Ufaklığın masum isteği

362 15 203
                                    

Doğa uyandı. Yine berbat hissediyordu. Yine ölümcül denebilecek kadar derin yaraları vardı ama geçen bir haftadır nasıl pansuman yapacağını az çok öğrenmişti. Duşa girip üstündeki kanı soğukkanlılıkla temizledi. Kanayabilecek yaraları gelişi güzel bir şekilde gazlı bezle sarıp aynadaki kıza baktı. Bu o olmamalıydı ama oydu işte... Yaralarını örtecek şekilde uzun kollu bir tişört ve kot pantolon giydi. Üstüne deri ceket geçirip ellerine siyah eldivenler geçirdi. Hava çok çok soğuk değildi ama ellerinde çok kötü yaralar vardı. Saçlarını taramaya üşenerek dağınık bir topuz yaptı ve boynuna koyu yeşil bir eşarp takıp telefonunu almak için masaya gitti. O sıradaki masadaki suluk gözüne takıldı. Yarının yaraları şimdikilerle beraber çok gelmesin diye şişeden yeteri kadar nektar içti ve yerine koydu. Fazla içerse gün içinde ihtiyacı olduğunda öylece kalabilirdi. Telefona kulaklıkları taktı, telefonu arka cebine kulaklıkları da kulağına yerleştirip klasik Doğa tarzı spor ayakkabılarını geçirdi. Üstündeki koyu yeşil eşarp hariç tamamen siyahtı. Yine duygusuz ifadesiyle dışarı çıktı.

O sırada büyük bir kalabalığın bir alanda toplandığını fark etti. Umurumda değil diyerek  gidecekken Eren'in kulübede olmadığını da fark etti. Kulübede, Eren birini dövmeye gitmediği veya babalarının ona verdiği bir görev olmadığı zaman, en erken kalkan hep Doğa'ydı.

Göz devirip kalabalığa ilerledi ve bağırdı.

"Çekilsenize koyun sürüsü! Bütün gün burada duramam!"

Herkesin kurt görmüş koyun gibi yer açtığını fark edince sırıttı. Sonra neden insanları koyuna benzetiyor bu kız?

Açılan yolda yürüdü. Kavga ederken ilk defa Eren'i kagunesi açık bir şekilde görüyordu. Kısa bir süre inceledi. Eren'in kagunesi çok sinirlendiğinde olduğu gibi elektriklenmişti bu yüzden dikkatli bakılmadan da görülebiliyordu. Karşısındakinin Jeff olduğunu görünce Percy'ye bir lanet yolladı. Jeff'in burnundan kanlar akıyordu. Kolları derin çizikler içindeydi. Bacaklarında güç kalmamış gibi titriyordu. Eren'in onunla -dövmemek için ne kadar zorlansa da- sadece oynadığı o kadar belliydi ki Doğa bir anlığına Jeff'e acıdı. 

Eren Jeff'i hırpalamaya devam ederken kısa bir süre etrafına bakındı ve daha acı bir manzara gördü. Archer, Rin ve Marco'nun Jeff'e değer veren insanları Eren'in gazabından korumak için tuttuğunu gördü ama asıl acı olan bu değildi. Asıl acı olan Archer'ın, Jeff'in kız kardeşini tutan Rin'e attığı tuhaf bakışlardı. Nedenini az çok tahmin eden kız sinirle sesli bir küfür savurdu.

O sırada Rin'in kollarında hıçkıra hıçkıra ağlayan ve lanetler savuran kızın çığlığı kulaklarında yankılandı. Arkasına döndüğünde Eren'in Jeff'e kagunesini sertçe savurmak suretiyle Jeff'i fırlatmak üzere hazırlandığını gördü. Jeff ise, karşı koymayı bırakın ayakta duracak gücü kalmamış olduğu halde, yapabildiğin bu mu der gibi meydan okuyan gözlerle sinirden köpürmüş ghoula bakıyordu. 

Doğa hızlı ve yanlış bir karar verip ikisinin arasına doğru kendini attı. Eren'in kagunesine doğru elini kalkan gibi uzattı. Jeff şaşkınlık ve üzüntü arası kıza bakarken kızın kolundan en arkadan izleyenlerin bile duyabileceği bir çıtırtı çıktı. Doğa çığlık atmak için ağzını açtı ama o kadar canı yandı ki çığlık atmayı bırakın nefes bile alamadı. 

İçinden bir lanet de,birbirlerinin kavgasına karışmamak için anlaştıkları halde araya girdiği için kendisine gönderdi.

"Doğa? İyi misin?"

Cidden mi der gibi Eren'e baktı. Eren ise elini ensesine attı.

"Saçma bir soruydu tamam... Şey koluna bakabilir miyim? Yani kırık mı yoksa sadece çatladı mı?"

Hades Kızı (Kampın Kara Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin