taksi şöförü

182 10 7
                                    

olamaz! niye bu çocuk benim peşimi bırakmıyo! özel hayat diye bişey bile bırakmıyo! 

korkarakda olsa ayağa kalkıp yavaşça pencereye yaklaştım. perdenin küçük bir kısmını açıp dışarı baktım ama kimse yoktu.arkamda duyduğum ayak sesiyle hafifçe titredim. arkamda bir beden hissedince yavaşça yanda duran çerçeveyi elime aldım. vazo kadar etkili olmayabilirdi ama yinede can acıtırdı. arkamı dönünce kimse olmadığını fark ettim ve o sırada içimi bir ürperti kapladı. camın kapalı olduğundan emindim. arkamı dönünce pencerenin açık olduğunu gördüm. çerçeveyi daha çok sıkıp cama yaklaştım. yerde bir kağıt vardı. eğilip kağıdı elime aldım ama okumaya korkuyodum. 

sabah bakmaya karar verip yatağa döndüm ama huzursuzluk geçmiyodu.gözlerimi kapadım ve uykuya daldım.

uyandığımda gidip yüzümü yıkadım ve dünki kıyafetlerimi giydim. ve yatağa oturup notu açtım.

"seni istiyorum ve bunu biliyosun. görmezden gelme. harry gibi bir piç kurusuna inanma hatasını yapma!

-LP"

yazıyordu. yırtıp çöpe attım. yürüş yapmam gerekiyordu yoksa rahatlayamazdım. ama önce sarışına kahvaltı hazırlamalıydım. aşağıya inip buz dolabını açtım. BU KESİNLİKLE HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK VE DOLU DOLAP!!!!! Gören çocuğu yıllarca aç bırakmışlar sanar! telefonumdan yeni öğrendiğim kek tarifini açtım ve onu yapmaya koyuldum. fırına yada fırın görünümlü şömineye (ne dedim anlamadım :D) koyunca diğer tariflere göz attım. sosisli omlet de hazırlayıp masaya yerleştirdim. iki tabak koyup masayı süslemeye başladım. yani yemeklerle. salatalıkta koyunca tamam olduğuna karar verip aklııma gelen fikirle gülümsedim.

elime sürahiyi alıp yavaşça yukarı çıktım. niallın yattığı yer bulmam biraz uzun sürmüştü ama başarılı olmuştum. yine sessizce içeri girdim ve "üzgünüm sarışın" diye fısıldayıp sürahiyi kafasından aşağıya döktüm. çığlık atıp uyandı ve yataktan fırlayıp beni kovalamaya başladım. usta planım sayesinde onu aşağıya indirmeyi başamıştım. masayı görünce sinirli hali yok olup gitti.

-aman tanrım! bence aşçı olmalısın!

-daha yemedin bile

-midem sayesinde burnumda gelişti diyip dilini burnuna değdirmeye çalıştı. ikimizde gülmeye başlamıştık.

-ama bu kadar gülme yeter ben açıııııııııııııııııııııım diyip masaya oturdu. bende ona göre daha insancıl bir şekilde yanındaki sandelyeyi çekip oturdum ve yemeye başladım.

-jen, harryden korkma, olur mu? yani bugün onunla konuşucağın için diyorum. kolay sinirlenir biliyorsun.

-merak etme irlandalı bunu başarabilirim.

-biliyorum zaten sana güvenim tam diyip kedi smile yaptı (:3)

yürüyüşü eve dönüşte yapmaya karar verip sarışınla beraber koltuğa oturduk ve film açıp izledik. sonra beraber biraz evi ve masayı toparladık. diğer çocukların dedikodusunu yaptık-- ki bu gerçekten komikti. ve bütün günü eğlenerek geçirdik. niall olmasaydı ne yapardım hiç bilmiyorum.

niall'a sarılıp veda ettikten ve milyonlarca kez teşekkür ettikten sonra kapıyı kapatıp çıktım. dediğim gibi yürüyecektim. ama burdan eve kadar değil. 3. taksi durağına kadar.karnım çok toktu ve bu niallın suçuydu. sabahtan beri yemediğim yemek kalmamıştı. harrye eve geliceğime dair bir mesaj atıp yürümeye devm ettim.

yandaki kayalık alanı fark edince yavaşlayıp oraya doğru döndüm. gidip kayalardan birinin üstüne oturdum ve manzarayı, yani denizi fark ettim. saat daha çok geç olmadığından oturup başıma gelenleri düşünmeye başladım. londraya geldiğimden beri olanları. kesinlikle hayatım hem yerle bir olmuş, hemde yeniden döşenmişti. amaçlarım ve hayallerim değişmişti. sanki. ne biliyim işte, hani arada gelen o garip hüzünle karışık mutluluk olur ya, neden olduğu bilinmez, sanki hayatım artık hep öyle geçiyormuş gibi hissediyordum.kolumu kaldırıp saate baktığımda yarım saat geçmiş olduğunu fark ettim. kendime geldiğimden emin olduktan sonra ayağa kalkıp yürümeye devam ettim.

durağa geldiğim zaman bir taksiye atladım ve hemen adresi söyledim. şöför konuştu.

-bugün eve gitmiyorsun güzelim dediği an gözlerim dolmaya başladı...

eskiyi UNUTMA (harry styles fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin