Hayalet

108 10 14
                                    

William ile cennet ve cehennem hakkında konuşuyorduk. Cennet güzeldi tabiki ama sürekli Tanrının verdiği görevleri yerine getirirsen sana iyi davranılırdı. Karşı gelirsen bir kere, iki kere uyarılırsın. Üçüncüde puff. Cehennem ise karanlıktı, dipsiz bir kuyu gibi. Oraya gidenlerin ruhunu parçalıyorlardı. Benim cehennem hakkında fazla bilgim yok ama bunu biliyordum. Cehennemden çıkmak isteyenler olursa şeytana yardım etmek zorunda kalırlar. Ruhlara işkence.. Ve en kötü yanıda bir kere başladıklarında durmaları zor oluyordu. William korkmuşa benziyordu. "Cehennemden kurtulmak böyle mi mümkün sadece?" "Evet ama bu işe Tanrı karışırsa seni kurtarabilir. Tabi bu  milyonda bir oluyor." "Peki.. Cehennemin başında hala Aro mu var?" "Malesef." İç geçirdim. Yorulmuştum dinlenmeye ihtiyacım vardı. Koltuğa kıvrıldım ve gözlerimi kapattım. "Burada uyumayı planlamıyorsun heralde?" "Ne oldu ki?" "Burası bir köşk, kullanılmayan bir sürü oda var, hadi gel seni odana götürelim." Başımı sallayarak kalktım ve Will'in peşinden gittim. Bir üst kattaki odaya girdik. Tavandaki şeytan kapanı dikkatimi çekti. Kocaman dairenin içine yıldız çizilmiş ve boşluklarına o yazılar yazılmıştı. Gözlerimi devirerek "Ciddi misin sen?" dedim. Omuzlarını silkti. "Ne? Biz bir avcıyız ve şeytanlar bizim farkımızda. Ziyaretimizede geliyorlar arada. Sana bir zararı olmaz umarım." "Şeytan kapanı mı? Tabikide hayır." "İyi uykular o zaman" "Teşekkürler" dedim ve ardından kapıyı kapattım. Odanın manzarası güzeldi. Tamda benim düştüğüm meşe ağacını gözüküyordu. Yatağıma doğru gittim ve uzandım. Dinlenmeye ihtiyacım vardı.

                            * * * *

"Hayır. Lütfen yapmayın. Şeytan değilim ben! Bunca yıl size hizmet ettim!"

"Peki neden Aro seni bu kadar istiyor?"

"Bilmiyorum tamam mı? Ben Tanrının bir meleğiyim, hep sizinleydim"

"Hep bizimle olduğun bir şüphe. Önceki hayatını bilmiyorsun.."

"Ne? Ne dedin? Önceki hayatım mı?"

Ter içinde yataktan fırladım. Rüyamda Elijah ile konuşuyordum. Tamda cevabı alıcakken uyanmıştım. Peki bu tesadüf müydü? Nefes nefese kalmışken içeri Sharoon girdi. "Hey iyi misin?" "Sadece, rüya gördüm." "Pekâla. Üstünü değiştirmek ister misin? Dışarı çıkacağız, insanlar garipseyebilir." "Evet bence de."

Sharoon her ne kadar orta yaşlı olsada dinç bir vücudu vardı, tabikide öyle o bir avcı. Bedenlerimizin ölçüleri neredeyse aynıydı.

Bana dar bir kot ve mavi V yakalı tişört verdi. Şimdi daha normal gözüktüğüm kesin. Dışarı çıktık ve arabaya doğru ilerledik. Will bana baktı, gülümseyerek "Tam bir insan oldun diyebilirim" dedi. Omzuna hafifçe vurdum. Tebessüm ettim. Arabaya bindik ve şehre doğru yol aldık. Sharoon güneş gözlüklerini takarak "Burası Washington. Bilmek istersin diye düşündüm" "Evet insan olarak geldiğim yeri bilmeliyim bencede"

45 dakikalık yolculuktan sonra bir evin önünde durduk. Will sürücü koltuğundan bize doğru dönerek "Burası Ryan ailesinin evi. Tabi artık burada sadece Johnny Ryan yaşıyor. Bir kızları varmış, 5 sene önce 5 yaşında ölmüş. Kızın annesi üvey. Gerçek annesi doğum yaparken kan kaybından ölmüş" dedi. Ne olduğunu anlamadım. Avcıların şeytanlarla ilgilisi olması gerekmiyor mu? Sharoon"Üvey annesi hala burada mı?" "Hayır dün ölmüş. Hemde adamın kızının ölüm yıldönümünde"

Sanırım yavaştan anlıyordum. Küçük kızın bununla bir ilgisi vardı. Arabadan indik ve kapıyı çaldık. Johnny Ryan kapıyı açtı "Nasıl yardımcı olabilirim?" Will ve Sharoon cüzdanlarından bir kimlik çıkardı "Biz emniyet müdürlüğünden geliyoruz. Polis." dedi will. Nasılda numara yapıyordu. "Karınızın ölümüyle ilgili konuşacaktık" "Tabi, içeri girin" Oturma odasına geçtik. "Karınızı siz mi buldunuz?" "E-evet.. Bodrum katında buldum. Boğazlarında izler vardı" "Yani bu bir cinayet mi?" "Hayır evde sadece ikimiz vardık, gece yarısıydı ve su içmeye kalkmıştı.. Geri dönmeyince bende evi aradım. Onun cesediyle karşılaştım" adam zar zor yutkundu. Gözleri doldu ama kendini tuttuğu belliydi.

Sharoon öne doğru eğildi. "Sanırım bir kızınız varmış" "Evet. 5 yaşındayken ölmüştü.." "Üzgünüz. Peki kızınız ne şekilde..öldü?" "Bodrum katında bulmuştuk eşimle." William şüpheyle baktı etrafa. Bu sefer ben bir soru sormak istedim. "Bay Ryan, kızınızla eşiniz iyi anlaşıyor muydu?" "Ben genellikle işte olurdum. Yani sadece akşam onları görüyordum, herşey yolunda gibiydi." "Kızınızın davranışları nasıldı peki?" "Bilmiyorum..Bazen..Julia'ya yani eşime korkuyormuş gibi bakardı. Vücudunda morluklar bulmuştum. O ise sadece bahçede oynarken düştüğünü söylemişti." William anlamış gibi başını salladı. Adama bilgi için teşekkür ederek evden çıktık. Arabaya bindiğimizde Sharoon konuşmaya başladı. "Herşey ortada. Küçük kız üvey annesinden intikam almak için geri dönmüş." "Nasıl yani?" diye sordum. "İkisininde bodrum katında ölmesi tesadüf gibi durmuyor, hem Julia'nın boğazında izler varmış. Kadın kendini boğacak değil ya." "Gece yarısı evin bodrum katına inmeliyiz. Kızın hayaleti mutlaka yanımıza uğrayacaktır." Tereddütle onlara baktım. "Hmmm. Ben gelmesem olur mu? Çünkü daha yeni insanım ve alışık değilim. Ben gece arabada durabilirim sanırım." William tebessüm etti ve "Tabikide" dedi. Harika. Küçük bir kızın hayaletiyle karşılaştık.

Angel of the darkness.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin