11. BÖLÜM

145 24 12
                                    

    Suga ' dan ...

Dolan gözlerimden dolayı her taraf bulanık gözüküyordu. Bu yüzden de kapıda durup aniden kaçan kişiyi görememiştim. Vazo yerde paramparça duruyordu. Fakat ne vazo ne de o kapıdaki kişi umrumda değildi.

Yerde paramparça vazo her yere dağılmıştı, benim gibi, yüreğim gibi her bir yanı her yere dağılmıştı parça parça. Tamir edilemez bir şey için çabalar insan. Hiç bir zaman tamir olamayacağını, ilk günki gibi olamayacağını bildiği halde. Uğraşır durursun her şey güzel olsun diye. Fakat senin kadar çaba veren kimse olmaz yanında. Ne değer veren, ne de umursayan. Boş bir odada boş boş duvara bakmak gibidir yalnızlık. Bazen huzuru bir pianonun tuşlarında, bazen de küçük bir çocuğun cıvıl cıvıl uçurtma uçurmasını izlemekle bulursun. Kişiler değişir. Karakterler yerlerini bir türlü ezberleyemez. Her sahnede farklı role bürünürsün. Yeri gelir pamuk kadar masum hafif davranır, yeri gelir bir kaya misali sert, kaba ve kinci davranırsın. Bazen sahtekârlıkta karışır bir yanına, bazen küstahlık. O sahne bazende zindan olur. Kuytu bir köşede zincir eder seni. En karanlık en sessiz bir köşeye. Elin kolun bağlı kalırsın. Sağa bakarsın karanlık, sola bakarsın karanlık. Bağırırsın. Sesin etrafta yankı yapar kulaklarından zehir akıtır. Ama sadece sen duyarsın kendi sesini. Başkası yok. Kimse yok. Boş koltuklarda oturup alkışlayan yalnızlığın olur. Sahnede oturup seni izleyen hep yalnızlığındır. Acı değil mi ? Siyah bir denizin içinde boğulmak gibi mesela. Ya da güneşin altında üşümek gibi. Işıkta görememek gibi. Nefes alırsın evet ama bazen de nefes alarak boğulursun. Kan boşalır bazen insanın bileklerinde. İyi ama kalp boşuna mı pompalıyor o kanı ?! İşte, yine çabalayan bir tek kalp vardır. Çabalar ama iyi olmasını istediği kişi onu önemsemez. Zevk alır acı çekmekten. O kanın akışını izlemekten, hissetmekten zevk duyar. Ne olur ki sanki ölürse değil mi ?! Kim üzülür ? Kim mezarına gelip bir papatya bırakır ? Kim yattığı toprağına göz yaşı damlatır ? Ya da kim onu hatırlayıpta arar ? Belki de arayanı olmaz ve cesedi oracıkta çürür. Mezarı o karanlık sahne olur. Zincir takılı olan ayak bileği kemiğe bürünür fakat artık kurtulamaz. Ve yine o kırmızı seyirci koltukta oturan yalnızlık ayakta alkışlar seni.

Titreyen elimle sağ yanağımdan akan göz yaşımı sildim. Ardından güçlükle kalkarak vazonun kırık parçalarını teker teker avucumun içine toplamaya başladım. Göz yaşlarımı gözlerimin içine hapis etmeye çalışırken avucumda bir sızı hissettim. Bulanık görüntüyü kırmızı renk kaplarken umursamayarak parçaları çöp kutusuna attım. Derin bir nefes alarak tuvalete doğru koridora ulaştım.

Bu halimi kimsenin görmediğini umarak soğuk suyu avucuma doldurup yüzüme çarptım. Lavabonun içi koyu pembe olmuştu. Sol elimin içi kesilmiş durmaksızın kanıyordu. Kenarda duran peçetelerden yüz bin tane kopardıktan sonra avucuma bastırmaya başladım. Derken cebimdeki telefonum titremeye başladı.

Arayan Jimin di. Yutkunup dik durdum. Ve yeşil şeyi kenara doğru ittim. " ne var Jimin ?! " dedim umursamaz sesimle. " işin bittiyse gel diyecektim. Bizimkiler tutturdu sahaya inelim diye. Basketbol maçı yapacağız. Gelip marifetlerini görmek istiyorlarmış. " dedi pişkin pişkin gülerek. Göz devirdim " siz eğlenmeye bakın. Bu seferlik bensiz oynayın. Şimdi gelemem. " dedim yine aynı ses tonumla. Fakat ısrar etti " hadi ama uykucu ! Sensiz tadı çıkmıyor. Ayrıca gelmezsen V seni boğacakmış öyle söylüyor. " dedi ve güldü. Tam bir şey söyleyecekken telefonu V aldı " bak Suga eğer gelmezsen seni kaşıklarım. Geleceksin ! Kaşıkla gözlerini oydurtma bana ! " dedi ve suratıma kapattı. Sinirlensem de gülümsememe sebep olmuşlardı. Her zaman ki gibi...

                             ***

Topu potaya doğru sürüklerken mükemmel bir hareketle Jungkooku yere sermiştim. Ardından Jini de atlatarak topu potadan geçirdim. Kollarımı iki yana açarak hunharca böğürmeye başladım " WWWWOOOOOĞĞĞĞĞĞHHHAAAAAAAAAA JABSKSNDKSNKSSKSBSKBDKANANXBXKSBXHIZBAOABDISKBSOABDJDBXKSNSJSJOS HEHEHEHHEHEHEHEHEHEHEHHEH BAAAASSSKKEEEEEEEEĞĞĞTTTTTT BEBEYİİİİMM " derken Tae ve Jimin üstüme atladılar " olum sende neymişsin bee " diye saçlarımı karıştıran Taeye " bu gol de Jinin götüne girsin ! Hani bilmiyordum lan oynamayı ? Ne oldu ? 2-5 yeniliyorsunuz. Ayrıca beş golüde ben attım, cidden bilmiyormuşum oynamayı " dedim ve orta parmağımı Jin, Hobi ve Jungkookun gözüne gözüne soktum.

BTS'ten KAÇARKEN...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin