Bazı şeyleri görmezden gelemiyordum. Mesela, boynumdaki morlukları.. Will biraz daha yavaş olamaz mıydın?
Saçlarımı açtığımda morlukları kapamasını ümit ettim. Umarım işe yarar.
Merdivenlerden indiğimde Sharoon karşıma çıktı. Harika. Saçlarımı önüme getirerek "Günaydın" dedim. Fakat Sharoon sırıtıyordu. "Günaydın. Bu arada boynundakileri kapatmana gerek yok" Şuan hala sırıtıyordu ve ben utanıyordum. "Tamaamm, Sharoon. Bu konuyu açmayalım" dedim hızlıca. "Asla" diye ekledim. O ise kahkaha attı. Will'e teşekkür etmeliyim sanırım. Sharoon artık benimle dalga geçicekti. Harika.
Koltukta oturmuş bıçağımdaki kan lekelerini temizliyordum. Benim kanımdı. Will'in yanımda oturduğunu farketmemiştim. "Hey, nasılsın?" Boynumdakiler biraz sızladığı için elimle ovma gereği duydum. "İyiyim, sen?" Ovduğum yerden elimi çekti, izlere baktı. "Değilsin, sızlıyor mu?" "Çok az" Yaklaşıp alnımı öptü. Elimdeki bezi alırken "Ver, ben temizlerim" dedi. Bıçağı ona uzattım. "İlk seferin miydi?" Dün geceden bahsediyordu. "Evet" "Çok güzeldi, Lucy" Çok sessiz bir şekilde söylemişti bunu. Nefesi tenime değdiğinde, tüylerim diken diken oldu. Benden bir cevap bekliyordu ama ben sadece onun gözlerinin içine bakıyordum. Gözlerimi kırpmadan. "Seni seviyorum Will" diyebildim sonunda. Yumuşak bir hareketle bir parça saçımı arkaya attı. Dudaklarımı öpeceğini sanmışken eğilip, bıraktığı izlerden öptü. Bu iyi gelmişti. Kollarımı ona doladım ve sımsıkı sarıldım. Başını, boynum ve omzum arasındaki yere yaslamıştı. Kokumu içine çektiğini hissediyordum. Ürperti gelince titredim. "Seni bu kadar çabuk etkileyeceğimi bilmiyordum" dedi. "Hayır, beni etkilediğin için ürpermedim. Başka birşey var." dedim. Yerimden kalkıp bıçağımı aldım. Will'de benim peşimden kalktı. Kendi silahını almak için odasına çıktı. Sharoon yanıma geldi. "Neler oluyor?" dedi beline silah yerleştirerek. "Birşey var." dedim. Yukardan bağırma sesi geldi. "Will!" diye çığlık atıp merdivenlerden koşarak çıkmaya başladım. Will'in odasına geldiğimde yerdeydi. Yanına gidip başını bacağıma koydum. "İyi misin? Hey, beni duyuyor musun?" "İ-iyiyim. Yaralandım" Tişörtünün yırtıldığı yerden yarasına baktım. Sağ göğsünün üstünde bir karış, derin çizik vardı. Elimi yaranın üstüne koydum. "Lucy, bunu sakın yapma" diye mırıldandı. Başka çarem yoktu. Kan kaybediyordu. Gözlerimi kapattım ve yaranın iyileşmesini umud ettim. Birşey parladığında gözlerimi açtım. Elimi kaldırdığımda yara kaybolmuştu. "Üzgünüm Will, kan kaybediyordun" Yattığı yerden kalktı. Ben hala aynı pozüsyonda yerde oturuyordum. Ellerime kan bulaşmıştı. Bana sinirli bir şekilde baktığında başımı eğdim. "Sana yapmamanı söylemiştim" "Sen o haldeyken başka bir şey düşünemiyordum" Sharoon aramıza girdi "Yeter. Will sende kes artık. Yara çok derindi. Lucy gerekmediği sürece gücünü kullanmıyor zaten" Will ikimizede bakış attıktan sonra lavaboya girip kapıyı kapattı. Ve ben hala yerde oturuyordum.
S"Sende onunla konuşmaya çalış. Anlayacaktır"
L"Peki, sağol"
Sharoon'da odadan çıktı. Başımı yatağa doğru yasladım. Bir türlü kalkamıyordum. O kadar yorgun düşmüştüm ki kolumu kaldıramıyordum. Will ise hala lavabodan çıkmamıştı. 5 dakikada orada gözlerim kapandı ve uykuya daldım.
Bir ses uyanmamı söylüyordu. Tanıdıktı.
"Lucy, uyan hadi" gözlerimi açıyordum. Bu Will'di. Uyandığımda beni kaldırdı. Yürümeye çalışıyordum. Lavaboya girdiğimizde tezgahtan destek aldım. Will ellerimi yıkıyordu. Anlaşılan elim hala kanlıydı. Yumuşak bir şekilde ovalıyordu. "Duşa girmiştim. Sen kendi odana gidersin sanmıştım ama duştan çıktığımda yerde uyuyakalmışsın" dedi. Konuyu değiştirmem lazımdı. "Bunu sana kim yaptı?" "Görmedim bile. Aniden saldırıp gitti." Bacaklarım tutmuyordu. Ayakta durmakta zorlanıyordum. Bir an düşecek gibi olduğumda Will beni tuttu. Ellerimi kurulayıp yatağına gittik. Uzandım. "Sanırım nedenini biliyorum." sesim bu kadar uykulu çıkmak zorunda mıydı? "Ne peki?" "Elijah.. demişti ki, bizi biliyorlar. Zarar vermeye çalışacaklardır" "Seni koruyacağım Lucy, ne olursa olsun" "Will, onlar benden korkuyor. Sana zarar vermeye çalışacaklar. Ben, bunu kaldıramam." "Dikkatli olacağım, söz veriyorum" Başımı okşamaya başlamıştı. Gözlerim daha fazla dayanamayarak kapandı.
Elijah, yardımın gerekiyor.
* * * *
Ertesi gün Chicago'ya gitmek için hazırlandık. Buradan uzaklaşmamız gerekiyordu. Elijah'tan yardım istesemde yanıma gelmemişti. Çantaları bagaja koyduğumuzda evin kapısını kilitledik ve yola koyulduk.
1 saat sonra acıktığımız için yemek molası verdik. Pizza yiyorduk. Yemeğimizi bitirdikten sonra hesabı ödeyip tekrar arabaya bindik. Bu sefer Sharoon sürüyordu. Müzik açmıştık, şarkıya eşlik ederek gidiyorduk.
Herşey 5 saniyede alt üst olmuştu. Önümüze bir adam çıkmıştı ve Sharoon direksiyonu aniden başka yöne çevirdiğinde araba takla atmıştı. Will bağırıyordu "Sharoon! Beni duyuyor musun! Lucy!" derken. Araba takla attığı için aldığım darbelerden dolayı gözlerim kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel of the darkness.
FantasyLucius adında bir melek, hakkında çıkan olay yüzünden dünyaya bir insan olarak gönderilmiştir. Çünkü şeytan mı melek mi bilinmiyor.. Gözünü ilk defa insan olarak açmıştı, çayırlığın ortasındaki meşe ağacının altında. Hayatı tehlikede olan Lucius, Av...