Miray ' dan ...
Yaklaşık 15-20 dk önce...
Televizyon seyrederek kafamı meşgul etmeye çalıştım. Hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Ne zaman önce bilmiyorum ama şuan bulunduğum yerde, yani salonun ortasında en son Öznur Suganın son cümlesini bitirir bitirmez sol yanağına bir tokat indirmesiydi.
Ellerim titriyordu ve ne yapacağımı bilemeden ikisinede korkak bakışlar atmıştım.
Öznurun tokadıyla Suganın yüzü sağa doğru savrulmuştu. Alnındaki saçları ise bağımsız bir şekilde o da sağa doğru savrulmuştu. -Öznurun o boyla sırık Suganın suratına nasıl ulaştığını sormayın. Muhtemelen zıplayarak atmıştır tokadı. Başka bir açıklama göremiyorum- Ölüm sessizliği çöktüğünde kulaklarımda Suganın en son cümlesi gür sesi ile yankılanıyordu beş parasız etmez, gereksiz, zavallının tekisin ...
Sesler kulaklarımın içinde art arda çınlarken kumanda elimden kayıp yere düştü. Kumandanın yere düşme sesiyle bir anda irkildim. Televizyonda bir diziye dalmıştım. Fakat kumanda sağolsun !
Derin bir nefes alarak telefonumu elime aldım ve Nehire mesaj attım
Ben : Hangi cehennemin dibindesin Nehir ! Kaç kez aradım, neden açmıyorsun ? Delireceğim ! Evde tek başımayım ve dademin çok kötü şeyler oldu ! Ne senden cevap geliyor ne de Şeymadan ! Lütfen biriniz baksın şu lanet olasıca telefona !
Sinirle karışık endişeyle dolup taşmıştım. Nehire attığım mesajı baştan sona okuyunca Amerikalılar gibi yazmış olduğumu fark ettim. Evet, şu durumda düşündüğüm şey Nehire ne kadar da Amerikan konuşmasıyla mesaj attığımdı. Malım ben ondan.
Dudaklarımı kemirirken zil çaldı. Oturduğum yerden resmen uçarak kapıya koştum. Açar açmaz
" Öznur ? " diye umudla gelen kişiye baktım fakat gelen Öznur değil Zeynepti. Ama içim biraz olsun rahatlamıştı. En azından yanımda Zeynep vardı artık.
" Hiçbir haber yok mu ? " diye sordum üzgünce. Zeynep ıslak saçlarını alnından iteklerken bana umutsuz bir bakış attı. Birlikte salona geçip oturuduk. O sırada Zeynep üstündeki siyah deri ceketi çıkarıyordu.
" O ceket kimin ? " diye sordum. Çünkü onun olsaydı kesinlikle dolabını karıştırırken görürdüm. Ayrıca bir erkek ceketiydi. Ceketin omuzları da maşAllah. Bir oda uzunluğunda mübarek.
" Boşver şimdi ceketi. Bizimkiler telefonu açmıyorlar mı hâlâ ? " diye sorduğunda olumsuzca başımı salladım.
" Endişeleniyorum. Ya Nehir ve Şeymaya da bir şey olduysa ? Ya başları dertteyse ? Zeynep, hangi birine yetişeceğiz biz ? " diye yakındım. Gözlerim ise ağlamaya hazır cayır cayır yanıyordu.
Zeynep anlayışla elini omzuma koyup güven verircesine sıktı
" Merak etme, Nehirin yanında J-Hope, Şeymanın yanında ise Taehyung var. Güvendeler sen telaş yapma. Hem bak, Öznurdan da iyi bir haber alacağız. Hem o minyon bir insan biliyorsun. Hemen o dev adamın dev ellerinin arasından kolayca sıyrılır döner yanımıza. Bilmiyor musun Öznuru ? İnatçı pisliğin teki ! Suga ona on saniye bile dayanamaz ! " diyip beni güldürmeye çalıştı. Başardı da.
Ama yinde de endişelenmeden edemiyordum. Sonuçta hepsi benim kardeşimdi, ailemdi. Onlara gelecek zarar beni de etkilerdi.
Ben tırnaklarımı sincap gibi kemirirken Zeynep ayağa kalkıp mekânına -mutfağa- gitti. Ben de o sıra tırnaklarımı kemirmeyi bırakıp tekrar telefonumu elime aldım. Bu sefer Şeymaya attım mesajı

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS'ten KAÇARKEN...
Fanfiction"OOOHHHAAAAAĞĞĞHH" diye bağırdığında ani bir hareketle elimle ağızını kapattım "Geri zekâlı sus duyacaklar şimdi !! " dememe kalmadan yedi adam çoktan kafalarını kaldırmış, şaşkın ve anlamsız bakışlarını üsümüze dikmişti "siktir ... "