Gece yarısı olmuştu. Johnny Ryan nihayet ışıklarını kapatıp odasına çıkmıştı. Sharoon ve Will gerekli malzeme, silahlarını hazırlayıp yanlarına almıştı. Ben arabada bekleyecektim. Will arabadan çıkacakken durdu ve bana döndü "Arabadan çıkma, kapıları kilitle." Hızlıca başımı evet anlamında salladım. İçeri girdiklerinde Will'in dediklerini yaptım ve kapıları kilitledim. 15 dakika sonra evden bağırma sesleri geldi. Dayanamayıp arabadan çıkıp eve girdim. Sharoon beni gördü "Will sana arabadan çıkmamanı söylemişti" dedi sessizce. Omuz silktim. Bu arada, Will nerdeydi? Bodrumdan ayak sesleri gelmeye başlarken Sharoon silahını sıkıca tutmuştu. Ama gelen hayalet değil Will'di. Üzgün ve başı eğik bir biçimde "Hayaleti hallettim ama... Johnny bizden önce davranmaya kalkışmış".. Bu herşeyi açıklıyordu sanırım. Bay Ryan'da ölmüştü. Polise haber verip oradan uzaklaştık.
* * * *
Karnımdan acayip sesler geliyordu, sancım vardı. Koltukta kıvranırken Sharoon "İyi misin?" diye sordu. Yüzümü buruşturdum ve "Ah.. Karnımdan garip sesler geliyor" Güldü. 'Ne' anlamında bakış attım. "Buna acıkmak deniyor Lucius. Gel hadi birşeyler hazırlıyim sana". Doğru ya, insan olduğuma göre yemek yemem gerekiyordu. Ne zekiyim ama. Mutfağa girdik ve sandalyeye oturdum. "Elimizde şuan pizza ve fast food tarzı şeyler var. Sürekli evde olmadığımız için yemek yapmıyorum." "Ne olursa yiyebilirim." Önüme pizza ve cola koydu. Bende onları iştahla yemeye başladım. Başımı kaldırdığımda ikiside bana bakıyordu. Will kıkırdıyordu. Ağzımdaki bitmemiş pizza dilimine aldırmadan "Ne oldu?" dedim. "Yavaş ye boğulucaksın Bayan melek veya şeytan" "Ha-ha çok komik,Will" önümdekilere döndüm ve bitirdim. Doymuştum. Güzel bir histi. Ellerimi yıkadım, sonrasında salona geçtim. Koltukta arkama doğru yaslanarak "Yemek yemek çok güzel birşeymiş!!" dedim. Sharoon güldü. Sanırım insan olmaya alışabilirdim.
*1 hafta sonra*
İnsan olarak 1 haftamı doldurmuştum. Ayak uydurabilmiştim. Ama alışverişe çıkmam gerekiyordu, çünkü kıyafetim yoktu ve Sharoon'dan giyinmeyi bırakmalıydım ikimiza yeticek kadar yoktu. Fakat paramda yoktu. Harika. Değil mi?
Ilık bir duş aldım, üstümü giyindikten sonra saçlarımı taradım ve havluyla biraz ıslaklığını giderdim. Merdivenlerden inerken Will ve Sharoon'ın konuşmasını duydum. Duraksadım. Bunu yapmamalıydım ama dinlemek istiyordum.
"Evet, Lucius iyi biri. Bize yardımda etmeye çalışıyor. Ama o geldiğinden beri ne zaman avlanmaya çıksak ilk günden kaybediyoruz ve insanlar ölüyor."
"Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum Will. Araştırmalıyız ama aynı zamanda Lucius'a belli etmemeliyiz. Kırılabilir."
"Haklısın.. Belkide bir süre avlanmasak iyi olur."
Ne yani? Ben geldiğimden beri insanlar mı ölüyor? Bunlar benim suçum olabilirdi. Haklılardı, bende farkındaydım. Ne zaman avlansalar insanlar ölüyordu. Belkide gitmeliydim. Başka bir yer bulurdum.
Yavaşça tekrar odama çıktım. Gece gidebilirdim. Sharoon'ın bana verdiği bir kaç parça kıyafetı bir çantaya sığdırdım. Gece hava serin olabilir diye kapşonlu hırka giydim. Yanıma su, sandviç,gofret aldım. Sanırım onlara bir not bırakmam gerekiyordu. Üzgün bir şekilde kalemi elime aldım ve yazmaya başladım.
"İnsan olduğum ilk hafta sizinle olduğum için çok mutluyum. Beni aranıza aldığınız içinde size çok minnettarım. Fakat farkettim ki tehlikeliyim. Avlandığınız zaman insanlar ölüyor, bu benim yüzümden. Ne zaman sizinle gelsem oluyor. Ben olmadan daha iyi iş yapabilirsiniz. Sizi çok seviyorum. -Lucius"
Kağıdı aynalığın önüne koydum. Yavaşça aşagı indim. Will ve Sharoon uyuyordu. Evden çıktık, sonunda ordan uzaklaştım. Gitmeyi istemezdim ama onlar için tehlike arz ediyordum. Şehre doğru giden yolda yürümeye başladım. Uzun bir yolculuk beni bekliyordu.
* * * *
Yorulmuştum.. Sabah olmuştu. Pes edicektimki kafamı kaldırıp dikkatle baktığımda şehirdeydim. Mutlulukla gülümsedim. İlk olarak bir işe girecektim. Saatlerce aradım diyebilirim ama daha önce deneyimim olmadığı için bulamamıştım. İnsanlara ne diyecektim ki? 'Tanrıya 2000-2500 yıl hizmet ettim, ilk deneyimim bu' mu diyecektim?
Kahretsin. Kahretsin. Kahretsin. diyerek yürüyordum. Hiç mi bana göre olm- BULDUM! BULDUUM!! Sonunda. Sevinçle zıpladım ve bir kafeye girdim. Garson arıyorlardı. Ordaki çalışanlara iş için geldiğimi söyledim, patronlarıyla görüştüm. Beni kabul ettiler. Hemen işe başladım. Alışmaya çalışıyordum. Tepsiyi düşürmeden taşımayı vb. Hiç uyumadığım için artık ayakta durmamda zorlaşıyordu. İlk günden bana avans vermişlerdi, kalıcak yerim yoktu çünkü. Fakat birşeyi unuttum. Will ve Sharoon bir avcı olduğunu, beni kolayca bulabileceklerini. Evet ilk günden kendimi belli etmiştim. Kafeden çıktığım anda karşıma dikildiler. Will bana sinirle bakıyordu. Bende zoraki bir tebessümle "M-merhaba çocuklar." diyebildim. Sıçtım.
* * * *
"Bir daha böyle birşeye kalkışma anladın mı Lucius? Sana birşey oldu sandık. Şeytanlar tarafından kaçırıldın sandık." "B-ben sadece sizin için-" Will sözümü keserek "Sana alıştık ve bir daha böyle yapma." dedi. Gözlerimin içine baktı. Utandım ve başımı öne eğdim. Tekrar odama dönmüştüm. Kaçmamdan 24 saatten kısa bir sürede beni bulmuşlardı. Yatağımda kıvrıldım, gözlerimi kapattım. İçeri biri girdi. Ama Will mi Sharoon mı bilmiyordum.
"Merhaba, Lucius"
Bu ses...Elijah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel of the darkness.
خيال (فانتازيا)Lucius adında bir melek, hakkında çıkan olay yüzünden dünyaya bir insan olarak gönderilmiştir. Çünkü şeytan mı melek mi bilinmiyor.. Gözünü ilk defa insan olarak açmıştı, çayırlığın ortasındaki meşe ağacının altında. Hayatı tehlikede olan Lucius, Av...