Jimin ' den...
Kaydıraktan son bir kez daha kayıp salıncağa doğru koştum. Mavi salıncağa popomu sokup iyice yerleştikten sonra kendimi gökyüzüne füzeledim. Saçlarım ağzıma burnuma girsede olsundu.
" Jimin hadi gidiyoruz. " RM in bıkkın sesini duyduğumda somurttum.
" Yeni geldik ya ! Beş dakika daha ! " diye bağırdım.
" Jimin beni oraya getirme, in aşağı ! " RM in sesi azcınık korkutmuştu. Yani birazcık. Çok azcık. Minnacık korktuğum için ayağımı yere sürtüp salıncağı durdurdum. Alt dudağımı da yere kadar büküp dağınık saçlarımla RM in yanına gittim.
" Topla suratını Jimin. Bir saat seni bekleyecek değilim. " dedi ve önden yürümeye başladı. Oysaki ben çok mutluydum sallanırken (üzüldüm lan nxndndn) Ayaklarımı sürte sürte RM i takip ettim.
Biz Korenin taa öbür ucuna gideli bir hafta olmuştu. Yurt dışı planı suya düşmüştü. Nedenini bilmiyorum ama tam uçağa binecekken RM durdu. Hâlâ neden bilmiyorum. Bizimkiler bizi yurt dışındayız sanıyorlar ve RM onlara söylemememiz gerektiğini söylüyor. Ne haltlar ediyor bilmiyorum.
Akşam bizimkileri görüntülü arayacağımız için heyecan yapıp parka koşmuştum. Ama RM sağ olsun 😒
" Jimin diyorum ki az daha yavaş yürü, yoksa enerjin düşecek. " RM in tehdit ve ima dolu ses tonundan da minnacık korktuğumdan hemen tam dibine koştum.
***
Jungkook ' tan..." Suga ! Hey, nereye ! " hepimiz birden Suganın sinirle kalkıp kapıya doğru çıkış yapışını izliyorduk. Soongjae adlı kişi telefonda ne dedi bilmiyorum ama Sugayı sinir ettiği belliydi. Tam da zamanında aramıştı pezevenk !
Jin, Suganın kollarından tutup durdurmaya çalışsada o kurtulmayı başardı.
" Suga dur ! Sakinleş ! " diye bağırdı Taehyung ama Suga sinirden neredeyse atar damarını patlatacak dereceye gelmişti.
Ben de Suganın önüne geçim omuzlarından itmeye başladım.
" Yoongi ! Lütfen dur ! Sakin ol ! " diye bağırdım titreyen sesimle fakat beni öyle bir itti ki neredeyse yer kırılacak ve ben de alt dairenin zeminine düşeceğim sandım.
Canım yanmıştı ve Yoonginin bunu bilerek yapmadığını bildiğim için tepki vermedim. Fakat dirseğim sürtünmüştü ve kanıyordu. Dirseğimin verdiği yanma hissiyle yüzümü buruşturdum. O sırada yanıma J-Hope koştu.
" Kook ! İyi misin ! " dedi endişe ile ben ise sırf Yoongi kendini kötü hissetmesin diye " Evet " dedim.
Yoongi beni yere ittiğinde olduğu yerde kalakaldı. Tam önümde sessizce durdu. Put gibiydi ve suratında her hangi bir duygu belirtisi bile yoktu. Sarı saçları dağılmıştı ve hızla inip kalkan göğüsü sakinleşmiyordu.
Tae, Yoonginin kolunu tutup sandalye çekti arkasına " Suga lütfen sakin ol. Otur. " dedi fakat Suga hâlâ ayakta hareketsiz yerde iki büklüm yatan bana bakıyordu.
Bakışı o kadar çok şeyi anlatıyordu ki. Sanki tüm acılarını, tüm zor anlarını, içinde biriktirdiği okyanusu sergiliyordu. Sinirlenince kendini durduramadığını çok iyi biliyordu ve şuan kendinden nefret eden bir hisse kapılmış olduğunu o bana bakışından hissetmiştim.
Jin, Yoongiyi sandalyeye oturtmak için hamle yaptığında Yoongi bir adım geri attı
" YAKLAŞMA ! " diye bağırdı Jine. Fakat hâlâ bana bakıyordu. O an fark etmediğim göz yaşlarım sel olmuştu. Fakat canımın acısından değil, Yoonginin de gözlerinin dolduğundandı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS'ten KAÇARKEN...
Fiksi Penggemar"OOOHHHAAAAAĞĞĞHH" diye bağırdığında ani bir hareketle elimle ağızını kapattım "Geri zekâlı sus duyacaklar şimdi !! " dememe kalmadan yedi adam çoktan kafalarını kaldırmış, şaşkın ve anlamsız bakışlarını üsümüze dikmişti "siktir ... "