TheViolinistArmy yeni bölümü atamadan ölürsem ölü bedenimi... Her neyse sosjlsjdldj bölümü onaaağ ithaaağf ediyööörüüüğm
Emma gözlerini soğuk ve loş ışıkla aydınlatılan odada açtı. Üşümek, titremek ve hareket edememek üçlüsünü bir araya getirmiş olan bedenine söverek gözlerini etrafta gezdirdi.
Odada sadece Emma'nın oturtulduğu bir koltuk ve bir de masa vardı.
"Hey!" diye bir seslenişte bulunup etrafı dinledi. Ölüm gibi gelen bir sessizlikle ayağa kalktı ve cama doğru yürüyüp dışarıya baktı.
Ormanlık bir alandı. Büyük ihtimalle evinden fazla uzaklaşmamıştı, ertelediği soruları düşünmesi gerektiğinin farkındaydı.
O adamlar buraya onu hangi amaçla getirebilirdi?
Sonuçta o kötü bir şey yapmamıştı.
Hırsız olsalardı evde bulunan değerli eşyaları çalarlardı, Emma'yı değil. Sapık olma olasılıkları...
Emma bu düşünce aklından geçtiği an kapıya doğru yürüdü.
Dikkatli olmalıydı.
Ona bir şey yapmak isteselerdi şu ana kadar yapmazlar mıydı zaten?
Birbirine kenetlenmiş ellerini kapı tokmağına getirdi ve zor bir hareketle tokmağı çevirdi, kilitliydi.
Tahmin etmişti.
Sıkıntıyla soluk verip koltuğa yeniden oturdu.
Amy neredeydi?
Onu kurtarmaya gelir miydi?
"Bir fare gibi tıkıramak yerine uyandığını söyleyebilirdin."
Emma sesin geldiği yöne baktı. Kapı yavaşça açıldığında içeri mavi gözlü, uzun bir adam girdi.
Emma dik durmaya çalışıyordu. Bir tehlike karşısında savunmasız olmadığını göstermeye çalışıyordu. Titrememeliydi, gözlerinin dolmasına izin vermemeliydi.
"Var ya şu babana çok gıcığım." deyip Emma'ya bir elma uzattı. "İnsan ne diye benim şirketimi iflas ettirip sonra babamı öldüren kişiyi senin koruman yapar?"
"Ne?"
Emma kaşlarını çattı ve biri ayakta, biri ise koltukta olduğu için aralarındaki göz mesafesini başını kaldırarak yok etti.
"Ne kastediyorsun?"
"Bak Emma, ben seni bayıltıp buraya kaçırdım ve şuan baban ile o çok sevdiğin korumanı aşşağlıyorum. Haydi ama, biraz daha sert çıkışmalıydın." deyip elmayı Emma'nın yanına koydu.
"Neyse. Bak, amacım sana zarar vermek değil. 22 yaşındayım, hapis için inan bana acayip gencim. Daha bir köpeğim bile olmadı!" dedi ve giydiği tişörtü çekeledi.
Emma onu son gördüğünde (zaman dilimi hakkında hiçbir fikri yoktu.) üzerinde siyah bir takım elbise vardı. Burası büyük ihtimalle onun eviydi.
"Sadece baban ve korumanı buraya çekmek istiyorum, onlardan intikamımı almak için. Baban pek umrumda değil aslında, şirket battıysa battı. Yenisini kurdum ya. Fakat koruman umrumda işte! Adamlarım onu sağlam bi dövüp öldürmeden hayata gözlerimi yumamam." dedi ve dişlerini sıktı. Ciddileşmeye başlamıştı.
"Neden öldürmüştü?"
"Ha? Hey beni şaşırttın. 'Babamı istiyorum, korumam seni bulacak ühühü' diye zırlaman gerekirdi."
"Onu içimden yapıyorum şuan."
"Bana bunları yaşatmadığın için teşekkür ederim, 'neden öldürmüştü?' Güzel soru." dedi ve ellerini birbirine vurup sürtmeye başladı.
"Koruman bir aralar babanın korumasıydı, sanırım 19 yaşlarında falan. Açıkçası o zamanlar yakın arkadaşımdı ve... O kızı gerçekten kıskanırdım. Hızlı koşardı, iyi dövüşürdü, kampta bulunan bütün erkekler ondan korkardı. Sonra babanın koruması oldu ve babanın bir toplantısında benim babam olay çıkarmıştı. Babana vurmaya kalkıştığında o aptal koruman tetiği çekmiş. Yani... Ne diye öldürürsün adamı? Ne bileyim... Dal, üstüne bir şeyler fırlat. Neden öldürüyorsun babamı?"
"Anlıyorum. Pek de üzülmüş gibi konuşmuyorsun?"
"Eh, 3 yıl geçti. Onu özlüyorum ve korumana cidden çok sinirliyim fakat seni korkutmak istemiyorum. Ha bu arada, adım Sam." deyip elini uzattı. Emma gülümseyip bağlı olan ellerini gösterdi.
"Hey! Bu çok kaba. İnan ben yapmadım." deyip Emma'nın ellerini çözmeye başladı.
"Amy'ye zarar gelecek mi?"
"Onu seviyor musun?"
Emma bu ani soru ile bir an arkadaşıyla konuşuyormuş gibi Sam'i itti ve "Saçmalama!" dedi. Yaptığı hareketinin farkına vardığında birkaç saniye bakışıp gülmeye başladılar.
"Kanka falan da de istersen?" dedi Sam gülerek.
"Kaçırdın sen beni kendine gel!"
İkisi de gülüyorken kapının ani açılmasıyla oraya döndüler.
"Efendim, şu... Amy. Kameralarımıza yakalandı, geliyor."
"Sam, Amy'ye zarar gelir mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koruma (GxG Texting) (Tamamlandı)
Short Story*********05: Hanımefendi, kapıyı kitlemeyi unutmuşsunuz. Umarım pencerenizi dün gece yaptığınız gibi açık unutmazsınız, sizi uyandırmadan odaya girmek zor oldu. Emma: Tanrım, sen ürkünçsün!