Eski Anılar

83 4 1
                                    

Lucius'un dediklerini duyduğum an başımdan kaynar sular dökülmüş gibiydim. Belli etmemeye çalışsamda şaşkındım. Bakışlarımı Sharoon'a çevirdim. Fakat Lucy hala benden cevap bekliyor. Gözlerini bir bana bir Sharoon'a çeviriyordu.

S"Evet, Lucy. Fotoğraftaki o. William"

Başını sallayarak tekrar bana bakıp elini uzattı. "Memnun oldum" dedi. "B-beni hatırlamıyor musun?" Kahretsin Will. Ağlama. Ağlama. Lanet olsun. Sakın. "Ben.. Hiçbirşey hatırlamıyorum." diyip başını hafifçe öne eğdi. Ne yazık ki sol gözümdeki gözyaşına engel olamadım. Ve damladı. Sharoon bana yaklaşıyordu. Elimle 'dur' işareti yaptım. Gözlerimi sıkıca kapatma gereği duydum. Buradan çıkmalıydım. Hadi. Bu bacaklar bir işe yaramalı. Hareket edin. Bir iki adım atmayı başardığımda hızlıca odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başladım.  Nihayet evden çıktığımda hıçkırarak ağladığımı yeni farketmiştim. Uzun zamandır kendimi tutuyordum ve dolup taşmıştım. Artık dizlerim tutmuyordu. Ayaklarım bedenimi taşıyamaz bir haldeydi şuan. Dizlerimin üstüne düşüp çöktüğümde ellerimle yüzümü kapattım. Kalbim hiç olmadığı kadar acıyordu. Gözyaşlarım yüzümü yakıyor, sonrasında yere damlıyordu. Omzumda bir el hissettiğimde irkildim. Sharoon'dı. Gözlerimin içine bakıp "Herşey düzelicek" dedi. Ama nasıl?

Başımı iki yana salladım. Omzumun ucundan baktığımda Lucy'yi gördüm. İkimize bakıyordu. Mahçup bir şekilde başını eğdi. Sonra tekrar içeri girdi.

Salonda sessizlik vardı. Hemde fazlasıyla. Ağlamaktan şişmiş ve kızarmış gözlerimle Lucy'ye bakıyordum. Ama o bana bakmıyordu. Baksa bile gözlerini kaçırıyordu. Sharoon sessizliği bozmak isteyerek "Pekala, sıkıldım. Televizyonu açıyorum" dedi. Açtığı anda bir müzik kanalı çıktı. Olamaz. Bu tesadüf müydü? Beraber dinleyip dans ettiğimiz şarkıydı. West Coast. Başını yavaşça sallıyordu. Gözlerini kapatıp mırıldanmaya başladı. Şarkıyı hatırlıyor. Aman Tanrım. Sharoon şaşkınca gülümsedi. Ben tepkisiz bir şekilde onu seyrediyordum. Bir an durdu. Gözlerini açıp tereddütle boş yere baktı. Birşeyler oluyordu. Kaşlarını çattığında bize döndü. "Bu şarkıyı daha önce duydum, sanırım." Arkamı yaslanıp başımı   geriye attım. Sharoon benim yerime cevap verdi. "Şey.. Bu şarkıyı William ile dinlerdiniz." Lucy bana tebessüm etti. Birazda olsa mutlu olmuştum. Bu sıcak tebessümü görmek için çok beklemiştim. Bu şekilde değil ama, beklemiştim. Acı içinde gülümsemeye çalıştım. Buraya sabaha karşı geldiğim için daha çok erkendi. 07.43. Uykuluydum ama uyuyabilir miydim bilmiyorum. Lucy karşımda, uyanık. Ona dokunamıyorum, sarılamıyorum, öpemiyorum. En kötüsüde bu.

"Ben, çok yorgunum biraz dinlenmeliyim" dedim ayağa kalkarak.

Sharoon "Evet 8 saat araba kullandın. Biraz uyu"

İç çektim. Kimsenin duyamayacağı bir şekilde. "Umarım.."

Kendi odama çıktığımda etrafa baķındım. Herşey eskisi gibiydi. Hiçbir eşyanın yeri değişmemişti. Hatta duştan sonra bıraktığım havlu bile aynı şekilde tekli koltuğun kenarındaydı. Dolabımı açtığımda giderken bıraktığım bir kaç parça kıyafet bile aynı şekildeydi. Dolabın kapağını kapatıp yatağımın başucuna oturdum. Komidinin üstündeki çerçeve dikkatimi çekti. Bunuda yanıma almamıştım. Çerçeveyi elime alıp fotoğrafı incelemeye başlamıştım. Yaklaşık 10 dakikadır bu şekilde duruyorum evet. Kapım tıklatıldığında çerçeveyi aynı yere bırakıp "Gir." dedim. Yavaşça açıldı. Gelen Lucy'ydi. "Hey" dedi fısıltı kadar sessiz bir şekilde. Başımla selam verdim. Yanıma oturduğunda elini omzuma koydu. Biraz şaşırdığım için soru sorar bir şekilde eline ve ona baktım. "Ben üzgünüm. Seninle çok şey yaşamışız. Sharoon herşeyi bana anlattı. Senin için zor olmalı. Benim içinde öyle. Yani tüm zamanımı seninle geçirmişim. Hatırlamamak çok kötü. Önceden sadece arkadaş olmadığımızı.. öğrendim. Sonra ne olucak bilmiyorum ama, hatırlamak için elimden geleni yapıcam Will. Sadece yardıma ihtiyacım var" Bir saniye. Bana Will diye hitap etmişti. İlk tanıştığımızda da böyle derdi. Anlamış olucakki "Bir sorun mu var?" dedi. "Bana.. ilk zamanlarda da Will derdin." dedim sessizce. Omzumdaki elini indirdi. Beklemediğim bir şekilde ellerimin üstüne ellerini koydu. Herşeyini özlemiştim. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında kendimi durdurmaya çalıştım. Lucy başımı tutup göğsüne bastırdı. Saçlarımı okşarken beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Şş. Özür dilerim Will. Çok üzgünüm. Ama iyi olucaz tamam mı? Ağlama."  Gözlerimi silip geri çekildim. "Artık uyumalısın. Hadi." Başımla onayladım ve yatakta uzandım. O sırada Lucy odadan çıkıp kapıyı yavaşça kapattı. Kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Baş ağrısıyla birlikte uyandım. Yüzümü buruşturarak banyoya doğru gittim. Üstümdeki kıyafetlerden kurtularak ılık suyun altına geçtim. Yarım saat duşta oyalandım. Az bile sayılırdı. Havluyu belime sarıp odama geçtim. Odaya biri aniden dalınca yerimden zıpladım. Lucy gelmişti. "Ah, pardon. Uyuduğunu sanıyordum" Elleriyle gözünü kapattı. Daha önce beni bu halde görmüştü ama.. Bende onu görmüstüm. Bunu ona söylesem çok utanırdı, çekinirdi. "Kahvaltı hazırlamıştık. Acıkmışsındır." "Peki, giyinip geliyorum" odadan çıktığında vücudumu kuruladım. Rahat birşeyler giyip saçımı kuruladım. Sonra aşağı indiğimde Lucy çoktan ağzına omlet doldurmuş. Bu haline gülümsedim. "Yavaş ye, boğulucaksın" diye fısıldadım. Belki duymuştur. Belki duymamıştır. "W-will.." Gözlerini büyütüp bana bakıyordu. "Bunu, hatırladım." Çatalını bıraktı. "Belki eski haline dönmenin bir yolu vardır. Elijah, onu hatırlıyor musun?" "Evet, onu hatırlıyorum. Sadece insan olduğum zamandan bu zamana kadar. Sanki tüm anlar beynimden silindi." "Elijah'tan yardım istemeliyiz." Sharoon sandalyeye oturarak "Evet, olabilir" dedi. Bir şeyler atıştırdıktan sonra masadan kalktım. Şuan kesinlikle biraya ihtiyacım vardı. Kanepeye doğru giderken dönüp tekrar mutfağa gidiyordum ki Lucy elinde iki birayla karşıma çıktı. "Sharoon söyledi. Bira içmek istersin diye düşündü" Hayalkırıklığı. "Teşekkür ederim.." Birayı alıp kanepeye yayıldım. "Hey. Elijah! Bize yardım etmeye ne dersin?!" dedim dalga geçercesine. Lucy güldü. İhtiyacım olan şey buydu. Bende gülümsemesine karşılık verdim. Birasını sehpaya koydu ve saçlarıyla oynamaya başladı. Beni farketmemesini umud ederek onu izlemeye başladım. Seni izlemekten asla bıkmayacağım meleğim.

Angel of the darkness.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin