımla aşağıya indim,bahçeden de çıktıktan sora Mert'in hala nereden çıktığını bilmediğim arabasına doğru yürüyüp kapıyı açtım.                                                          
"Bu poşetin, ihtiyacın olur diye getirdim.." dedi                                                                                                       "Sağol unutmuşum." dedim gülümseyerek.                                                                                                      "Pijaman güzelmiş,iyi geceler."dedi ve yanağımdan öptü daha sonra arabanın kapısını kapatıp sokaktan çıktı .

Arabanın arkasından 'mal' gibi baka kaldım çünkü az önce beni öpmüştü tamam öpüşmüş gibi davranıyordum ama bunu da beklemiyordum gerçekten .

Daha fazla dikilmeden hiçbir şey yokmuş gibi odaya çıktım. Dolunay'a
"iyi geceler" dedikten sonra gözlerimi kapattım uyumaya çalıştım ama uyuyamıyordum saat 2:00 olmuştu ama ben gün içerisinde kafein komasına girmiş gibi uyuyamıyordum.

Sakin olarak koyun saymaya başladım bir koyun atladı iki koyun atladı üç koyun atladı dört koyun atladı beşinci altıncı öptü ne ne diyorum be ben!
İç sesime ve aklıma tükürerek koyun sayma işini de bıraktım.
Telefonumu alıp saçma sapan videolar izleyerek uykumun gelmesini bekledim.

-SON BABY-